Kaçakçılık iyidir, PKK yaparsa kötüdür
Pazar, Eylül 02, 2012
Televizyon açık, haberleri izliyorum. 30 Ağustos kutlama(ma)ları haberleriyle dolu ekranlar.
Birçok yerde halk törenlere gitmemiş bile. Muhtemelen Cumhurbaşkanlığı’nın sağlık sorunu nedeniyle bütün törenlerin iptal edildiğini sanıyorlardı.
Bir süre önce başlatılan “Atatürk anıtlarına çelenk koymama yasağı” nedeniyle özellikle kadınlar her yerde tepkilerini dile getiriyorlar.
Derken ekrana simasi çok yakın bir isim çıkıyor.
Yer Osmaniye. 30 Ağustos törenleri. İsim Celalettin Cerrah.
Eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden tanıdığımız Celalettin Cerrah. Şimdi o bir vali.
Yanında Garnizon Komutanı Kurmay Albay Ersin Kaya ve Belediye Başkanı Kadir Kaya oturuyor.
Törenler bitmiş, vali ve diğerleri halkla sohbet ediyorlar.
Derken oturdukları kahvehanenin sahibi geliyor, “Ne içersiniz?” diye soruyor. Vali ve beraberindekiler “Çay” deyince yeni bir soru geliyor “Yerli mi olsun, yoksa kaçak çay mı içersiniz?”
Vali bir an duruyor, mekanın sahibi üsteliyor “Çok güzel kaçak çaylarımız var, ben onu tavsiye ederim.”
Vatandaş devletin mülki amirlerine alenen “Kaçak çay sattığını” itiraf ediyor.
Vali Bey ne yapıyor?
Başlıyor konuşmaya; “Kaçak çayı PKK getiriyor. Siz eğer kaçak çay içerseniz PKK’ya yardım etmiş olursunuz. PKK Türk askerini, Türk polisini, Türk vatandaşını öldürsün istiyorsanız kaçak çay ve sigara için, kaçak benzin kullanın. Böyle Türk vatandaşı olur mu? PKK kahrolsun diyorsunuz ama kaçak sigara ve çay içerek PKK’ya destek oluyorsunuz.”
İyi mi?
Buradan ne anlıyoruz?
Şunu; “Bu ülkede kaçakçılık adeta yasaldır. Halkın bir bölümü fakir olduğu için çaresiz kaçakçılık yapmaktadır. Devletimiz de buna izin verir. Tek şartla, eğer kaçakçılık PKK eliyle yapılıyorsa ayıptır, günahtır, bunları almak hainliktir.”
Oysa devletin valisinin asıl görevi kaçak malın kime yarayıp kime yaramadığını saptamak ve ilan etmek değil, kaçakçılığı önlemektir.
Ama o bölgelerde iş o kadar laçkalaşmış ki, bir kahvehane sahibi hiç çekinmeden devletin valisine askerine “kaçak çay tavsiyesinde” bulunup üstelik bunu bir ikram nezaketi olarak sunabiliyor.
Belli ki o bölgede kaçakçılıkla ilgili hiçbir şey yapılmıyor, herşeye göz yumuluyor.
Ama aynı devlet görevlileri bu kaçakçılığın büyük oranda PKK tarafından yapıldığını ve kazanılan yasadış paranın da PKK’lı teröristlere silah, mühimmat olarak gittiğini biliyorlar.
Kaçakçılığı önleme zahmetine hiç katlanmamak, ama kaçak çay içenleri “Vay sen PKK’ya mı hizmet ediyorsun” diye azarlamak da “ileri demokrasi” sahibi “Yeni Türkiye’nin” enfes projesi olsa gerek.
*****
İşte haftanın fıkraları
Yıldırım Tuna’dan bu haftanın fıkraları
Artık yazın sıcak günlerini yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Ama bu pazar da heryer açık güneşli ve sıcak. Haydi fıkraları okuyun da ondan sonra pazarınızı bir güzel gezerek geçirin;
Para yok
Sekreterimi arşiv odasında muhasebedeki delikanlı ile uygunsuz bir şekilde yakaladım. Kan beynime sıçradı, “Sen.. Sen bunun için mi para alıyorsun?” dedim kıza müthiş sinirlenerek, “Olur mu efendim, isterseniz arkadaşa sorun” dedi eteğinin fermuarını çekerken, “Vallahi kendisinden beş kuruş bile almıyorum..!”
Kaç yaşındasın?
Yeni evli çift, balaylarında İngiltere’de tarihi ortaçağ şatosunun mezarlık bölümünü gezerken guruptan sessizce ayrılmışlar ve mezarlardan birinin üzerinde fantezilerini gerçekleştirmişler. Genç kadın ertesi gün o maceradan kaynaklanan müthiş bel ağrısı ile doktora gitmek zorunda kalmış, doktor onu soyup muayene ettikten sonra “Kaç yaşınızdasınız?” diye sormuş. “22..? Neden?..” demiş kız merakla “Hayret” diye cevap vermiş doktor, “Poponuzun üzerinde mosmor bir şekilde ‘Doğumu: 1755’ baskısı var da..!”
Basketbol
Otele giriş yapan hayli uzun boylu adama resepsiyon görevlisi “Hoş geldiniz.. Yoksa basketbol mü oynuyorsunuz?” diye sormuş,
“Ne alakası var?.. Bu aptal soru ile hep karşılaşıyorum” demiş adam sinirlenerek “Ya siz?” diye eklemiş, “Bu duruma gelmek için o halde siz de mini golf uzmanı falan olmalısınız!..”
Gülmekten yattım
-Dün gece ilk defa çıktınız değil mi?.. Durum nasıl?..
-Akşam yemeğinden sonra beni şehri tam tepeden gören ıssız bir yere götürdü, bir ara elini sutyenimin içine sokunca yerlere yattım gülmekten.. O da bozuldu tabii..
-Aa?.. Neden?..
- Hayatım, paramı ayakkabımın içine saklamıştım, dakikalarca arayıp durup bulamayınca güldüm işte..!
Ölü sayısı
2 kişilik bir Cessna uçağının Karadeniz’de bir köy mezarlığına düşmesi endişe yarattı.. Köyün muhtarı Temel bey şimdiye kadar 1826 cesede ulaşıldığını, kazı devam ettikçe bu sayının maalesef sürekli arttığını ifade etti..
Tercih nedeni
İnsanlar ‘Uçağın en arka koltuklarını’ iki nedenle tercih ederler..
Ya yeni insanlarla tanışmak onları rahatsız eder, ya da müthiş ishaldirler..
Keçi
İnternette her türlü sapıklık var.. Aileler tedirgin olmakta haklılar.. Örneğin “Keçilerden hoşlanan erkekler” yazın hemen bir pencere açılıp “Beğendiğiniz keçi tipini giriniz” diye bir şey çıkıyor karşınıza.. Rezalet yani..
*****
İlk görüşte aşk’a inanır mısınız? Yoksa önünüzden birkaç kez kere daha mı geçmem gerekiyor?..
*****
Gani Yıldız’dan
Üniversitelerde okutulan İnkılap Tarihi dersleri kaldırılacakmış. Sanırız yakın bir gelecekte eğitim sistemimizde inkılapla ilgili bir tek şey olmayacak. Gerçi belki biraz merhamet edip “Tarih Olan İnkılaplar” dersi koyarlar!
***
Bir süre önce “AKP muhalefetle çok iyi anlaşıyor” cümlesini duyunca dünyanın sonunun geldiğini düşünüp panikledik. Sonra onların Suriyeli muhalifler olduğunu öğrenince rahat bir nefes aldık.
***
Ne fiziki şartlar ne müfredat hazır. Sistem çökmüş durumda. “Okullar açılmadan sınıfta kalmayı başaran” Milli Eğitim Bakanlığı’nı kutlarız!
***
Parasız eğitim istedikleri için cezaevinde kalan öğrenciler, “Harçlar kalktıysa biz niye yattık?!” diye isyan etmiş. Moralinizi bozmayın gençler, gücünüzü fark edin. “Yattığınız yerden” harçları kaldırdınız!
***
Milletvekili dokunulmazlığı tartışmaları tekrar başladı. Diyelim ki dokunulmazlıklar kürsüyle sınırlandırıldı. Merak ettiğimiz konu; kendini koruyacağını düşünüp gittiği yere kürsü götüren vekillerin olup olmayacağı.
***
Yunan hükümeti özel uçağını satıyormuş. Bundan daha iyi, “Ekonomik krizler, havalananların ayaklarını yere bastırır” örneği olabilir mi?
***
Ay’a ayak basan ilk Amerikalı ölmüş. Ya ayak basacak olan ilk Türk? O daha doğmamıştır!