Mevlana hoşgörüsüzdü


'Mevlana Celaleddin Rumi, ister Hıristiyan olsun, ister Mecusi olsun, ister putperest bütün insanları dostça kucaklamıştır.' iddiası da yalandır. Çünkü Mevlana Celaleddin, diğer dinleri de İslamiyetin yanında batıl sayar. (Mesnevi Şerhi; Abdülbaki Gölpınarlı; MEB Devlet Kitapları, cilt 1, s. 164)
Kibirde öyle ileri gitmiştir ki yazdığı Mesnevi'yi de tıpkı Peygambere gelen vahiy gibi bir vahiy ürünü göstermektedir. (Mesnevi, c. 1, s 29) Ve öyle gururludur ki bu kitabını 'Alah'ın en büyük fıkhı, en aydın şeriatı' gibi göstermekten bile çekinmez; onu Kuran'dan daha yüce gösterecek sıfatlarla över.
Ve insanları; Müslümanlar ile kafirler diye ikiye ayırır. Mesnevi'nin 'Sunuş'ununda bu kitabı için diyor ki: 'O Mısır'daki Nil'e benzer; sabırlılara içirilecek sudur; Fravun soyuna sopuna, kafirlere, hasret...' (Gölpınarlı çevirisi.)
Gördüğünüz gibi Mevlana daha girişte; yazdığı Mesnevi'nin başka inançtan olanlar (kafirler) için olmadığını açıkça söylemiş; onları dışlamış, kötülemiştir. Hani nerede 'Kim olursan ol, gel?'

DÜNYAYI NEDEN KÖTÜLEDİ
Mevlana Celaleddin Rumi; kendisi ve çevresi zenginlik içinde yaşarken; kitaplarında sürekli olarak dünyayı, malı, parayı kötülemiştir. 'Dünya hoş bir lokmadır ama az ye o lokmayı, çünkü ateşlerle dolu bir lokmadır o.' (Mesnevi, C.1, s. 355)
İyi de bu öğütleri veren Mevlana; tam aksini yapıyor; bizzat burada atıp tuttuğu mal peşinde koşuyor; hatta esnafı Moğol askerlerine kırdırtıp onların dükkanlarına bile el koyduruyordu.
Mevlana bu dünyayı; onun zenginliklerini kötülüyor ki halk; zenginlik ve iyi yaşam peşinde koşmasın. Böylece de kendisi gibi o nimetleri yiyenler rahatsız edilmesin. Bu zenginlik; hizmet ettiği derebeylerine ve kendi adamlarına kalsın.
O sıralarda insanlar açlıktan ölürken Mevlana buna da bir dinsel/Tanrısal kılıf uydurmuştur: 'Allah'ın yemeği açlıktan gelir!' diyerek. (Mesnevi, cilt 4, s. 234)
Öbür taraftan zevk ü sefa içinde yaşayanları, mal mülk sahiplerini halkın gözünde masum hale getirebilmek için şöyle diyebilmektedir: 'Birçok kişiler vardır ki Ulu Tanrı onları, malla, altınla, beylikle azaplandırır; oysaki onların canları bunlardan kaçar. ' (Fihi Mafih, s. 69)
Gördünüz değil mi? Allah zenginleri cezalandırmak için onlara mal, altın ve makam veriyormuş; Mevlana'nın zihniyetini gördünüz işte...
Ya ekmek isteyene ne diyor: 'Ey eşekler, öküzler gibi ot ve arpa bekleyen zavallı' (Rubailer; s. 68)

HALKI AŞAĞILADI
Mevlana, halkı hep aşağılamıştır. 'Halk tamahkardır; gözü görmez, kulağı duymaz.' (Mesnevi, cilt 3, s. 14)
'Aşağılık kişilere; has erlerin yanına varmaya yol yok.' diyen Mevlana (Mesnevi, cilt 4, s. 112) kendisini ve efendilerini has erler; halkı da aşağılık ilan etmektedir.
'Halk yoksulluktan kaçar da hırsa, isteğe lokma olur, gider.' diyerek halkın daha iyi yaşama arzusunu kötüler. Efendisinden hakkını isteyen işçiyi de köpekten aşağı adam diye yerer. (Mesnevi, cilt 2, s. 239)
***
Zamanının egemenlerine hizmet etmeyi hayat kuralı haline getirmiş bulunan Mevlana; elbette ki akla da şiddetle karşı çıkmıştır. Aklı eşeğe benzeten Mevlana; akıldışı görüşleriyle ne kadar cahil olduğunu da gözler önüne serer. Çünkü; bulutun gelmemesini (yağmur yağmayışını) zekat vermemeye; vebanın yayılmasını zinaya; ayın tutulmasını da küstahlığa bağlar.
Yönetici tabakalar; askeri ve siyasal darbeciler; zenginler; yabancı işbirlikçileri Mevlana'yı işte bu özellikleri yüzden severler.
Ey, Mevlana'nın hakaretler yağdırdığı sıradan insanlar; size ne oluyor Allah aşkına?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)