Bit Yavruları
Pazartesi, Nisan 22, 2013
25.02.2013 tarihinde ADD’ den kesin ihracımla ilgili Genel Merkez yazısını aldım. Bir ay içinde itiraz ettiğim takdirde Genel Kurulda görüşüleceği belirtilmiştir. İtiraz etmeyi aklımdan bile geçirmedim. Çünkü ADD içinde saygın bir kişi ve makam bulunduğuna inanmıyorum. Ve ben HUKUK TARAFINDAN AKLANDIM.
Ahmet Kavaz’a destek ve ihracına tepki verdiğim için beni ihraç istemiyle disiplin kuruluna verenler hakkımda;
1 - T.C.Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimliğine : ESAS – 2012/871 numarasıyla ceza davası
2 - T.C.Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliğine: ESAS - 2012/327 numarasıyla tazminat davası açmışlardır.
Zavallı Hukuk Fakirleri açtıkları davaları kaybetmişlerdir. Tazminat davası 10 Aralık 2012 tarihinde, Ceza davası 22 Ocak 2013 tarihinde lehime sonuçlanmıştır.
HUKUKUN TOKADINI YİYEN ve aralarında hukukçu olduğunu iddia eden Hukuk Fakirleri, HIRSINDAN KUDURUP, AĞIZLARINDAN KÖPÜKLER SAÇARAK emirlerindeki BİT YAVRULARINA talimat verip ihracımı sağladıkları çok açıktır. Dikkat ediniz;
OLAY : ADD Kocaeli Şubesinde vuku bulan bir olaydan dolayı yıllarca “Kemalist” uğraşı birlikte ADD İzmit Şube Başkanı Ahmet Kavaz’ın haksız yere ihracı nedeniyle; “ En çok laf üretenin ve en çok şikayet yapanın” haklı olduğu sanıldığı bir topluluk anlayışında, ADD İzmit Şube Başkanını, abartılı iddialarla suçlayanlar, anahtarlığa takılı çakı bıçağını, “sustalı” diye Genel Merkeze şikayet etmeleri ve üç dört kez giderek baskı yapmaları sonucunda Genel Merkezin salt bu baskıya istinaden, Kocaeli’nde iki şube kurarak tam 16 yıl Başkanlık yapan ve şu anda bile ülkemizin en etkin şubelerinden olan ADD İzmit şube başkanını ihraç etmeleri, beni son derece üzmüştür. Bu nedenle; dava arkadaşım Ahmet Kavaz’ı sonuna kadar savundum ve sonuna kadar sahip çıktım. Yaptığım bundan ibarettir. Ben böyle Atatürkçüyüm.
Genel Merkeze yazdığım ve kendisinin hukukçu olduğunu iddia eden Hukuk Fakiri bir zatın yasadışı usulsüz uygulamalarını eleştiren yazılarım ve ADD İzmit Şubesinden delege seçildiğim için disiplin kuruluna verilerek, mahkeme kararlarına karşın ihraç edildim. Benimle birlikte ADD İzmit şubesi Başkanı Hasan Kotan da, aynı hukuk fakiri zatın yasadışı talimatlarına uymadığından ( KOTAN HUKUK FAKİRİNİN BİT YAVRUSU OLMADIĞINDAN) yasadışı şekilde görevden alınmıştır.
Hakkımda uygulanan ihraç işleminin, birilerinin kuklası olan BİT YAVRULARI’nın aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda verildiğini çok iyi biliyorum.
Aynı durum Ahmet Kavaz’ın ihracında da söz konusudur. Genel Başkanın talimatıyla ÇOK BASİTÇE HARCANAN AHMET KAVAZ’ın ihracıyla ilgili Nazmi Şarvan “ Ben bu şahsı burada ilk kez görüyorum. Onu şikâyet edenler birkaç kez Genel Merkeze geldiler. Oysa Ahmet Kavaz hiç gelmedi. Bu nedenle ihraç edildiğini düşünüyorum” demiştir
Genel Başkanın talimatıyla Ahmet Kavaz hakkında ihraç kararı veren Disiplin kurulunun Başkanı Remzi Babacan, bir başkasının ricası üzerine 180 DERECE KIVIRARAK ( kimlerin kıvırdığını iyi bilirsiniz) Genel Kurul kürsüsüne çıkıp Ahmet Kavaz’ın suçsuz olduğunu açıklamış genel kurulda aklanmasını sağlamıştır. Oysa Kavaz, tercih ettiği dava yoluyla kesinlikle aklanacaktı. Aynı Genel Kurul toplantısında yaklaşık 15 ADD üyesinin, salt sahipsiz oldukları için ihracı onaylanmıştır. Gördüğünüz gibi onur, şeref, haysiyet ve irade peş para.
Bana gelince; 08.07.2012 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla disipline sevk ediliyorum. Hakkımda aynı tarihlerde iki dava açılıyor. Davanın sonucuna kadar Disiplin Kurulu hiçbir işlem yapmıyor. Dava aleyhlerinde sonuçlanır sonuçlanmaz hakkımda ihraç kararı veriliyor. Sizce tesadüf mü, yoksa ahbap çavuş ilişkisi içindeki bit yavrularının ittifakı mı?
Karşı devrim güçlerinin birbirine sıkı sıkıya kenetlendiği ve terör örgütüyle işbirliği yaptığı bir ortamda basit iddialarla Atatürkçüleri kolayca harcamayı kendine ilke edinenlerin ülkeyi bölmek isteyenlerden farkı yoktur. Benim böyle iddialarla ihraç talebiyle disipline sevk kararım; yersiz ve insaftan yoksun bir olgudur.
Söyler misiniz? Ergenekon, Balyoz vs adıyla yürütülen davaların Hakim ve Savcılarını hukuka aykırı hareket etmekle itham eden bu hukuk fakirlerinin yaptıkları sizce nedir?
Kayıtlı olduğum Şubenin dışındaki bir kongrede, delege seçilmemin irdelenmesine gelince;
ADD TÜZELKİŞİLİĞİNİ TEK BİR HUKUKSAL VARLIK OLARAK ALGILAMA VARDIR. ADD Üyesi olma sıfatım genel merkezle bağıntılıdır. Kısaca Tüzel Kişiliğe haiz bir tek Genel Merkez vardır ve hepimiz genel merkezin üyeleriyiz. Benim Genel Merkez üyesi olmam sıfatıyla her hangi bir şubeden delege olmamın yasal hiçbir engeli yoktur. Hukukçu olduklarını iddia edenler iyice araştırsınlar.
“Hukukun üstünlüğü” nerededir? Mahkeme kararlarının bağlayıcı hükümleri yok mudur? Yoksa hukuksal işleyiş sonuçlarını tanımamak mı vardır? Bu nasıl bir gelişmedir? Yargının reddettiği bir olgu üzerine disiplin kararı tesis edilebilir mi? Dayanaksız ihraç olur mu?
Ayrıca; mademki ben ADD Kocaeli Şubesi üyesiyim hatta üç dönem görevde kalmış Başkanıyım. O halde Tüzüğe göre önce Kocaeli Şubesinin Disiplin Kurulunda soruşturma yapılmadan; Genel Merkez Disiplin ve Yönetim Kurulları nasıl karar verebilir ki?
Hukuk usulüne göre; yerel veya ilgili Mahkeme yargılaması olmadan, Yargıtay’da yargılama olabilir mi? İşte bu durum; yöntem bilmezlik ve hukuksuzluk açılarından utanç verici değil midir? Onur yitirici değil midir? ZAVALLI HUKUK FAKİRLERİ, ZAVALLI BİT YAVRULARI
ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU DAHA: Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek son derece vatansever ve ADD’nin neferi olan aktif bir şube başkanıdır. Son zamanlarda Isparta’da ayyuka çıkan irticai hareketlere karşı adeta tek başına uğraş vermektedir. Kendisi salt Genel Merkeze muhalif olduğu için bir iftara sonucu başkanlıktan alındığı gibi ADD’den ihraç edilmiştir. İhraç kararını verenler Mahmut Özyürek hakkında hiçbir somut delile dayandırmadan ve yeterli tespit yapmadan iftiracı bir bayanın iftirası üzerine ihraç kararını vermişlerdir. Mahmut Özyürek mahkemede hukuken aklanmış, iftiracı bayan ise cezalandırılmıştır.
Peki şimdi ne olacak? Acaba Mahmut Özyürek hakkında iftirada bulunan bayan ADD Genel Merkez Yönetim Kurulundaki bazı kişiler tarafından mı görevlendirildi? Aklıma başka bir şey gelmiyor.
SONUÇ OLARAK: yukarıdaki açıklamalar ışığında;
A ) Benim İhracım, Hasan Kotan’ın görevden alınması ve gerekse Ahmet Kavaz’ın ihraç edilmesi konusunda, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE İNANÇ VE BAĞLILIK, HUKUKA SAYGINLIK, İLKELİ OLMAK, GÖREV BİLİNCİ VE KENDİ ÜYELERİNİN HAKLARINI KORUMA DUYGUSU İÇİNDE hareket ederek, Disiplin Kuruluna verilen bizler hakkında gerekli araştırma ve tespitleri yaparak, maddi delillere dayalı inançlı bir şekilde ve KENDİ İRADELERİYLE karar veren ve kararları imzalayan gerek Disiplin Kurulu ve gerekse Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerine saygı duyuyorum. Yukarıdaki yazı ve yakıştırmalar hiçbirini ilgilendirmemektedir. Hiçbiri bu yazının ve yakıştırmaların muhatabı değildir. Kesinlikle alınmamalarını özellikle rica ediyorum.
B ) A şıkkında belirttiğim ilkeli davranışlar dışında, harisçe, burnundan kıl aldırmayan, kendilerini Olimpos dağının tanrıları olarak gören ve bu konuda hakkımda açtıkları davaları kaybetmenin ezikliği, bu ezikliğin yarattığı kudurmuşluk hırsıyla hareket edenler ile ayrıca iradelerini kullanmaktan aciz, birilerinin kuklası ve BİT YAVRUSU olarak onların emir ve talimatları doğrultusunda hareket edenler ve kararları okumadan imzaladıklarını söyleyenler dahil hepsi, alçak ve şerefsizdir.
C) Atatürkçü olduğunu iddia edip hukuksuzluğu ilke edinenleri; kınıyorum, ADD felsefesine yakışmadıklarını ilan ediyorum. LANETLİYORUM!..
MUSTAFA GÜNER
kotanlartr@googlegroups.com
http://groups.google.com.tr/group/kotanlartr?hl=tr
Tags