Uzlaşma

TBMM yeni yasama dönemine bugün giriyor. 1 Ekim öncesi siyasi parti temsilcilerinin “yeni Anayasa” konusunda başlattıkları “uzlaşma” turları umut vericidir. Halk 12 Haziran seçimleriyle oluşan Meclis’e 12 Eylül askeri rejiminin ürünü Anayasa’yı tümüyle yenileme görevi verdi.
Cumhuriyet döneminde Anayasacılık geleneği daha çok darbeler ve olağanüstü rejimlerden güç aldığı ve 1961’den bu yana askerlerce “sivil” destekçilerine sipariş edilen metinlerle yönetildiğimiz için parlamentoların üzerlerinde baskı olmadan, geniş katılımcı yeni bir “toplum sözleşmesi” hazırlamaları mümkün olamadı.
60 yıllık çok partili demokrasi sürecinde bunu başaramadık.
Şimdi Türkiye’nin önünde bunu yapma şansı var.
İktidar ve muhalefet partileri 2010’lu yılların Türkiye’sinin gerektirdiği özgürlükçü bir Anayasa yapma konusunda askerlerin oluşturduğu “Kurucu Meclis”lerden de, 1980 sonrası görev yapan parlamentolardan çok daha şanslılar.
AKP, geçen yılki referandumla Anayasa’da bazı değişiklikleri gerçekleştirmişti. Daha çok “yargı düzeni”ne yönelik bu değişiklikler üzerinde muhalefetin çekinceleri vardı; ancak o düzenleme daha geniş kapsamlı bir beklentinin önünü açtı. CHP, MHP ve BDP de bugün kapsamlı bir Anayasa değişikliğinden yanalar.
Cemil Çiçek’in TBMM Başkanı seçilmesi üzerine CHP’den de destek geldi.
AKP heyetinin MHP ve CHP’ye yönelik turları da, yeni Anayasa için önkoşulsuz müzakerelere ortam açtı.
Cumhurbaşkanı Gül’ün de TBMM’nin açış konuşmasında “uzlaşma” mesajları vermesi bekleniyor.
Komisyon kurulup siyasi parti temsilcileri çalışmaya başlarsa 2012’de yeni anayasanın hazırlanıp halkoyuna sunulması mümkün.
AB ile sürdürülen tam üyelik müzakereleri çerçevesinde sivil, demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa TBMM’nin ortak ideali olacak. Yeni anayasanın asıl misyonu ise Kürt sorununa “eşit yurttaşlık” bağlamında çözüm bulmak olacak. Ana dilde eğitim, özerklik gibi kavramlar Franco rejiminden çıkan İspanya’nın 1980’lerde başardığı şekilde yeni anayasanın ruhunu oluşturabilir.
Asker sivil ilişkilerinden, “hukuk” sorunsalına, farklı kimlik ve kültürlerin özgürce ifadesine dek 21. yüzyılın yeni değerlerine koşut bir anayasa yapılabilmesi.
İspanya’ya AB yolunu açan yeni anayasa sürecine en büyük desteği sol vermişti.
CHP’ye ve Kürt sorunu bağlamında BDP’ye bu konuda önemli önemli görev düşecek.
İktidar ve muhalefet partileri yeni anayasayı bir “gelecek inşası” olarak görmeyip çalışmaları güncel siyasetin labirentleri arasına hapsederlerse tarihi fırsatı kullanmamış olurlar.
Siviller geçmişte bunu yapamadıkları gibi, 1961 sonrası “bu Anayasa ile Türkiye yönetilemez” deyip mevcut hak ve özgürlüklerin de muhtıra ve darbelerle ortadan kaldırılmasına yol açtılar.
Umarız bu defa “uzlaşmayı” başarırlar.

Derya Sazak
Milliyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)