Kurban atıklarındaki kistlere dikkat





Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Helmintoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Alparslan Yıldırım, özellikle kurban bayramında gerektiği şekilde denetlenmeyen ve bilinçsizce yapılan hayvan kesimleri sonucunda ekinokok kistleri ile hastalıklı iç organların çevreye rastgele atılmasının veya köpeklere yedirilmesinin, kist hastalığın yayılmasında çok önemli bir etken olduğunu söyledi.


Yıldırım, kistin, insan ve hayvan sağlığını etkileyen, ekonomik kayıplara yol açan, bugüne dek güncelliğini ve önemini devam ettiren en önemli zoonotik karakterli paraziter hastalıklardan biri olduğunu kaydetti.

Hastalığın Türkiye'deki koyunların yaklaşık yüzde 30-35'inde, sığırların yüzde 10-15'inde ve köpeklerin yüzde 25-30'unda görüldüğünü ifade eden Yıldırım, hastane kayıtlarına göre insanlardaki yaygınlığının da oldukça yüksek olduğunu anlattı.

Yıldırım, hastalığın, insan ve hayvanlarda dokusal ile hücresel hasarın yanında önemli fonksiyon bozukluklarına ve ölüme neden olabildiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Kist hastalığına yol açan 'echinococcus granulosus' isimli parazit, köpeklerin ince bağırsaklarında bulunur. Kistli ve hastalıklı iç organları yiyen köpeklerin ince bağırsaklarına yerleşen bu parazit, köpeklerin dışkıları ile çevreye saçılmaktadır. Parazitin yumurtaları başta koyun, sığır ve keçi gibi çift tırnaklı hayvanlar ile insanlar tarafından ağız ya da nadiren solunum yoluyla alınır. Sindirim sisteminde açılan yumurtalardan çıkan larva, kana karışır ve başta karaciğer ile akciğer olmak üzere vücuttaki tüm sistem ve organlara yerleşerek kist meydana getirir. Köpek ve diğer ana besin kaynağı et olan canlılar bu kistleri yiyerek hasta olurlar. Bu parazitler otçul ve etçil hayvanlar arasında geçmekte olup insanlar bu halkaya tesadüfi olarak dahil olur. Bu nedenle hastalığın yayılmasında daha çok et yiyenlerden köpekler, ot yiyenlerden ise başta koyun ve sığırlar rol oynar. Unutulmamalıdır ki hasta bir köpek tüm şehri hasta edebilecek kadar yumurta saçmaktadır.”

Yıldırım, insanlarda yaşam süresinin uzunluğuna bağlı olarak kistlerin büyük boyutlara ulaşabileceğini, yaptığı basınç ve tıkama etkisi sonucu da çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirterek, küçük kistlerin de böbrek, kalp, pankreas, merkezi sinir sistemi, göze ve uzun kemiklerin ilik boşluğuna yerleşim gösterdiği durumlarda, yaptığı basınç sonucu kısa sürede klinik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabileceğini anlattı.

"Kistin patlaması sonucu ölüm görülebiler"

Klinik belirtilerin kistin yerleştiği yere göre değiştiğine dikkati çeken Yıldırım, şu bilgileri verdi: "Karaciğerdeki kistler sarılığa ve sindirim bozukluklarına (ishal, iştahta azalma), akciğerdeki kistler solunum yetmezliğine, kalpteki kistler kalp yetersizliğine, beyindeki kistler merkezi sinir sistemi bozukluklarına, kemiktekiler iskelet bozukluklarına, topallık ve kırılmalara neden olur. Ağır enfeksiyonlarda anemi ve zayıflama gibi genel belirtiler de ortaya çıkar. Vurma, çarpma, düşme, trafik kazaları ve operasyonlar sırasında, çoğu durumda, kistin patlaması sonucu ölüm görülebilir.”

Yıldırım, koyun, keçi ve sığır gibi hayvanlarda ekinokok kistlerinin daha çok karaciğer ve akciğerlere yerleşim gösterdiğini vurgulayarak, “Hasta hayvanların verimleri düşmektedir. Bu hayvanlar kasaplık yapıldıklarında da hasta organların gıda olarak tüketilmesi mümkün olmadığından ciddi ekonomik kayıplar oluşmaktadır” diye konuştu.

"Kistli organlar yakılarak imha edilmeli"

Yıldırım, sokak köpeklerinin kayıt ve kontrol altına alınması, kimliklendirilmesi, anti-paraziter ilaçlama durumunu gösteren kayıtlarının tutulması ve rutin takiplerinin yapılmasının gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Özellikle köpek sahipleri, hayvancılık yapanlar, mezbaha çalışanları, kasaplar ve çiftçiler başta olmak üzere yöre halkının hastalık hakkında bilinçlendirilmesi gerekir. Bunun yanında, kasaplık hayvanların yalnızca mezbahalarda kesilmesi, bilhassa bayramda kurbanlıkların kesimlerinde hijyen kurallarına azami özen gösterilmesi, kesim alanlarının mutlaka veteriner hekim kontrolü altında olması, kesim sonrası kistli organların kapalı konteynerlerde toplanarak mutlaka yakma fırınlarında imha edilmesi, mezbaha çevrelerine köpeklerin gelmesinin önlenmesi, ölen hayvanların uygun biçimde imhası ve en önemlisi de AB ile uyum çerçevesinde ekinokok mücadelesi ile ilgili direktiflerin bir an önce hayata geçirilmesi ve bu noktada ihtiyaç olan kontrol programı için gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.”

"Yılda 4 bin kişi ameliyat ediliyor"

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Hidatidoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Yazar ise genellikle parazit yumurtalarının alınmasından yıllar sonra ortaya çıkan hastalığın, her yaşta görülebileceğini ve çeşitli organlarda kistler oluşabileceğini söyledi.

Kistlerin daha çok karaciğere yerleştiğini, onu akciğerin izlediğini ifade eden Yazar, "Bir kısmı ise dalak, böbrek, beyin, kas, kemik ve diğer bütün organ ya da dokulara yerleşmektedir. Ülkemizde yılda ortalama 4 bin kişi, bu hastalıktan dolayı ameliyat edilmektedir. Bazı vakalarda da ameliyat sonrası tekrarlamalar söz konusudur" dedi.


Hürriyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)