İşte size bir rezalet daha…


Sevgili okuyucularım, dün internet sitelerine düşen çarpıcı, utandırıcı, yüz kızartıcı bir haber vardı. Gazeteport’ta İhsan Demir’in görüntülü haberi.
Dağdaki PKK’lı teröristlere sıcak yemek götüren bir kamyonet Şırnak yakınlarında uçuruma yuvarlanmış, iki belediye görevlisi ile iki PKK’lı ölmüştü.
Araç BDP’li Şırnak Belediyesi’ne aitti.
Dün sitelerde o uçurumu gördük. Gerçekten korkunç bir şeydi. 200 metre derinliği var, dibinde artık kullanılmayan eski bir maden ocağı. İnsan bakarken bile tüyleri ürperiyor.
Şimdi olayımızı biraz irdeleyelim.
Güneydoğu’da Kürtçü belediyeler var. Onlardan biri Şırnak.
Hemen yakındaki Cudi Dağı’nda üslenmiş olan bir grup PKK’lı dolanıyor. Silah bırakmamışlar, arazide yatıp kalkıyorlar. Grup her gün yer değiştiriyor.
Kürtçü Belediye kendi resmi aracıyla teröristlere her gün sıcak yemek gönderiyor. Yemekler büyük kazanlarla, tencerelerle taşınıyor.
Olayımızda Belediye görevlileri araçla yola çıkıyor, kılavuzluk yapan iki teröristi belli bir yerde araca alıp yola koyuluyor…
Ve kader bu ya, araç uçurumdan aşağıya yuvarlanıyor.
Sonuç dört ölü… Ve çevreye saçılmış sıcak yemekler, tencereler, kaplar…
İçindeki dört kişiyle uçuruma yuvarlanan aracı, karnı acıkan dağdaki teröristler aramaya başlıyor. Her gün düzenli gelen sıcak yemekleri gecikince merak ediyorlar, sağa sola telefon edince durumu öğreniyorlar!
PKK’lı kılavuzların araçta bulunma nedeni ise, dağdakiler sık sık yer değiştiriyormuş, belediye görevlileri tek başına onların yerini bulamazmış, o yüzden de kılavuz mutlaka
gerekirmiş.
* * *
Şırnak’ta devlet ve hükümet vaaa mı?
Vaaa yani canım!.. Vali bile vaaaa!
Şırnak’ta asker, polis falan vaaa mı?
Vaaa, vaaa!
Peki Savcılar vaaa mı, MİT vaaa mı?
Onlar da vaaa!
O halde nasıl oluyor bu iş?..
Devletin asayiş ve istihbaratla görevli kişileri A’dan Z’ye kadar hepsi ayakta mı uyuyor?
Hemen yanıbaşlarındaki şu olayı görmüyorlar mı, dağdakilere belediye mutfağından her gün yemek taşındığını bilmiyorlar mı?
Belki bilmek istemiyorlar çünkü vaziyeti idare ediyorlar…
Ya da Ankara’dan gelen “Açılım saçılım” emirleri doğrultusunda, bildikleri halde görmezden geliyorlar.
Hepsi suçtur.
* * *
Burada hemen belirteyim, yukarıda anlattığım olay yeni değil. 4 Ekim günü gerçekleşmiş. Ama medyaya farklı bir biçimde, “Şırnak Belediyesi’ne ait araç uçuruma yuvarlandı, iki belediye görevlisi öldü” diye yansıtılmış.
Olay şimdi, aradan yaklaşık bir buçuk ay geçtikten sonra açığa çıktı.
O halde bizim görevimiz başta Şırnak Valisi olmak üzere Emniyet Müdürü, Tugay Komutanı, Jandarma ve MİT yetkililerine sormaktır:
Bu olayla ilgili olarak bugüne kadar ne yaptınız?
Eğer bir açıklama yapmaları gerekirse verecekleri yanıt üç aşağı beş yukarı şöyle olacaktır:
“Soruşturma devam ediyor!”
Şu anlattığım Şırnak olayı, Türkiye’nin ne durumlara düşürüldüğünün, terör karşısında nasıl aciz ve çaresiz bırakıldığının somut göstergesidir.
Dağdaki teröristleri BDP’li belediyeler besliyor, hem de hükümetin, valilerin, savcıların, emniyet müdürlerinin ve askerlerin gözleri önünde.
Türkiye’nin dört bir yanındaki muhalefet belediyelerine kan kusturan, hepsine hırsız gözüyle bakıp haklarında her gün yeni soruşturmalar başlatan, ancak kendi hırsızlarını bir gün olsun görmeyen iktidar, iş BDP’li belediyelere gelince onların karşısında süt yalamış kedi gibi uysallaşıyor.
Haydi iktidar, açıkla bakalım bu olayla ilgili olarak ne yaptığını!..

Diyarbakır soytarılığı şimdilik bitti!

Sevgili okuyucularım, geçtiğimiz cumartesi ve pazar günleri sergilenen kepazeliği, soytarılığı, madrabazlığı hep birlikte izlemek zorunda kaldık.
İki paralık bir aşiret reisi, Tayyip’le birlikte Türkiye’yi de parmağında oynatan Barzani isimli katil her yerde nutuk atıyordu.
“Süreç istediğim gibi giderse Öcalan dahil genel af gelebilir…”
“Bir gün Diyarbakır’da Kürt bayraklarıyla karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım…”
“Diyarbakır bizim evimizdir… Nihai amacımız Kürtlerin birliğidir…”
Geçmişte Türkiye Cumhuriyeti’ne söven, Tayyip’e “Siz Kerkük’e karışırsanız biz de Diyarbakır’a karışırız” diye efelenip posta koyan katil, az kaldı Diyarbakır’ı Kürdistan’ın (!) başkenti ilan edecekti.
Diyarbakır’ın Belediye Başkanı olan Osman Baydemir isimli Kürtçü de aynı herifi “Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz” diye karşılıyordu.
* * *
Bunca kepazelikten sonra ahaliye “Bu sadece başlangıç, birkaç yıl sonra olacakları varın siz hayal edin” diyen Tayyip’in iki amacı vardı:
- Diyarbakır ve Güneydoğu seçmenini kafakola alıp BDP’den AKP’ye devşirmek.
- Gelecekte koşullar uygun olduğunda Kürdistan’ın kurulması.
Tayyip bu bölünme-parçalanmaya onayını geçmiş yıllarda açıkça vermişti. Onun
sözlerini yakında sizlere iletirim.
Ne kadar başarılı olacağını önümüzdeki yerel seçimlerde göreceğiz.
* * *
Katil Barzani’nin Diyarbakır’ı fethi, bizim Kürtçüler arasındaki anlaşmazlıklarını da iyice ortaya çıkardı.
Bu ziyaret öncesinde ve sonrasında BDP’liler de ikiye bölündü.
İçlerinden bazıları Tayyip-Barzani ilişkisine destek veriyor çünkü Barzani bölgesinden alınan işlerin dağıtımını onlar yapıyor.
Bazıları -ve çok iyi bildikleriniz- var, o herifin verdiği işler konusunda racon kesip hangi işin kime, hangi Kürtçü yandaşa verileceğini karara bağlıyor.
Karşılığında işi verdikleri kişi ve firmalardan büyük avanta alıyorlar. Barzani’yi bu konularda onlar yönlendiriyor.
Barzani Güneydoğu’da böyle çok adam besliyor, bazı üst düzey BDP’liler aracılığı ile
onlara para pompalıyor.
Aynen topraklarında beslediği teröristlere yaptığı gibi.
Diyarbakır rezaletinin ilk adımları atıldı, sonrasında neler olacağını merakla bekliyoruz!
Yazının ilk bölümünde değindiğim Şırnak olayını da lütfen bu açıdan değerlendirin.

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)