Gül'ün dikkat çeken sözleri


Başbakan’ın önerisi açık ve net.. Yeni anayasayla başkanlık veya yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı dönemine geçilmesini istiyor..
Bunda kararlı olduklarını söylüyor..
Pazar günü AKP Kongresi’nde Başbakan’ı dinledik.. Dün Meclis’in açılış günüydü..
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun makamına uğradık..
Başbakan’ın sistem değişikliği önerisini sorduk..
Güç hastalığı dedi, ekledi:
“Demokrasilerde gücün toplanması yoktur, gücün dağıtılması vardır. Gücün toplanması otoriter rejime götürür.”
*
(Buraya bir parantez açalım.. Cumhurbaşkanı Gül de başkanlık sisteminin sıkıntı yaratan uygulamalarını hatırlattı.. İyi araştırılmasını istedi)
*
CHP lideri bir konuya dikkat çekti:
“Partili cumhurbaşkanı olursa arabasında T.C. bayrağını taşıyamaz.”
1950’lerde Bayar’ın DP bastonuyla dolaşmasının çok eleştirildiğini hatırlattı..
*
Başbakan’ın istediği değişikliği yapması için en az 330 oya ihtiyacı var?
Meclis’te bu sayıyı sağlayabilir mi?
Bu ayrı konu..
Kılıçdaroğlu, Çankaya seçimi için çok iddialı bir şey söyledi..
Erdoğan seçilemez..
Yani..
Yüzde 50’yi bulamaz..
*
Kılıçdaroğlu’nun yanından ayrılıp AKP kulisine geçtik.. Başbakan kuliste oturmuş bakanlarıyla, milletvekilleriyle sohbet ediyordu..
Yanında Bekir Bozdağ vardı, Bülent Arınç geldi, Ertuğrul Günay geldi..
Manzaranın özeti şu..
Herkesin keyfi yerindeydi.. En keyifli olan da Başbakan’dı..
Nasıl olmasın ki kafasındaki modelin ilk bölümünü halletti.. Partisini yeni döneme göre dizayn etti..
*
AKP kulisinden Genel Kurul’daki basın locasına geçtik.. Cumhurbaşkanı Gül’ün yasama yılının açılış konuşmasını dinledik..
Şu sözlerine dikkat çekerim:
“Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır.”
*
Cumhurbaşkanı bu uyarıyı yaptığına göre demek ki; memlekette böyle bir sorun var..
Demek ki; birçok kişi görüşlerini korkusuzca açıklayamıyor..
Böyle olmazsa Cumhurbaşkanı bu cümleleri neden sarf etsin ki..



1970’lerde afiş asan 2012’de afiş asan
Başbakan kongre konuşmasında siyaset nedeniyle zaman zaman ailesini ihmal ettiğini söyledi..
Yıllar önceye gitti..
12 Eylül öncesinde annesinin gece yarıları kendisini beklediğini söyledi.. “Afiş asmaktan, yazıdan dönerdim annem beklerdi” dedi..
*
O günleri yaşadık.. Afiş asmak, duvarlara slogan yazmak büyük suç değildi..
Normaldi.. Siyasi mücadelenin sokak boyutuydu.. Olmazsa olmazıydı..
O dönem böyleydi..
Ya şimdi.. Bir genç gece yazıya çıksa.. Afiş assa ne olur? Öyle çok ağır siyasi mesajlar veren afiş değil..
Mesela parasız eğitim istiyoruz yazılı pankartını iki ağacın arasına assa..
*
Ben size söyleyeyim..
Hapsi boylar.. Afişten değil, örgüt üyeliğinden.. Örgüt üyesi olmadığı halde bilmem ne örgütünün görüşleri doğrultusunda faaliyetten..
Tutuklu yargılanır, hakkında 8-10 yıl hapis cezası istenir..
Yok artık daha neler demeyin..
Örneği çok..



‘Allah’ın da bir hesabı var’
Başbakan; ‘muhtar bile olamaz’dan, bir şiir nedeniyle kesilen cezadan bugünlere gelişini bu sözlerle açıklıyor..
Kongrede aynen şöyle dedi:
“Muhtar bile olamaz dediler. Onların bir hesabı varsa milletin de bir hesabı var. Allah’ın da bir hesabı vardır.”
O günlerden bugünlere gelmesini Allah’ın takdiri olarak görüyor..
Söylemediği ama dağıtılan konuşma metninde milletin de bir hesabı var sözünün devamı şöyle:
“Onların nasıl hilesi varsa Allah’ın da bir hilesi var..
Sonuçta galip gelen millet oldu.
Sonuçta galip gelen Allah’ın takdiri oldu.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)