Suriye sınırı yok!


Hatay’da neler oluyor, neler yaşanıyor? Arkadaşımız Fahrettin Fidan birkaç gündür Hatay’da... Geçtiği notları hep birlikte okuyalım:
... Belki inanılır gibi değil ama... Suriye ile aramızdaki sınır bazı bölgelerde “fiilen” kalkmış durumda... Örneğin Yayladağı ilçesinden en küçük bir engelle karşılaşmadan Suriye tarafına geçebiliyorsunuz. Perşembe günü CHP Hatay İl Başkanı Servet Mullaoğlu ve Yayladağı İlçe Başkanı Nevzat Yonca ile birlikte ben de Suriye tarafına geçtim. Yolda insan ve araç trafiği hayli yoğundu. Suriye bölgeden askerini çekmiş. Türk askeri ise emir almış, gelen geçene katiyen karışmıyor.
Söz konusu yol, gece boyunca gündüze göre çok daha yoğunmuş. Çünkü o saatlerde adeta Esad’a karşı savaşan silahlı militanlara tahsis ediliyormuş.. Yayladağı’nda ikamet eden militanlar sabah gün ağarırken Yayladağı’nın hemen dışındaki Piknik ya da Su Deposu denen bölgede toplanıyor, buradan polis korumasında Suriye’ye geçiriliyor... Akşam da aynı şekilde geri getiriliyormuş.
Konuştuğum Yayladağlılar, Suriyeli militanlar kullansınlar diye açıldığı anlaşılan bu yeni sınır kapısının çok önemli bir başka sakıncasını şöyle açıkladılar:
“Bu yoldan PKK veya El Kaide militanları da ellerini kollarını sallayarak girip çıkabilirler. Nitekim girip çıkıyorlardır da...”
Yayladağlı bir genç adam silahlı militanların yaşadıkları evleri silah deposuna dönüştürdüklerini... Bunlardan birini Emniyet’in 155 numaralı telefonuna ihbar ettiğini... Ancak, “Sen bu işlere karışma, başın belaya girer” yanıtı aldığını söyledi.
Yalnız Yayladağ değil... Sınır boyunda pek çok noktada Suriyeli muhaliflere geçiş yolları açılmış... Devlet bölgeyi terk etmiş...



Abdullah Gül, “Halktan kopmadım, işimin başındayım” demiş.
Yani “twitter”ın başında!
Fahrettin Fidan

Aydınlık’ta resim... Atatürk anıtının
etrafı çiçekle dolu...
Nerede mi?
Romanya’nın başkenti Bükreş’te...
Haldun Ertem



Arap “dırdır”ı...
Emekli diplomat Nihat Dinç’in “Gönüllü Diplomat” adlı kitabından fıkra tadında bir Atatürk öyküsü...
Atatürk karatahtası ile Türkiye’yi dolaşıp halka yeni harfleri öğretiyor. Bir defasında güneyli bir öğretmene “Atatürk bugün şehrimize gelmiştir” cümlesini yazdırıyor. Öğretmen cümle sonundaki “tir” ekini “dir” diye yazıyor. Atatürk sonu “tır” ile biten bir başka cümle yazdırıyor. Öğretmen yine “dır” diye bitiriyor. Atatürk kızıyor... Sen nerelisin, diye soruyor...
Öğretmen Suriye kökenli çıkıyor...
Atatürk rivayete göre:
“Bıktık bu Arap dırdırından be evladım tır tır tır” diyor.



Açılım arkadaşları!
Başbakan Erdoğan Kürtçü gazetecilerden yakınıyor:
“Attıkları başlıklara bakıyorsunuz, köşe yazarlarına bakıyorsunuz, ben diyorum ki sizin haber kaynağınız Allah aşkına Roj TV midir, Mezopotamya mıdır, sosyal medya mıdır?”
Kim midir bu yazarlar? AKP’nin açılım politikasına ilham veren, açılım yapılırken İçişleri Bakanı tarafından yüksek fikirleri alınmak üzere toplantıya davet edilen enteller.
Onların aklıyla gittiği yolda çamura saplanan Erdoğan şimdi onlardan şikâyet ediyor.
Oysa onlar dün neyseler bugün odurlar. ABD politikalarını savunurlar. Güneydoğu’da Kürt devleti kurulmasına yönelik politikaların sözcüsüdürler. Tabii kafadan Kürt devleti kurulmaz. Önce demokratik özerk yönetim sonra devlet olacaktır... Erdoğan’ın eski yol arkadaşları onu PKK ile demokratik özerklik zemininde görüşmeye zorluyor. Erdoğan bu noktada zorlanıyor.



Eğitim sancısı
Eğitim - İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Mehmet Balık, yeni eğitim modelinde önemli noktalara dikkati çekiyor:
“1. Yönetmelikte yapılan bir değişiklik ile ilkokulu bitirip imam hatip ortaokuluna giden bir öğrenci, bir yıl boyunca hafızlık kursuna devam etmesi durumunda, bu sürenin zorunlu eğitim kapsamında değerlendirileceği hükmü getirilmiştir.
2. Ayrıca yönetmelikte yapılan değişiklikle imamhatip 5. sınıf öğrencilerinin bir yıl izinli sayılarak Kuran kurslarına devam etmelerinin önü açılmıştır.
Amaç nedir bu kesintilerde? Mehmet Balık diyor ki:
“Böylece henüz 9-10 yaşındaki çocuklar tarikat - cemaat yurtlarında müfredat dışı bilgilerle eğitilecektir.”
* * *
MEB, 66 aylık mini mini birler için çalışma kitabı yayımlamış... Kitabı inceleyen Eğit- Sen eski Başkanı Alaattin Dinçer’in tespitlerini Abbas Güçlü’de okuduk...Mesela:
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na yer verilirken arada 10 Kasım unutulmuş.
* * *
Hedef “dindar nesil” malum...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)