"Zirve Yayınevi Davası"nda, Hurşit Paşa'yı bir numaralı sanık yapan konuşma

3 minute read


Malatya Zirve Yayınevinde üç kişinin boğazları kesilerek öldürüldüğü gün emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve eşi Ayla Tolon da konferans için Malatya’daydılar. C.Savcılığı tarafından hazırlanan ek iddianamede Tolon bir numaralı sanık olarak yer aldı. Bu duruma hem Tolon, hem de avukatı İlkay Sezer ve Dilek Helvacı’yı şoke etti.

Tolon’un Malatya’daki konferansta yaptığı konuşmanın 17 sayfalık bant çözümlerine SÖZCÜ ulaştı. Tolon’un konuşmasında misyonerlikten söz etmediği gibi, gazeteci Hırant Dink’in öldürülmesine de tepki gösterdi, bu olayı şiddetle kınadığını, tel’in ettiğini belirtti.
.
Tolon’un İnönü üniversitesindeki “21. Yüz Yıl Başlangıcında Kuşatılmış Türkiye” başlıklı konferansının bant çözümü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Tolon, konuşmasında misyonerlik faaliyetlerinden hiç söz etmediği de anlaşıldı. İşte Tolon’un konuşmasından bölümler:

Basında gerçekler yer almıyor
Gelecek kuşakları yaşamsal ölçüde etkileyen olaylar zinciri uzuyor. Halkımızın çok büyük bir kesimi neler olup bittiğinden haberi yok. Çünkü gerçekler, yetkililer ve yaygın medyanın önemli bir bölümü tarafından halkımıza aksettirilmemekte yada çarpıtılarak yanlış olarak sunulmaktadır. Cumhuriyet tarihimizde basınımız bu günkü kadar kötü bir görev ve sorumluluk sergilememiştir. Oysa Atatürk daha 1922 yılında ‘basın bir rehberdir, milletin sesidir’ diyor.
Haddini bilmez aşiret reisi
Genelkurmay başkanımız, Kuzey Irak’ta o haddini bilmez aşiret reisinin son zamanlarda kontrolsüz iddia, itham ve tehditlerine karşı haddini bildirmenin gerektiğini, Türk anasının gözünden yaşlar akmaya başladığını, Türk babasının ‘vatan sağolsun’ diye haykırırken yüreğinin dağlandığı bilinci içerisinde ‘oraya girilmelidir’ dedi. PKK teröristi orada eğitim, lojistik desteğe sahip oluyor. Sinsice oradan girip vatan bekçisi Türk Mehmetçiğinin canını yakıp bağrımızı dağlıyor, ama birileri hala ya ‘ne zaman dostça kardeşçe bu işi hallederiz’ diyor. Orda kardeş olmaz .

Dink’in öldürülmesini kınıyoruz

Bir süre önce İstanbul’da menfur bir saldırıyla Ermeni kökenli bir Türk vatandaşımız gazeteci Hırant Dink hayatını kaybetti. Bunun tasvip edilir hiçbir tarafı yoktur. Bu cinayeti her yönüyle kınıyor, telin ediyoruz.. Ortada hayatını kaybetmiş bir Türk vatandaşı ermeni asıllıda olsa bir vatandaşımız vardır.
Ne zaman organize ettilerse iki standart pankart ile cenaze törenine binlerce insan katıldı. Ama utanmadan bir şey yaptılar ‘hepimiz Ermeni’yiz’ dediler. Sen oraya yazabilirsin. ‘Biz Ermeni’yiz’ de. Kimse ona bir şey demez. Ben Ermeni değilim. İşte bu bölücülük konusundaki tehlikede böyle büyütülüyor.

Kardeşliğin gücü
Atatürk, bölücü, ayrılıkçı hareketin karşısındaki kardeşliğin gücüne inanarak şunu ifade ediyor.:Türkiye cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı, Makedonyalı hep bir ırkın evlatları hep aynı cevherin damarlarıdır..

Yobazlık ve şeriat bağnazlığı
Türkiye’miz ciddi şekilde gelişen bir başka tehditlerle de yüz yüzedir. Ve her geçen gün de boyutları gelişmektedir. Yüce atamızın anlamlı sözleri vardır. ‘Türkiye Cumhuriyetinin en tehlikeli düşmanı siyasal düşünceye dönüşen irtica. Yobazlık ve şeriat bağnazlığıdır. Oysa günümüzde Türkiye, Atatürk Cumhuriyeti ile vazgeçilmez temel bir esas olarak Türk milletine armağan edilen çağdaşlığın ilk şartı laiklikten her geçen gün uzaklaşmakta ve din eksenli bir yaşama geçmeye zorlanmaktadır.

Vatanın bütünlüğü tehlikededir
Evet acı bir gerçek ki Türk ulusunun, Türk vatanının bütünlüğü bu gün tehdit altındadır. Ülkemiz gözle görülür bir karanlığa doğru sürüklenmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin tekil devlet yapısı anayasal nitelikleri yok edilmek istenmektedir. Türk ulusunun kurtuluş yolu Atatürkçü düşünce çatısı altında birleşmek, sımsıkı kenetlenmektir, ‘Ne mutlu Türküm’ demenin haklı onurunu yaşayacak nesiller yaratılmalıdır. Milli varlığımızın temeli olan ulusal birlik ve beraberliğimiz her şartta ve mutlaka korunmalıdır.”

Hukuk düzeni içinde
Tolon’un9 konuşmasından sonra konuklar sorular yöneltti. Bir soruya Tolon şu karşılığı verdi:
“Çare, cumhuriyetçi güçlerin birlik ve beraberliğini çok daha güçlendirmesi, birlikte düşünüp ortak aklın yürüttüğü hareket tarzlarını beraberce ama hukuk düzeni içerisinde ama yasal sınırları içerisinde halkın halk iradesine dayalı yönetimlere ihtiyacı olduğudur. Bunu sandıkta ortaya konulması, oraya giderken birlikteliğini halka aksettirmesiyle mümkün olur diye düşünüyorum.”


Saygı Öztürk
Sözcü