Konuşsanıza!..


Sevgili okuyucularım, dünkü yazımda sizlere ilginç bir olayı anlatmıştım. BDP’li -Kürtçü- Şırnak Belediyesi’ne ait bir araç, her zaman olduğu gibi dağdaki teröristlere sıcak yemek götürüyor.
Dağda her gün yer değiştiren teröristlerin o sırada nerede olduğu bilinmediğinden, her seferinde araca iki PKK’lı kılavuz alınıyor. Belediye aracını onlar yönlendiriyor.
Araç teröristlerin barındığı yere doğru -içinde karavana kaplarıyla- yol alırken bir kaza oluyor ve 200 metre derinlikteki bir uçuruma yuvarlanıyor.
İçindeki dört kişi ölüyor.
Dağda yemek bekleyen ve tabldot gecikince karınları iyice acıkan teröristler, araç gelmeyince belediyeyi arayıp kazayı öğreniyor.
Olay 45 gün boyunca kamuoyundan ve medyadan gizleniyor.
Rezalet dün itibariyle açığa çıkmış durumda. Dün yazdım, internet sitelerine görüntüleri ile düştü.
* * *
Şimdi karşımızdaki şu tabloya bakınız!.. Bir belediye, dağdaki teröristlere her gün sıcak yemek çıkarıyor ve kendi aracıyla gönderiyor.
Bu, çok büyük bir suçtur. Sadece BDP’li belediyenin değil, Şırnak’taki tüm ilgili kamu görevlilerini de töhmet altında bırakır, başını ağrıtır.
Bu durumda bir kez daha soruyorum:
Şırnak Valisi, Emniyet Müdürü, Şırnak savcıları, MİT ve asker görevliler nerede?
Onları da bırakın bir yana, İçişleri Bakanlığı nerede? Şırnak’a bu konuda müfettiş gönderildi mi, soruşturma açıldı mı?
İşlerine geldiği zaman birkaç dakika içerisinde açıklama yapıp herhangi bir haberi yalanlama yarışına girenler bu konuda niçin suskun kalıyor? Yoksa rezaleti örtbas mı edecekler?
Oysa olay çok basit!..
Hükümet bu gibi olayları görmezden geliyor.
Kürtçülük açılımı-saçılımı zarar görmesin diye dağdaki teröristlerin BDP’li belediyeler eliyle
beslenmesine bile sessiz kalıyor.
Çok özür dileyerek ve üzülerek söylüyorum, tutarlı bir açıklama gelene kadar bu işin peşini bırakmayacağım, sormaya devam edeceğim!..
Çünkü bu iktidarın -işine gelmeyen konularla ilgili- taktiğini çok iyi biliyorum.
“Bırak yazsınlar, iki gün sonra unuturlar!”
Devlet işte böyle yönetiliyor.
Ses verdikleri takdirde burada sizlere iletirim.

PKK kentlerin göbeğinde

Sevgili okuyucularım, adına Barzani denilen katilin gölgesine sığınan Tayyip her gün nutuk
atıyor ve Türk Milleti’ni kandırmaya yelteniyor:
“Terörü bitirdik. Bundan sonra dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak!”
Dün ise aynen şöyle dedi:
“Ben hayallerimi söyledim. Gündemimizde genel af yok!”
Öyle bir ülke olduk ki, malum şahıs bizi hayalleri ile avutuyor!
Oysa terör artık kentlerde kendini gösteriyor.
Güneydoğu’nun çeşitli il ve ilçelerinde kurulan PKK asayiş birimleri araç ve kimlik denetimi yapıyor, işyerlerinden haraç toplamayı sürdürüyor.
Bu olaylar askerin ve polisin gözleri önünde oluyor. Karışan yok!
Şimdi size dünden iki ayrı haberi aktarıyorum:
- PKK, Van-Şırnak karayolunu yapan şirketin şantiyesini bastı. Çalışanları tehdit eden silahlı 15 PKK’lı 7 kamyon, 1 dozer, 1 ekskavatör ve 1 yakıt tankerini yakıp uçurumdan aşağıya attı.
İkinci haber:
- Adana merkezde PKK yandaşları bir belediye otobüsünü taşladı.
Teröristlerden dayak yiyen ve atılan taşlardan yaralanan şoför otobüsün kontrolünü kaybedip yolda annesiyle yürüyen altı yaşında bir çocuğa çarptı. Çocuk öldü. Adana’da daha önce de iki belediye otobüsü şoförü teröristlerden dayak yemiş ve kolları kırılmıştı.
Ortam gerçekten çok güzel!
Sen şimdi hayallerinin rehavetine girip dağdaki teröristleri indireceksin, cezaevlerini boşaltıp hepsini salı vereceksin, her şey daha da güzel olacak!

İşsizin dramı

“Sayın Emin Bey, bundan bir buçuk yıl önce Manisa’daki Celal Bayar Üniversitesi diplomamı cebime koydum.
Üniversitemiz, rektöründen bilmem neyine kadar tam bir AKP kuruluşu.
İş aramaya başladım.
Evliyim, ellerinizden öper bir yaşında bir tosunum var. Eşim yavrumuza bakıyor,
çalışması mümkün değil. Ben iş arıyorum, bulmam mümkün değil.
Birkaç yere başvurdum, AKP’den referans getirmemi istediler. Yani benim hiçbir partiden bir tanışım yok ki bulayım. Olsaydı, inanın onlara da giderdim. Bir kere AKP il binasına gittim, kapıda ismimi alıp savdılar. İçeriye girmem mümkün olmadı.
Devlette çeşitli sınavlara girdim, yazılıyı geçip mülakatlarda elendim. Kendi adamları olmayınca gelen soruları bir göreydiniz! Din ve ahlak, peygamber, ayetler, sureler.
Şimdi özel bir şirkette kat görevlisi olarak asgari ücretle çalışıyorum. Aldığım paranın yarısı yola gidiyor.
Sigortamın olup olmadığını söylemiyorlar. Elimde kovayla paspas yapıyorum ve de ayrıca çay yapıyorum. Sizin anlayacağınız, bir tek çay parası vermiyorum.
Bana ne olur yol gösterin, çare bulun, ben ne yapayım… İsmim sizde kalsın…”
* * *
Şimdi ben bu okuyucuma ne diyeyim?.. “Git derdini Tayyip’e anlat, cami avlusunda elini öp, o sana çözüm bulur kardeşim” desem saygısızlık olur… Çünkü Tayyip o ve onun gibilerin propaganda mekanizmasında gariban işsizlere yer yoktur.
Sevgili okuyucularım, işsizlik sorunu Türkiye’nin kanayan yarası.
Devletin kurumu olan TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu), son işsizlik rakamını birkaç gün önce resmen açıkladı.
Ülkemizde kaç kişinin işsiz olduğunu biliyor musunuz?
TÜİK rakamlarına göre tam 2 milyon 806 bin kişi.
Bu rakamın aslında daha yüksek olduğunu, TÜİK’in az gösterdiğini tahmin ediyorum.
* * *
Şu manzaraya bakınız!
Bir yanda halka “İki yetmez, en az üç isterim… Üç de olmaz, dört olsun, haydi yavrum iyi bastır” diye sürekli çağrıda bulunan ilkel kafalar… Yedi Kocalı Hürmüz’de olduğu gibi “Üç de yetmez beş olsun, ver Allahım ver!..”
Öbür yanda inim inim inleyen, iş arayan tam 2 milyon 806 bin işsiz.
Bir başka yanda ise 700 küsur liraya bir ay boyunca çalıştırılan, iliğine kadar sömürülen birkaç milyon vatandaşımız.
İnanıyorum, o işsizlerin ve asgari ücretlilerin çoğu da “Ama abicim bu iktidar Müslüman” tongasına düşmüş, AKP’ye oy veren insanlar.
Siz muhalefet partilerinin hiç bu 2 milyon 806 bin rakamını gündeme getirdiğini, Tayyip
hükümetini bu yolla sıkıştırıp hesap sorduğunu duydunuz mu?
Elbette duymadınız. Bunun hesabı sorulmazsa neyinki sorulur!
Tayyip bu konuya değinemez çünkü işine gelmez.
İşsizlik, bir ülkenin en önemli gündem maddelerinden biridir.
Türkiye hariç!
Bizi kaptırdılar bir akıntıya, Kürdistan’ın, Kürtlüğün, Barzani’nin vesairenin peşine kuyruk yaptılar!

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)