Meclis’teki kravatlı PKK’lılarla dağdaki kravatsız eşkiyalar kameralar önünde kucaklaştı ya, Tayyip Erdoğan’dan timsah gözyaşları.
Vay efendim bu ne muhabbet imiş!
Orada dur Tayyip Erdoğan!
O tabloya herkes feveran edebilir lakin sen edemezsin zira o fecaatın birinci derecedeki sorumlusu sensin!
Öyle, çünkü tükenen PKK’yı azgınlaştıran ve kifayetsiz BDP’yi şımartan sensin!
Söyle Erdoğan, Habur’da, Vali-Müsteşar-yargı gibi devletin en temel unsurlarına PKK’ya selam durduran sen değil misin?
Oslo’da eşkiya ile verdim, aldım pazarlıkları yaptıran sen değil misin?
İmralı’da Öcalan’la müzakere masaları kurduran sen değil misin?
Keza birkaç gün önce PKK’nın kuruluş yıldönümünde zafer halayları çeken BDP milletvekili Sabahat Tuncel’i hapiste iken TBMM’ye taşıtan sen değil misin?
Evet Engin Alan, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’a Meclis yolunu kapatan ama 2007’de PKK’lı Tuncel’in TBMM’ye girmesine bir kere olsun “olmaz böyle şey” demeyen sen değil misin?
Bizzat devlete, şahsına ve partine defalarca kötü sözler eden Osman Baydemir’e karşı sürekli yutkunan, görevden alamayan ve dut yemiş bülbül olan sen değil misin?
Ve o sen şimdi kucaklaşma sahnesini bahane ederek, bu ne muhabbet diyeceksin!
Yemezler Tayyip Erdoğan, yutturamazsın kimseye bunu çünkü bu senin eserin.
Sansürlettiriyorsun ama PKK bugün Güneydoğu’ya maalesef hakim konumdadır.
Bak İçişleri Bakan’ın bile, bırakın dağların da Hakkari’nin en büyük caddesinde yüzlerce korumayla yürüyemiyor.
90’lı yıllarda olduğu gibi artık Güneydoğu’ya seyahat özgürlüğü yoktur çünkü PKK yol kesip kimlik kontrolleri yapıyor.
En vahimi, PKK artık vurup kaçmıyor, kalıyor ve alan hakimiyetleri tesis ediyor!
Sen bu dehşet manzarada hemen Olağanüstü Hal ilan edeceğine hala ona-buna sataşarak milleti uyutmaya çalışıyorsun!
Ve bir büyük gafletin daha:
Suriye’deki teröristlere füzeler vererek aslında Beşar Esad ile İran’a, “sen de PKK’ya füze ver” demek istedin ki Şam yönetimi de “Türkiye muhaliflere Stinger füzelerini vermeye devam ederse, biz de PKK’ya SA-8’leri veririz” deyiverdi işte!
Verirse versin diyemezsin Tayyip Erdoğan, PKK bu füzeleri maazallah alırsa Türkiye bölgede tek bir uçağını ve helikopterini uçuramaz!
Eğer o füzeler PKK’ya ulaştırılsa, onları aslında Suriye değil sen yani AKP vermiş olacak zira bu tablo sizin politikalarınızın eseri.
Hürriyet’in menkıbe yazarı ve TOBB’un avanta Umresi!
Hürriyet’de bir ekonomi yazarı var.
Adı: Vahap Munyar!
Birkaç gün önce oruç tutmayanlara güya kin kusan generali yazan Vahap bey, AKP iktidarı ile beraber köşesinde muhafazakar işadamları için destanlar ve bazen de menkıbeler yazıyor!
Son olarak yazdığı TOBB’un Umre gezisinde ise sorulması gereken soruyu sormayıp boyuna yağlıyor.
Olan şu:
TOBB yönetimi özel uçakla toplu olarak Umre’ye gidiyor ve Kabe’yi havadan gören her biri, geceliği bir kaç bin Euro olan Hilton’un odalarında kalıyorlar.
Umre turu sonrasında da, İslam Kalkınma Bankası ile dostlar alışverişte görsün kabilinde bir görüşme yapıyorlar ve bilahare dönüyorlar.
Vahap Munyar Umre ile ilgili olarak bir sayfa tutan menkıbe-methiye karışımı yazısında, ödenen onbinlerce Euro Umre parasının kimin cebinden çıktığına dair tek bir soru ya da satır yok!
Muhtemeldir ki parayı kurumsal olarak TOBB’un ödediğini biliyor, ama bunu yazmıyor.
Eğer öyle ise bu gazetecilik mi, dalkavukluk mu söyle Vahap Munyar?
Ve siz TOBB baronları açıklayın bu Umre paraları kimden?
Sakın bana biz aslında İslam Kalkınma Bankası’yla görüşmeye gittik ve o vesile ile Umre yaptık demeyin, İslam Kalkınma Bankası’yla görüşmeye yönetim kurulu tam kadro gitmez!
Cevap bekliyorum!
AKP’nin arka bahçesi Diyanet’in İslam’a ihaneti!
Önce mele kisvesiyle Diyanet içinde Hizbullahçı kadrolaşmanın önünü açtılar.
Akabinde Türk tarihinde ilk defa bir Diyanet reisi, kin kapısı ile ihaneti tescilli olan Fener Patrikhanesi’ne giderek keşişleri selamladı!
Peşi sıra siyasi polemiğe malzeme olan kürtaj konusunda AKP’ye omuz vererek adeta onun arka bahçesi olduğunu ilan etti.
Ve son olarak, birkaç gün önce Kadir gecesinde Suriye’de Haçlı emperyalizmine köpeklik yapan alçaklar için dualar ettirdi.
Bütün bunların yorumu Diyanet’in sadece siyasallaştırılması değil aynı zamanda İslam’a ihanetidir.
Niçin mi?
Açın bakın İslam’ın mukaddes kitabı Kuran’a, orada Haçlı ve siyonistlerle ilgili hükümler açık ve nettir.
Hal bu iken, Diyanet’in bu seyri gaflet ötesidir!