Bu Hükümet...


...Üç yıldır Kürt açılımı diye başlattığı politikaları yüzüne gözüne bulaştırdı.

Yetmezmiş gibi, ülkenin başına bir de Suriye belası çıkardı.

Beşşar Esad’la kavgasını giderek

kişisel düşmanlığa dönüştürdü.

Şam diktatörü de Türkiye sınırındaki kuzey Suriye bölgelerini PKK’nin denetimine bırakıverdi.

Son günlerde RTE-Davutoğlu ikilisinin takkesi düştü, keli göründü.

ABD, Rusya ve Çin; Türkiye’nin Suriye topraklarında tampon bölge kurmasına soğuk baktıklarını, Güvenlik Konseyi’nde Davutoğlu’na duyumsatılar.

Böyyük devletin böyyük, stratejik derinlikler ustası, ancak boyu kadar büyük Davutoğlu, Konsey’den sonra “hayal kırıklığına uğradığını” söyledi.

Özet: Yakın uzak dostlar bırakıverdi hükümeti!

Oysa bizimkilerin burnu Kafdağı’nda. BM kararı olmasa bile ABD ha dese TSK’yi Şam’a gönderiverecek.

***

ABD’nin, Irak savaşına katkı sağlamak için, Kerkük’e uzanıvermeyi düşleyen; askerden gizli planlar yapan Özal’a kafa tutup, Genelkurmay Başkanlığı’ndan istifa eden rahmetli Org. Necip Torumtay’lar yok bugün. TSK’de tak-şak devri!

O halde ki Silahlı Kuvvetler; 30 Ağustos zaferini kutlarken, hava, kara ve deniz komutanları, subayları, neredeyse TSK’nin komutan sınıfının yarısına yakını hapiste!

***

Olayları, ne ölçüde doğru olduğu bilinmeyen anket sonuçlarıyla kanıtlamaya girişen Başbakan, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırıldığına inanmıyor.

Elinde devletin gizli servislerinden gelen inandırıcı bilgi veya belge mi var? Yok!

Delili, belgesi mi? Yaptırdığı ankete katılanların yüzde 54.7’si Aygün’ün kaçırıldığına inanmıyormuş!

Tıpkı savaş açayım mı diye istihareye yatan padişahlar gibi; TC Başbakanı da doğruluğu kuşkulu bir ankete dayanarak bir vekili, o vekilin partisini yalancılıkla itham etmekten çekinmiyor.

***

Aileler 5.5 yaşındaki bebeklerini okula göndermemek için doktor raporu peşinde.

RTE, rapora da karşı. Geçen gece TV’de açıkladı. “Ben çocuklarımı o yaşta okula gönderdim” dedi.

Şu aralar RTE’nin dümen suyundaki bir doktor, rapor vermeyi; “Başbakan’ın çocuklarının o yaşta okula başladıkları göz önünde tutulursa…” diye başlayan bir gerekçeyle reddederse şaşırmayalım!

Zira; devlet okullarının imam hatip orta ve liselerine dönüştürüldüğü, eğitimin dinsellik alanına itildiği bu dönemdeki şaşılası olaylara şaşırmayanların çoğunlukla olduğu bir dönemden geçiyor Türkiye.

Gazetelerde “Sıbyan medresesi hortladı” başlığı altında yayımlanan bir olay izledik.

“Silivri’de cadde ve sokaklara asılan afişlerde TC Silivri Furkan Eğitim ve Kültür Derneği Sıbyan Medreselerinde 4, 5, 6 yaş grublarına Osmanlı’nın sıbyan talebelerine vermiş olduğu İslami eğitim verildiğini” ilan ediyor.

Sözüm ona koruduklarını söyledikleri laik eğitimle din eğitimi veren medreseler yan yana.

***

Türban yasağına karşı çıkan prof’ları üniversitelere rektör atayarak eğitimi dinselleştirme yolunda ilk adımı atan bir Cumhurbaşkanı’nın YÖK’ün başına getirdiği Gökhan Çetinsaya da; üniversiteyi laik Cumhuriyet’in tarihsel yaratılış öykülerinden yoksun bırakmaya girişiyor.

Sıbyan medreselerine ses çıkarmayan, 4+4+4’le ortaöğretimi imam hatipleştiren uygulamalara, Atatürk adını okul kitaplarından silmeye girişen, hatta sözde seçmeli din derslerinde çocuklara anlamını bilmedikleri zikretmeyi öngören özgeçmişi malum ME Bakanı Ömer Dinçer’in uygulamalarına katkıda bulunuyor.

Yeni YÖK tasarında gençliğe Cumhuriyet’in tarihsel oluşumunu, felsefesini ve dünyadaki gelişmelerle ilgili konularını bütünüyle öğreten Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi derslerini kaldırıyor.

Bu, ortaeğitimden sonra üniversiteleri de yüzyıllara damgasını vuran Atatürk ilkelerine, laik devlete aykırı “dindar nesiller yetiştirme” projeler zincirinin yeni halkası.

Arkası gelecek günlerde.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)