‘Füze kalkanı’nda büyük korku!

En çok mektup gelen konulardan biri Füze Kalkanı.. O kadar ani karar verildi ki kimse tam olarak bir şey anlayamadı ama çok yönlü olarak endişe içinde olanların sayısı tahminlerin üstünde.. Bunlar arasında siyasi olarak “Her kafadan bir ses çıktı ama sonuçta bir şey anlamadık. Hangi ülkeleri, hangi ülkeye karşı korumuş olacak bu kalkan” diye soranlar da var, “Bilimsel açıklaması yapılsın, başkalarını koruyacak ama bunun bize ne gibi zararları olacak” diyenler de..

Füze Kalkanı’nın kurulacağı Malatya’nın Kürecik Köyü’nde doğmuş ve büyümüş olan, İstanbul’un tanınmış veteriner kliniklerinden “Veterinerium”un ortaklarından Dr Hasan Bulut da büyük endişe duyanlardan biri.. 22 yıllık hekim Dr Bulut, uzmanlık alanı “bilim” olduğu, kendi köyü Kürecik’e yatırım yapmış olduğu ve ilerde orada yaşamayı planladığı, doğal olarak orada yakınları da bulunduğu için kapsamlı bilimsel araştırmalar yapmış bu konuda.

CANLILAR HASTALANIR, BİTKİLER KURUR..

“Füze Kalkanı’nın bilimsel olarak etraflıca tartışılmadığını, oysa tüm ihtimallerin ‘proje imzalanmadan önce’ toplumla birlikte tartışılmış olması gerektiğini” söyledikten sonra şöyle devam ediyor:

“Yaklaşık 4700 km’lik alan içinde ‘1 futbol topunu net görecek’ kadar güçlü bir teknolojiden söz ediyoruz. Füze Kalkanı yüksek ışın teknolojisiyle çalışacak, bunun canlılar üzerindeki etkisi önemsiz olabilir mi? Sadece insanlar değil, böceklere kadar tüm hayvanlar, bölgedeki binlerce ağaç, yediğimiz sebze-meyve her şey etkilenecek sonuçta. Canlı genleri yıllar içinde mutasyona uğrayabilir, kanser hızla artabilir.

Bu füze kalkanının görevinin “İran’dan gelecek füzeleri gözetlemek” olduğunu ama İran’ın gerçekten füze atması halinde Polonya’dan ateşlenecek karşı füze (veya avcı füze) ile İran füzesinin bizim toprakların üstünde havada çarpışacağını, etrafa saçılacak radyoaktif serpintinin canlılara büyük zarar vereceğini anlatan Dr. Hasan Bulut “eğer füze biyolojik başlıklı ise o zaman da bunun yayacağı bakteriler, virüslerle enfekte olacağız, her durumda zarar Türkiye’ye verilmiş olacak” diyor.

DİĞER NATO ÜLKELERİ NEDEN İSTEMEDİ?

Yerden göğe kadar da haklı.. Bu konu çok kısa süre konuşuldu ve kapanıverdi. Oysa bu füze kalkanı denen şey bir Nato projesi tamam ama “Nato üyesi olmalarına rağmen” Polonya, Çek Cumhuriyeti ve diğer ülkeler “kendi topraklarına konmasını” istemediler. O zaman, sırf “ABD’nin planları gerçekleşsin diye” ve “İsrail’i yada Batı ülkelerini korumak için” biz neden fedai seçiliyoruz, neden kolayca kabul ediyoruz, diğer ülkeler neden reddetti, bunların medyada ve TBMM’de uzun uzun tartışılması gerekirdi, hala da gerekiyor.. Sonunda canlılar ne ölçüde zarar görecek, hangi ihtimaller söz konusudur, başta Kürecik’liler olmak üzere hepimiz bunları öğrenmeyi bekliyoruz!


***


Bir yanda anayasa, bir yanda terör!

Bilmeyen yoktur ki BDP ile PKK’nın söylemleri bugüne kadar paralel yürümüştür ve BDP her ne kadar son zamanlarda “Biz PKK’nın siyasi kanadı değiliz” dese de terör eylemlerini desteklemiş ve yer alan teröristleri “Bugün onların sayesinde güçlüyüz” diyerek övmüştür. Şimdi Meclis’e girmeye ve yeni anayasa çalışmalarına katılmaya karar verdiler ama öte yanda “terörün asıl amacı da yeni anayasa da kendi taleplerinin (özerklik ve diğerleri) yerine getirilmesi” olsa da PKK terörü amansız şekilde sürüyor.

Yani bir tarafta “demokratik şekilde TBMM’de çözüm arama” görüntüsü, diğer tarafta terör.. Antalya Kemer’de ortalığı kana bulayacak bir canlı bomba jandarma tarafından fark edildiğini anlayınca kendini patlatıyor, PKK’nın sivil araca “kaçarken kasıtlı şekilde ateş açtığı” emniyet kayıtlarıyla ortaya konuyor, Şırnak’ta dün yine çatışmada 4 asker şehit oluyor.

KAÇ CAN DAHA YİTECEK?

Umarım ben yanılmaktayımdır ama bu tablo; yeni anayasa çalışmalarına katılacağını açıklayan BDP’nin “öne süreceği şartlarda yine bir çözüme varılamayacağının” göstergesidir. Başbakan Erdoğan yeni anayasanın “2012’nin ilk yarısında bitirileceğini” söyledi, demek ki çalışmaların yapılacağı süreçte “en az 6-7 ay daha” bu kanlı terör eylemleri devam edecek ve birçok masum insan hayatını kaybedecek.

Peki BDP “Biz silah bırakma konusunda katkı yapmak isteriz” dediğine göre ne bekliyor? Bu onlara sorulmayacak ve bu birkaç ayda yüzlerce can kaybı verdiren terörün sürmesine seyirci mi kalınacak?

‘EYLEMSİZLİK’ NASIL SAĞLANMIŞTI?

Burada en merak uyandıran soru “terör örgütünün ‘referandum öncesinden başlayıp, seçim sonrasına kadar beklediği’ eylemsizlik kararını nasıl ve neden verdiği”dir. Hangi sebeple o süre içinde terör eylemi yapmadılar ve “seçim sonrasını bekleyeceklerini” söylediler? O kadar uzun süre bekledikten sonra neden tam anayasa çalışmaları başlamadan önce “çok daha yoğun şekilde” terörü başlattılar? Bu önemli ve gizemli soruların cevabını merak etmemek mi, gerekiyor?

Yoksa örneğin PKK eylemlerinden şüphe yok ki herkesten önce haberi olan, bu saldırıların “hangi somut nedenle” yapıldığını iyi bilen ve terörü desteklemesine rağmen “insanlığa-erdeme önem verdiğini” söyleyen BDP bunları açıklama erdemini gösterir mi?

Bu arada Almanya’nın Berlin kentinden Hakkari’ye gelen, aralarında milletvekili, tarihçi ve üniversite öğrencilerinin bulunduğu 15 kişilik Alman Heyeti Başkanı, İnsan Hakları Derneği’ni ziyaretten sonra “Çatışmalardan ve sivillerin ölümünden terör örgütünün değil, devletin sorumlu olduğunu” söylemiş. Bari gelmeden önce biraz haber dinleseydi. Sonra da aynı olayların kendi ülkelerinde olması halinde ne söyleyeceğini düşünseydi.

Hiçbirini yapmadığına göre birileri ona görebilmesi için bir gözlük veriverseydi. Gözleri “umutsuz vaka” anlaşılan!

Ruhat Mengi
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)