Vücudunuzu Yenileştirmek İster miydiniz?
Pazartesi, Ocak 21, 2013
Kalbimiz durmaksızın çalışıyor. Kalbimiz makine değil sözü boşuna, makine, motor bile çalıştıkça aşınıyor ve yenilenmek istiyor. Üç yüz-beş yüz bin kilometre yol kat eden aracımızın motoru çekişten düşmeye başlayınca tamircimiz, motor silindirlerinin içinde bir yukarı bir aşağı hareket eden pistonlar aşındığında söküp atıyor ve yerine yenisi koyuyor. Bu işleme ‘’motor sıfır’’landı deniliyor. Bir bakıma makineler bile eskiyor, hurdaya atılmadan bir kaç kez yenilenebiliyor.
Peki vücut organlarımızı da ‘’sıfırlamak ‘’ mümkün mü?
İnsanların işlev görmeyen organlarının da artık yerine organ nakli ile yenisi konuluyor olsa da, o organ sıfırlanmış gibi görünse de organ nakli gerçekleştirilen insan bir ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalıyor. Organ nakli son çare ama kaliteli bir yaşamı beraberinde getirmeksizin insanı yaşamda tutuyor.
İnsan vücudunun ve o vücudu oluşturan tüm organlar makinelerden, motorlardan farklı olarak kendi kendini yenileyebiliyor. Bu yenilemeyi organlarımızı oluşturan hücrelerin yenilenmesi sağlıyor.
Bilim adamları organlardan sadece beyin, göz (kornea hariç), sinir sisteminin kendini yenileyemediğini söylüyor.
Kalbimiz kendini yirmi yılda, saçlar 3-5 yılda, bağırsak 2-5 günde, iskelet sistemi 10 yılda, dil 10 günde, mide duvarı 3-5 günde, karaciğer 6 ayda, akciğer 1 yılda kendini yeniliyor. (NY Ünv.- Dr. Piero Anversa- İsveç-Karolinska Enstitüsü’nden Jonas Frisen)
Kitap okuma alışkanlığı beynimizin çok daha uzun süre aktif kalmasını sağlıyor.
İnsan organı kendi kendini yenilebilmesini gıdalar sağlıyor.
Ama hangi gıdalar? Uzun süreli raf ömrünü geçirdiği endüstriyel işlemlere veya içine konan katkı maddelerine borçlu ambalajlı gıdalar mı, endüstriyel işlemlerden geçmediği için kısa ömürlü, ekşiyebilen, küflenebilen gerçek gıdalar mı?
Yediklerimizin, içtiklerimizin büyük bir kısmını üriner ve bağırsak sistemimizden birkaç saat sonra boşaltırız. Bir diğer kısmı kana karışır. Kana karışanlar ise 18-22 saat arasında vücudu terk etmeden önce organlarımızın hücrelerini yenileme işlevini yapar.
Gerçek gıda tüketiyor isek işte bu 18-22 saat arasında kanda meydana gelen sindirim, yenileme gerçekleşir. Endüstriyel gıda tüketiyor isek gıda katkı maddeleri, endüstriyel işlem esnasındaki ağır metal, ambalaj maddesinin hammaddesi olan petrol türevi bulaşıkları vücut organlarının ‘’ yabancı’’ sıdırlar. Tıpta bu yabancı maddelere toksikolojim (kanserojen) maddeler denilmektedir.
Bu toksikolojik maddeler vücudumuz organlarının hücrelerini yenilemek yerine o organın hücrelerinde kanserojen etki yaratmaktadır. Vücudumuzu, onun organlarını yenilemek yerine daha çabuk eskitmektedir. Vücudumuz ‘’endüstri çöplüğü ‘’ değil ki.!
Vücudumuzu, onun organlarını kendi doğal seyrinde ve zamanında yenileştirmek istiyor isek ne yediğimizi, içtiğimizi sorgulamak zorundayız.
Günümüz dünyasında endüstriyel üretimin ambalajlı gıdalarında yasadışı katkı maddelerini önlemek resmi gıda denetleyiciliği ile mümkündür ve bu büyük bir sorun değildir.
Büyük sorun olan yasal katkı maddeleri, yasal endüstriyel işlemler, yasal bulaşıklardır. Bu yasal; katkı, işlemler, bulaşıkların insan sağlığına zararlı olmadığını ispatlayan yeterince tıbbi araştırma yoktur. Bunları tüketenler hemen hastanelere koşmadıkça, birkaç gün içinde ölmedikçe sanki ‘’sorun yok ‘’ gibi gözüküyor! Halbuki kanser süreci aniden değil çok daha sonra klinik belirti gösterebiliyor.!
Endüstriyel üretimin sahipleri sermaye, kendi güçlü cazibesi ile resmi gıda düzenleyicilerini, siyasetçilerini, hatta resmi gıda düzenleyiciliği konusundaki ilim adamlarını etkileyebiliyor.
Vücudumuzu yenileştirmek istiyor isek ne yediğimizi, ne içtiğimizi sorgulamalıyız. Vücut organlarımızdan endüstriyel sermaye sahipleri ve onların akademisyenleri, siyasetçiler, gıda düzenleyicileri değil kendimiz tam sorumluyuz.
Çapar Kanat
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri
--
https://twitter.com/caparkanat
Tags