CHP'li Sena Kaleli, Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Sena Kaleli, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nünde Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığını belirterek önemli açıklamalar yaptı.
En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma;
Yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma; barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin temellerini oluşturduğunu ifade eden Sena Kaleli; “Henüz çok sıcak bir gelişme olan Hopa gösterisine katılan gençlere yapılan muameleyi anlamak imkânsız.
Mahkemede şahit olduğum konuşmalar insan haklarının, en temel hakları olan düşüncesini ifade etme özgürlük ve hak arama, talep etme, eleştirme haklarımızın ülkemizde henüz yerleşmediğini gösteriyor. 63 yıl önce kabul ettiğimiz ve imzaladığımız insan hakları evrensel beyannamesini içselleştiremediğimizi iyice anladım” dedi.
Gençlerin devrimci ruhu yok edilmek isteniyor…
Kaleli açıklamasında; “TBMM, insanımızın hak ettiği yaşam düzeyine ulaşması yolunda, engelsiz demokrasiyi yaygınlaştırmak ve özgürlükleri geliştirmek için henüz yeterli adımlar atamamaktadır.
Dünyada insanların haklarını ve ekonomik sıkıntılarını dile getirmek için yürüyüş ve protestolar yaptığını ifade eden AKP ve hükümet yetkilileri, yarattıkları korku imparatorluğunun farkında değil. Herhangi bir eylem, biber gazıyla bastırıldığı gibi, asılsız, haksız ve hukuksuz tutuklamalarla adeta suç ve suçlu yaratılmaktadır. Bu yöntemle insanlar bastırılarak, baskı ve korkuyla protesto yapmaktan caydırılmaktadır. AKP karşıtı olmak, eleştirmek, basın toplantısı yapmak, bildiri sunmak hepsi fezleke ve gözaltına alınma sebebi haline getirilmiştir.
Muhalif olan her eylem terör örgütüne üye olma suçlaması, özel yetkili savcılar bu zihniyete hizmet eden önyargı makamı haline gelmiştir. Gençler, hala okudukları kitapları suç delili sayan zihniyet tarafından yargılanmaktadır. Üstelik, 141,142,163 gibi yürürlükten kalkmış maddeler nedeniyle yasaklı kabul edilen kitaplardan… Gençlerin devrimci ruhu bu şekilde öldürülmek istenmektedir.
Bilim ve aklı önceleyen, maddi yetersizliği olan çocuklara yaz eğitim kampı yapan, Filistin’e Kızılay aracılığıyla ayni yardım gönderen gençleri, yapılan istihbaratla, görüntü ve deliller tam incelenemeden iddianameye dönüştüren özensiz, vicdansız, ön yargılı anlayış suyu için, havası için, ulaşım, ısınma ve parasız eğitim hakları için demokratik haklarını talep eden gençlerin özgürlüklerini kısıtlayarak yargılamaktadır” diyerek açıklamasını sürdürdü.
Sena Kaleli, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününde herkese büyük sorumluluklar düştüğünü belirterek; “Yargısı, medyası bağımsız olmayan bir ülkede hak ve özgürlüklerden söz edilemez. Dün adliyede Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü okuyunca onun hem vizyonu, hem de öngörüsüne tekrar hayran kaldım. Atatürk diyor ki ‘Adliye’mizin emin olduğumuz yüksek iktidarı sayesindedir ki; Cumhuriyet, mukadder tekâmülü takip edebilecek ve her türlü şekil ve kılıktaki tecavüzlere karşı vatandaşın hukukunu memleket nizamını masun tutabilecektir.’ Bu tespit çok önemli ve geleceği gören bir tespittir. Çünkü yargının bağımsız olmaması haklarımızın korunması noktasında büyük bir eksikliktir.
Şimdi soruyorum; Nerede nizam, intizam? Nerede yargı adaleti ve tarafsızlığı? Nerede hak, hukuk? Nerde mukadder tekâmül?” diyerek açıklamasını tamamladı.
Haberinyeri
