Çok tereddüt var!
Cumartesi, Ağustos 25, 2012
Gaziantep katliamının sorumlusu “PKK mı, başkası mı?” tartışmasına Cumhurbaşkanı Gül de katıldı: “Tereddütsüz PKK” teşhisi koydu.
Oysa kimi veriler insanı kolayca tereddüde sevk ediyor... Mesela Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) bombalama eyleminden önce Gaziantep milletvekillerini uyarmış:
- Bayramda oraya gitmeyin, hareketlilik var, bir şeyler olabilir!
Hürriyet gazetesi 21 Ağustos 2012 tarihli İstanbul baskısının 16. sayfasındaki küçük kutu haberde şöyle diyordu: “Bölge milletvekillerinin MİT ve jandarma tarafından saldırıya karşı uyarıldığı ortaya çıktı. CHP milletvekili Mehmet Şeker, AKP milletvekili Şamil Tayyar uyarıldıklarını doğruladılar.”
Eylemden iki gün sonra bu sefer Milliyet’in orta sayfasında bir başka gerçek asılı duruyordu:
“Altı ay il il gezdirdiler...”
Bomba yüklü araç Nisan 2012’de Sakarya’dan çalınıyor. Altı ay değişik illerde dolaştırılıyor. Bu bomba yüklü araç patlamadan 4 dakika önce Gaziantep’te olay yerine getirilip park ettiriliyor.
Bu bilgiler de devletin güvenlik birimlerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’a veriliyor.
Sonuçta... Diğer kimi büyük eylemlerde olduğu gibi devlet bütün gelişmeleri izliyor. MİT milletvekillerini uyarıyor. Nitekim Bülent Arınç da “İstihbarat zaafı yok” diyor.
Ama bombanın patlaması engellenmiyor veya engellenemiyor..
Nazım Alpman arkadaşımız “GazeteSiz” de bu ipuçlarını güzelce anlatmış.
Herşey gayet açık...
“Neden bombalı araç 6 ay izleniyor da bir türlü yakalanamıyor?”
Ortada olmayan yalnızca bu sorunun yanıtı!
Bir de Cumhurbaşkanı’nın “Tereddütsüz PKK” sonucuna nasıl vardığı?
Kıymayın çocuklara!
Hükümet, kimi dernek ve tarikatların talebini yerine getirebilmek için insanoğlunun doğasına aykırı bir eğitim modelini uygulamaya hazırlanıyor. Bilinçli veliler çığlık çığlığa bu yasanın durdurulmasını istiyor. İstanbul Tabip Odası bakınız 5 yaşında okula başlamanın getireceği yıkımı nasıl özetliyor:
5 yaş çocuğu (60 - 71 aylar arası) zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak okula başlamaya henüz hazır değildir. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan (72 ay) önce tamamlanmaz.
Eğitimci ve ebeveynlerin iyi bildiği gibi, okula yeni başlamış 6 yaş çocuklarında bile önemli sorun olabilen ‘ayrılık kaygısı’, 72 ayını doldurmamış çocuklarda çok daha yoğun olarak ortaya çıkacaktır.
Dürtü kontrolü 5 yaşındaki bir çocukta tam gelişmediğinden davranışlarının kontrolünü sağlamakta zorlanacak, sınıfta sırasında oturarak dersi takip edemeyecek ve ilkokulda uyması gereken kurallara uymakta güçlük çekecektir.
Ayrıca bu çocukların 6 yaş grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitime alınacağı açıklanmıştır. Bu demektir ki aynı sınıfta 60-83 aylar arasında, yani aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocuklar olacaktır. Bu durumda gelişimsel özellikler açısından 72-83 aylık çocuklar doğal olarak 60-66 ay arasındakilere göre çok önde olacak, onlardan daha hızlı öğrenecek, beklenenleri daha kolay yerine getirecektir. 60-66 aylık olanlar ise bu durumda zorunlu olarak sınıfın daha başarısız grubunu oluşturacaklardır. Yani bu grup daha okula başlarken başarısızlık duygusuna mahkum edilecektir.
Hınç!
Devlet Bakanı Bülent Arınç dün CNN’de terör örgütünün geldiği noktanın bir “iflas noktası” olduğunu vurgulayarak, “Belki çırpınmak üzeredir. Belki kendi kendini sokarak intihar eden bir akrep gibi hayatına son vereceği güne doğru yaklaşmaktadır” ifadesini kullandı.
Acaba şaka mı ediyor, diye yüzüne dikkatle baktık.
Ciddi görünüyordu.
Hükümet asker ilişkilerinde de ciddi değerlendirmeler yaptı:
- Bugün geldiğimiz nokta, çok iyi bir nokta. Harp okullarında, harp akademilerinde devir teslim törenlerinde yüzümüze baka baka en ağır sözleri bize söylerlerdi. Arkadan kokteyle giderdik Sayın Başbakan ile yalnız başımıza kalırdık, bir tane general yanımıza gelip selam veremezdi.
Generallerin neyin bedelini ödedikleri bu sözlerden anlaşılıyordu.
Soru: Türkiye’de hayat ne zaman normale döner?
Yanıt: Cenaze törenlerinde gösterilen birlik ve beraberlik ülkeyi karıştırmak isteyen dış güçlere karşı da gösterilebildiği zaman...
Haldun Ertem
Turistik!
Ocak - Haziran 2011 döneminde 809 milyon dolar olan Suriye’ye ihracatımızın bu yıl aynı dönemde yüzde 63 azalarak 303 milyon dolara indiğini CHP Milletvekili eski Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’ün verdiği rakamlara dayanarak aktarmıştık.
Turizmin ne hale geldiğini de Turizm Bakanı Ertuğrul Günay açıkladı...
Verdiği bilgilere göre 2010 yılından bu yana sadece İsrail’den 400 bin turist kaybımız olmuş... Suriye’den 750 bin kişi geliyormuş, şimdi herhalde sadece mülteci geliyordur... İran’dan gelen turist sayısı 1.5 milyonmuş. Bu ülke artık Türkiye’nin turizm reklamlarını bile yasaklamış... Sonuçta, oradan gelen turist sayısı da büyük ölçüde düşmüş.
Özetle sadece bu üç ülkeden gelen turist sayısındaki kaybımız en az 2 milyonmuş.
“Sıfır sorun” politikası iki yılda “Sıfır komşu sıfır turizm” noktasına ulaşmış durumda...
Devlet, evlilik öncesi çiftlere “evliliğe hazırlık dersleri” verecekmiş.
Güzeeelll... Kadınlarımız artık “ders görmüş” kocalarından dayak yiyecekler yani!
* * *
AB üyeliğine inanç kalmamış.
Yazık oldu desenize güpegünüz patlattığımız o havai fişeklere!
Fahrettin Fidan