Kadına şiddet zaman zaman gündemde fazlası ile yer etmeye başlıyor. Böyle zamanlarda herkes elinden geldiği kadar kadını korumaya çalışıyor. Köşe yazarları bu konuya duyarlılıklarını, yayın yönetmenleri haberlerin etkileyiciliğini artıyor. Zaman zaman medyamız önlenemeyen bu sorun ile mücadelesini vermeye çalışıyor.
Ve gelinen nokta ise diğerlerine göre özgür olan kadının biraz daha fazla özgürleşmesi oluyor. Aslında bu haberler şiddete uğrayan kadını etkilemiyor. Zor durumdaki o kadınları zor durumlarından kurtarmıyor.
Bu yapının değişmesi tabi uzun zamanlar ve uğraşlar gerektiriyor. Köktendinciliğin yaygınlaştırılmaya çalışılması bu süreç önende engel teşkil ediyor. Çünkü köktendinci toplumlarda kadın, erkek ihtiyaçları için vardır. Eğer kadın erkek ihtiyaçlarını karşılamazsa ya da karşılayamazsa her türlü şiddete maruz kalması beklenebilir. Erkek güçlüdür bu yüzden istediği yaptırımı uygulayabilir.
Tüm bu olayların kadınların şefkatli, kabullenir yapısı ile çok ilgili. Toplum yapısının üzerine kadının narin ve yönetime müsait yapısı da eklenince kötü sonuçlar, cinayetler ve şiddet olayları gün yüzüne çıkıyor.
Günümüzde bunca olaydan sonra kadına uygulanan şiddetin çözümü erkeğe bırakılıyor. Hayır artık kadınların bu işe el atması gerekiyor. Bu işi erkeklerin çözemeyeceği ortaya çıkmış durumdadır. Kadınların kendi güvencelerini kendilerinin sağlama vakti gelmiştir. Kadın örgütleri faaliyetleri sürdürüyor olsalar bile, bugün oraların müdahalesi de kadın şiddete maruz kaldıktan sonra olmaktadır.
Kadının önemi ne kadar arttırılmaya çalışılsa bile eksikler saymakla bitmez. Kadın okutulmaya başladı. Kadın iş hayatında yerini aldı. Kadın seçilme hakkına gerçek anlamda dahil oldu. Bu yönde iyileştirmeler sürüyor.
Peki ya "Genel Ev"...
Günümüzde devletin işletmeciliğini yaptığı, erkek mutlu etme kurumu nedir? Nedir bu biliyor musunuz? İşte eşitliği erkeklerin sağlayamayacağı gerçeğidir. Çünkü erkekler taraflıdır. Erkek tarafındadırlar.
Bu yüzden kadınlara nacizane bir önerim olacak, kendi ayaklarınızın üzerinde durmanın vakti geldi de geçiyor bile. Belki de bir başlangıç işareti olarak kadınların haklarını savunan "Kadınlar Partisi" kurun. Çünkü bu kadın haklarını falan değil, kadını koruyacak bir adımdır. Nereden baksanız %50 oy potansiyeline de sahipsiniz.