Ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken kent…
Pazar, Ekim 27, 2013
Ocak ayında İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel ve meslektaşım Orhan Baykal’la birlikte bir ödül töreni için Aydın’a gitmiştik…
İzmir’den yola çıktığımızda hava kararmak üzereydi.
Alacakaranlıkta güzelim Ege köylerini, kasabaları ve ilçeleri geride bırakarak Aydın’a doğru yol alıyorduk.
Çevreyi gözlerken, tüm yerleşim birimlerinin üzerindeki beyaz örtü dikkatimi çekti. Önce sis çökmüş olabileceğini düşündüm. Ama dikkatlice bakınca, bu devasa örtünün, yerleşim bölgelerini geçince kaybolduğunu fark ettim.
Arkadaşlar ilk bakışta sis izlenimini veren görüntünün hava kirliliği olduğunu ve AKP’nin bedava dağıttığı düşük kalorili, kötü kaliteli kömürden kaynaklandığını söylediler.
Kirlilik ürkütücü boyuttaydı. Demek ki insanlar, kış boyunca bu zehirli havayı solumak zorunda bırakılıyordu.
Kırsal kesimde böylesine yoğun olan kirlenmenin, Aydın kent merkezinde hangi boyuta varabileceğini merak etmeye başladım.
Ama o da ne?
Kent merkezinde hava cam gibi, pırıl pırıldı!
Önce gözlerime inanamadım. Ama gerçekti. Aydın’da hava kirliliği yoktu.
Ödül töreninden önce karşılaştığım Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na “Burada kömür yakılmıyor mu?” diye sordum. Güldü.
“Yakılmaz olur mu? Yakılıyor ama en kalitelisi! Bizim havamız bu nedenle temiz” dedi.
Başkan, kırsal alanda kullanılan düşük kaliteli kömürlerin Sosyal Hizmetler aracılığıyla dağıtıldığını, kent merkezinde ise belediyenin parasıyla alınan en kaliteli kömürün yakıldığını söyledi.
* * *
Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu dinledikçe şaşkınlığım daha da arttı.
Girdiği tüm seçimlerde oyunu artırarak kazanmayı başaran Özlem Çerçioğlu ve ekibi, kentteki 74 bin haneden 60 bininin kapısını tek tek çalmış, hane sakinleriyle yüz yüze konuşularak sorunları ve talepleri belirlenmiş. Daha sonra sorunların çözümüne ve taleplerin karşılanmasına geçilmiş.
Hane dolaşmaları bir kereyle sınırlı kalmamış. Biz oradayken ekipler, dördüncü tura çıkıyordu.
İstekler doğrultusunda yapılan çeşitli hizmetlerden sadece ikisini anlatmak istiyorum.
Biliyorsunuz Aydın, aynı zamanda uzun yaşayan insanlarımızın kenti. Yaşlı oranı bir hayli yüksek. Bu nedenle Azlheimer ve Demans (yaşlılık bunaması) gibi hastalıklar da yaygın. Belediye bu gerçeği düşünerek yaşlı hemşerilerinin evlerine, sağlık hizmetinin yanı sıra berber ve kuaför bile götürüyor. Halen 613 haneye berber, 663 haneye de kuaför gidiyor.
Aydınlılar otobüs duraklarının yakınındaki büfelerden de şikayetçiymiş. Anne babaların iddialarına göre bazı büfelerde uyuşturucu satışı yapılıyormuş.
Başkan Çerçioğlu, daha önceki dönemlerde yandaşlara rant sağlamak amacıyla dağıtılan bu büfeleri de kaldırmış.
Özlem Çerçioğlu çok iddialı. Bu seçimi de kazanacağından hiç kuşku duymuyor. “Bundan nasıl emin olabiliyorsunuz?” diye sorduğumda “Hiç durmadan çalışıyorum. Her an hemşerilerimin yanındayım. Beni sürekli olarak yanlarında görüyorlar. Ulaşılmaz biri değilim” diyor.
* * *
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Profesör Yılmaz Büyük-
erşen’den ise uzun söz etmeye gerek görmüyorum. Onu anlatırken “Şehir efsanesini, efsane şehre dönüştüren Başkan” diyorum.
Gerçekten de bozkırın ortasında her yönüyle efsaneleşen çağdaş bir şehir yarattı Yılmaz Hoca.
Bundan daha büyük başarı, bundan daha büyük eser olur mu?
* * *
Aradan yaklaşık 9,5 ay geçti…
Doğrusu her iki belediye başkanının son oy durumlarını merak ediyordum.
Dün bu sorunun cevabını aldım.
Gezici Araştırma Şirketi, Ekim başında Aydın ve Eskişehir’de bir araştırma yaparak halka “Büyükşehir Belediye Başkan adayları AKP-CHP-MHP şeklinde sıralansa kime oy verirsiniz?” sorusunu yöneltmiş.
Aydınlılar’ın yüzde 65’i CHP cevabını vermiş. Başkan Özlem Çerçioğlu’nu başarılı bulanların oranı ise yüzde 82.2 çıkmış.
Eskişehirlilerin yüzde 49.4’ü de CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı’na (Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen) oy vereceklerini belirtmiş.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i başarılı bulanların oranı ise yüzde 68.4’e ulaşmış…
* * *
Sevgili okurlarım,
Sözün özüne gelirsek, Aydın’da Özlem Çerçioğlu adeta arı gibi çalışıyor ve her seçimde oyunu arttırarak kazanıyor.
Yılmaz Büyükerşen de büyüleyici parkları, müzeleri ve kültürel etkinlik alanlarıyla Eskişehir’i “ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken kent” haline getiriyor.
CHP yönetimine ise kolları sıvayıp, Aydın ve Eskişehir modelini ülke geneline yaymak düşüyor.
Bir dostun ardından…
O’nu, yıllar önce merhum Vehbi Koç’un hayatını anlattığım “İşte Hayatınız” programını hazırlarken gittiğimiz bir yemekte tanıdım. Hakkı Akdağ Konyaaltı Plajı’ndaki “7 Mehmet” lokantasının sahibiydi. Yemekleri tek kelimeyle mükemmeldi.
“7 Mehmet” daha sonra ünlü cam piramidin yanındaki modern yerine taşındı.
Antalya’ya gittikçe Hakkı Bey’e uğruyor, hem sohbet ediyor, hem de kendi elleriyle hazırladığı enfes çeşitleri tadıyordum.
Uzun süredir rahatsızdı. Yaz başlarında ortak dostumuz
Hasret Bayramoğulları’nın gayretiyle son kez bir araya gelmiş, harika birkaç saat geçirmiştik.
Tanıdığım en mütevazi kişilerden biri olan bu değerli insanı dün kaybettik.
Tek tesellimiz, oğlu Mehmet’in Türkiye”nin en iyi lokantası olan “7 Mehmet” efsanesini yaşatmaya kararlı olması.
Hakkı Bey’e Allah’tan rahmet, acılı ailesine ve dostlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Nur içinde yat değerli dost, güzel insan…
Uğur Dündar
Sözcü
Tags