Sizi gidi darbeciler!..


Sevgili okuyucularım, Balyoz davasındaki Yargıtay kararı açıklandı. Bu son karar. Haksızlığa uğrayanların önünde bundan sonra bir tek yol var:
AKP’nin Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunup kararın hukuka aykırı olduğunu vurgulayıp bozulmasını istemek.
AKP hükümeti yargının tümünü ele geçirirken, Anayasa Mahkemesini elbette ki boşta bırakamazdı. Orası da ele geçirildi.
Anayasa Mahkemesi artık başkanından -ikisi üçü dışında- üyelerine kadar tümüyle AKP’nin elinde.
Dolayısıyla, böyle bir başvuru sonrasında olumlu karar çıkması asla söz konusu değil.
O zaman son çareye başvurulacak.
Balyoz kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürmek.
Orada en azından şöyle bir güvence var:
AİHM, AKP’nin elinde değil. Sözü orada geçmez.
Ancak bu süreç yıllar alacak.
* * *
Balyoz davası Tayyip’lerin vesairelerin ağzına kocaman bir sakız vermişti. O sakızı yıllarca çiğnediler:
“Bunlar darbe yapacaktı!”
Bir Türk Ordusu düşünün, taaa 2003 yılında darbe yapmaya soyunuyor.
Darbecilerin arasında Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları, orgeneraller, oramiraller, general ve amiraller, kurmay subaylar, hukukçu subaylar, astsubaylar, ne ararsanız var!
Bunlar nasıl niteliksiz ve yeteneksiz komutanlarmış ki, darbe yapmayı becermeleri bir türlü mümkün olmamış!..
Bunlar nasıl niteliksiz ve yeteneksiz komutanlarmış ki, her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırmış!..
“Darbe ve darbeci” sözcüklerini bu iktidarın ağzından yıllardır duyuyoruz. Neden?..
Çünkü toplumu korkutmaya kalkıştıkları en önemli silah darbe ve darbecilerdi.
Bu iktidarın karşısında sağlam, güçlü bir ordu vardı.
Adına TSK derdik. Türk Silahlı Kuvvetleri.
Şimdi de TSK deniliyor ama anlamı çok değişti:
Tayyip Silahlı Kuvvetleri!
Ordumuz devşirildi, amaca ulaşıldı.
* * *
Biz ordumuzu Atatürk devrimlerinin ve laik Cumhuriyet rejiminin koruyucusu olarak bilirdik ve gerçekten de öyle idi.
Bir sorun yaşandığında, gerici akımlar hortladığında bizim bir güvencemiz vardı. Derdik ki “Ordumuz orada aslanlar gibi duruyor.”
Bir de o ordunun bugün getirildiği duruma bakın! Bu bir ibret belgesidir.
Balyoz davası işte bu nedenle kurgulandı.
Amaç Türk Ordusu’nun Atatürkçü, Tayyip rejimine boyun eğmeyen komutanlarını tasfiye etmekti.
Bunu gerçekleştirmek için yasa değişiklikleri yapıldı, yargı siyasetin emrine sokuldu. Yıllar boyunca tanık olduğumuz en utanmazca ve en kirli olaylardan biri işte bu idi.
Bu tezgahı devreye sokan AKP, böylece bir taşla iki kuş vurmuş oldu.
Hem ordunun Atatürkçü komutanları içeri tıkıldı, hem de topluma korku salındı:
“Eyvah, onlar bile içeri tıkılıyorsa bizim başımıza Allah bilir neler gelebilir. Biz susalım, tepki göstermeyelim.”
* * *
Balyoz davasına bakan ve önüne gelene hapis cezaları yağdıran Silivri mahkemesinin hakim ve savcıları, AKP’nin HSYK’sı tarafından özenle seçildi ve o görevlere atandı. Sanıkları artık hiçbir şey kurtaramazdı! Ağızlarıyla kuş tutsalar bile işin sonu belli olmuştu.
Hukuk çiğnendi, adalet çiğnendi ve o anormal kararlar verildi.
Artık toplumun gözü, son sözü söyleyecek olan Yargıtay 9. Ceza Dairesine çevrilmişti. Hukuk ve adaletin son umudu onlardı. Fakat gelin görün ki, Dairenin Başkanı o göreve yine o furya döneminde seçilmişti. Hani Yargıtay’a AKP’nin HSYK’sı tarafından birdenbire 160 yeni üye seçilmişti ya, işte o furyada!..
Dünkü kararın altında imzaları olan dört üye de Yargıtay’a aynı süreçte seçilip Balyoz’a bakacak olan 9. Ceza Dairesine verilmişti. (Ergenekon’a da aynı daire bakacak!)
Bu daire bir süre önce verdiği bir kararla Hizbullah teröristlerini serbest bırakmıştı.
Apo’ya Sayın Öcalan demenin fikir ve ifade özgürlüğü olduğuna karar vermişti.
Bir başka davada, mahkemenin savunma avukatı olmadan da karar verebileceğini hükme bağlamıştı.
Yine bir başka davada dijital verileri belge olarak kabul etmişti.
Balyoz’da verilecek kararın ne olacağı yavaş yavaş ortaya çıkıyordu…
Bu kararlar AKP iktidarını içten içe sevindiriyordu. Balyoz sanıkları için artık yolun sonu görünmüştü…
“Şeyini şey ettiğimin şeyi” Bülent Arınç konuştu:
“Yargıtay bütün sanıkların savunmasını saatler boyu dinliyor. Savunma hakkına çok dikkat ediyor. Umarım tam adil bir karar çıkacaktır.”
Tam adil karar dün işte böyle çıktı!
* * *
AKP tarafından üretilen çeşitli davalarda hukuk ayaklar altına alındı, suçsuz insanlar mağdur edildi, “Darbe” çığlıklarıyla milletin kafası bulandırıldı.
Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat, fuhuş, casusluk vesaire…
Bunu niçin yapmak zorunda kaldılar?..
Çünkü Atatürk Cumhuriyeti ile laikliğin yılmaz bekçisi olan Türk Ordusu’ndan korkuyorlardı. Onu tasfiye etmek için masallar uydurmak ve bunu emirleri altına
aldıkları yargıyı kullanarak çözmek zorundaydılar.
Başardılar!
* * *
Dün açıklanan şu kararlara bakınız!..
Tamamı oybirliği ile alınmış! Ne uyumlu heyetmiş bu!
Beş kişilik bir heyet ve yüzlerce sanığın dosyasında tüm kararlar oybirliği ile! Bir tek aykırı oy yok!
Avukatlar savunma yapıyordu, 17 duruşma boyunca onlara bir tek soru bile sormadılar! Sadece dinlediler. Genelkurmay Başkanlığı olayları sadece seyrediyordu.
“Darbecilerle (!)” ilişkisi, sokakta simit satan garibandan daha fazla değildi.
* * *
Evet, dün bazı beraat kararları da verildi. O insanlar aleyhlerinde hiçbir belge
olmadan yıllarca hapis yatırılmıştı. Bu hukuksuzluğun hesabını o Silivri mahkemesinden kim soracak? O insanların dört duvar arasında geçirmek zorunda kaldığı yılların maddi ve manevi bedelini Silivri mahkemesinin hakim ve savcıları mı ödeyecek?
Ya hapis cezaları haksız yere onananlar!..Çetin Doğan, Özden Örnek, İbrahim Fırtına, Bilgin Balanlı, Engin Alan ve öteki sanıklar?..
Emirlerinde Kuvvet’ler, Ordu’lar, Kolordu’lar, uçak filoları, donanma vardı ama “Darbeyi (!)” bir türlü yapamamışlar!
Bence onlara hapis değil, başka bir ceza verilmeli:
Yeteneksizlik ve beceriksizlik!
Hani “Şeyini şey ettiğimin şeyi” Bülent demişti ya “Biz bu paşalarla iyi ki savaşa girmemişiz, yoksa mahvolurmuşuz…”
Valla adam haklıymış!
Sevgili okuyucularım, önceki günkü Balyoz yazımın sonunu şöyle bitirmiştim:
“Yarınki kararda siyasetin değil, hukuk ve adaletin ön plana çıkmasını diliyorum.”
Neyin ön plana çıktığına siz karar verin.


Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)