Ankara'nın adı 'Atatürk' olsun


Dünün ‘postal yalayıcısı’, bugün ‘Sayın Barzani’ oldu!
‘Postal yalayıcısı’ sözü, dünün Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü (bugünün TBMM Başkanı) Cemil Çiçek’e ait (2008).

‘Sayın Barzani’ sözü ise, bugünün Başbakanı Erdoğan’a ait (13.11.2013).
Aynı Cemil Çiçek, Nisan 2009’da yerel seçimler sonrasında da Türkiye’nin bölünme tehlikesine dikkat çekmiş, mealen şöyle demişti:
“PKK’nın partisi DTP, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun büyük bölümünü kazandı. Hatta Ermenistan sınırına bile dayandılar (Iğdır). Sınırlar birleşmek üzere. Bu çok büyük bir tehlikedir.” Bugün Büyük Kürdistan kurulurken, artık TBMM Başkanı olan Çiçek, bu gelişmeler karşısında ne düşünüyor, bilmiyoruz.

***

Dün, “Halka hizmet, Hakk’a hizmettir” diyerek seçim kazandılar.
Bugün, bu partinin (AKP) bir valisi artık vatandaşa ‘gavat’ (karısını satan pezevenk) diyebiliyor.
Başbakan Erdoğan ise, “Valimi yedirmem” diyerek sahip çıkıyor.

***

Dün, “Gizli ajandamız yok”, “niyet okumayın” diyorlardı; bugün, “Düşmanlarımızı sevindirmeyelim" diyerek, kendilerine oy vermeyenleri ‘düşman’ olarak niteliyorlar.

***

Dün, “Kızlarımızı okutmuyorsunuz” diyorlardı; bugün, “kızlar ve erkekler” ayrımı yapıyorlar.

***

Siz bu satırları okurken, Başbakan Diyarbakır’ı ‘ziyaret’ ediyor olacak.
Ziyaret öncesi televizyon haberlerinde şöyle deniyor:
“Billboardlara Türkçe ve Kürtçe afişler asıldı. Daha önceki ziyaretlerde olmadığı biçimde Türk bayrakları da asılıyor!”
Irak Kürdistan’ı tamamdı, şimdi Türk Kürdistan’ı kurulması için her şey yapılıyor.

Sonunda “Büyük Kürdistan’da” birleşilecek.
Millete ‘Çözüm Süreci’ adı altında ‘PKK etkisizleşiyor’ propagandası yapılırken, Büyük Kürdistan kuruluveriyor. PKK’nın yerini Barzani alıyor.
Bu arada, Büyük Kürdistan’ın başkenti konusunda çıkacak anlaşmazlıklara çözüm olarak bir önerim var. Aman kavga etmeyin, Diyarbakır ve Erbil’i ‘Eş Başkent’ yapın!..
Yine siz bu satırları okurken, bir yandan İbrahim Tatlises ile Şivan Perver, öte yandan da Erdoğan ile Barzani ‘düet’ yapıyor olacak. (Tatlıses Erdoğan’ın, Perver ise Barzani’nin davetlisi!..)
Buna aslında ‘kuartet’ demeli, yani ikili değil, ‘dörtlü’!.. (Çünkü arkada ABD ve İngiltere ikilisi de var. (Hep birlikte “Yaylı sazlar dörtlüsü!” oluyorlar).
*
Bakınız; Türkiye kendi kurduğu KKTC’yi bile, yaklaşık 30 yıldır ambargo boyunduruğundan kurtaramadı.
Hatta “AB’ye üyelik” maskesi ile, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin emrine soktu.
Bugün, kendi devletini koruyamayan bir ülke; Türkiye, şimdi başkalarına devlet kurmanın piyonu oluyor!

***

BAŞKENTİMİZİN ADI ‘ATATÜRK’ OLSUN…
Tüm bu ve benzeri gelişmeler, birçok yerden Atatürk adının ve T.C. kısaltmasının kaldırıldığı dönemde yaşanıyor.

İlk milli iktidar zamanında tüm bunlara güçlü bir yanıt olarak Ankara’nın adı ‘Atatürk’ yapılmalı:
Başkent Atatürk!
Atatürk adını bugüne kadar cadde, bulvar, spor salonu, hipodrom ve benzeri yerlere vermedik mi?
Niçin bir kentimizin adı, özellikle başkentimizin adı Atatürk olmasın!
Tıpkı, ABD başkentinin adının ‘Washington’ olması gibi.
Amerikalılar ülkelerinin başkentine, kurucuları George Washington’un adını verebiliyorsa, biz de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun adını kendi başkentimize verilebiliriz.
Çok da şık olur.

***

GÜNÜN SÖZÜ: Ankara çok latif bir yerdir. Ankara’ya karşı nankörlük etmek caiz değildir. – Mustafa Kemal ATATÜRK

Hulki Cevizoğlu
Yurt

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)