Alınan sonuçlar oldukça düşündürücü, öğrencilerin %50’si şiddet görüyor, %50’si de şiddeti şiddetle çözme eğiliminde, %60’ı yaşamak istemiyor. %67’si geçmişte herhangi bir kişiye şiddet uygulamış. Kardeşine haftada birkaç kez şiddet uygulayan kız oranı %16.53, erkek oranı %14.81,5 öğrenciden 1’i uyuşturucu kullanmayı düşünmüş ya da düşünüyor.
Şiddetin önlenmesinde en önemli faktör eğitim ve kültür olduğuna göre; yukarıdaki veriler okullarımızda verilen eğitimin yetersizliğini, tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Eğitimli birey, sorunun çözümünde farklı yöntem kullanımını geliştirmiş kimsedir. Ezbere dayanan öğretim, okulları eğitim öğretim kurumu değil de bilgi öğretilen kurumlar olarak gören, öğretmenliği de derse girip çıkma olarak algılayan öğretmenlerle, soruna çözüm bulmak olası değildir.
Ebenin, doğan bebeğin ağlaması için poposuna vurduğu tokatla başlayan, daha sonra hoşa gitmeyen davranışlarını şiddetle cezalandıran ana baba ve öğretmen, askerde komutan, sivil hayatta polisle süren dayağın, toplumda bu sonuçları yaratması doğaldır.
Bilimsel veriler, dayak yiyen çocuğun zeka seviyesinin, uyarı yoluyla terbiye edilenlere oranla daha düşük olduğunu gösteriyor. Çocuklarla konuşarak, soruna çözüm bulma, beyninin gelişimine hizmet ediyor.
Dayak yiyen çocuk, içe kapanık, yaşamdan zevk almayan saldırgan bir kişiliğe sahip oluyor.
Fiziksel ceza, çocukta saldırganlık ve şiddet davranışına yol açmaktadır. Çocuk anne babanın bu davranışını doğal olarak algılamakta, yetişkin olduğunda aynı davranış kalıplarını çocukları üzerinde uygulamaktadır.
Çocukluğunda şiddete maruz kalanlar, ilerideki yaşantılarında şiddeti sadece çocuklarına değil, eşine ve başkalarına karşı da kullanmaktadır.
Televizyonlarda ve bilgisayarlarda şiddet içeren film izleyen ve oyunlar oynayan çocuk ve genç, kendilerini film ve oyun kahramanlarıyla özdeşleştirir.
Çocuğun ve gencin yanlış davranışını dayakla ödettiğimizde; kişi, yaptığı olumsuz davranış üzerinde düşünme, hatasını anlama, onun tamir yollarını arama ve düzeltme gereği duymaz.
Şiddet toplumda korkuya, insanlar arasında güvensizliğe, içe kapanmaya ve sosyal hayattan uzaklaşmaya neden olur.
Kolluk kuvvetleri, halkın en ufak hak arama mücadelesinde şiddete başvurmaktadır.Bu durumda halkın mutluluğu ve can güvenliğinden söz edilemez.
Konu üzerinde titizlikle durulmalı. Önce anne ve baba eğitimden geçirilmeli, daha sonra öğretmenliği derse girip çıkmaktan ibaret görmeyen, sıkıştığında şiddete başvurmayan, çocuk ve genç psikolojisi konusunda yetkin, eğitimciler yetiştirilmelidir.
Toplumsal şiddetin azalması ve sona ermesi, ancak böyle mümkündür.
Osman Gazi Oktay
Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı