Fethullah’ın suçu ne?


28 Şubat’ın yıldönümünde cemaatin gazeteleri yine Hocaefendinin mağdur edildiği edebiyatını yapmaya başladılar. Onlara göre Hocaefendi baskı altına alınmış, etrafındakiler zulme uğramış, gizli konuşmaları ekranlardan yayınlanmaya başlamış, filan falan.

Fethullah Gülen hakkında yasadışı örgüt kurmaktan ve yönetmekten dava açıldı. Daha önce bu köşede yayınladığımız adım adım devleti ele geçirme stratejisi kokan konuşmaları herkesi şaşkına uğratmıştı. Savcıların ona bazı sorular sorması gerekiyordu:
Mesela “Durmadan hazırlanmalıyız. Hem de hiç durmadan… Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz” diyerek ne demek istiyorsun? Nereye hazırlanıyorsun?” sorusunu soramadılar.
Mesela “bazen hasımdan kaçmak çok önemli bir manevradır” diyorsun, kim bu düşman?” sorusunu da soramadılar.
Mesela “Taa ilerilere gitme, can damarları içinde dolaşma ve eğer sonra dönülüp gelinecekse yara almadan geriye gelme meselesi. Gelecek adına çok önemli esaslardır, hususlardır” diyerek “neyin can damarına girmeyi ve yara almadan geri dönmeyi” anlatıyorsun? diye de soramadılar?
Mesela “Adliye’de, Mülkiye’de veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir” diyorsun. Bir cami imamı olarak neden adliyeye, mülkiyeye sızma ihtiyacı hissediyorsun?” diye de soramadılar.
Fethullah Hoca ABD’ye gitti ve mahkemeler önünde hesap vermekten kurtardı.
Ama onu destekleyen medya Türkiye’ye gerçek demokrasinin gelmesi için askerlerin de yargı önüne çıkabilmesini, yargılanabilmesinin savundular. Öyle de oldu. Albaylar, generaller yargı önüne çıktı. Genelkurmay başkanları hapse atıldı.
Cemaatin istediği oldu.
Ama bu ülkenin generalleri babalar gibi yargı önüne çıkıp yargılanırken Hocaefendi yargı önüne çıkmadı!
Paşaların yargılanması ile ülkeye demokrasi geleceğini iddia edenler Hocaefendi’nin “mahkemeye çıkıp savcı önünde” ifade vermesinin de demokrasinin gelmesine katkı sağlayacağını gündeme getirmediler.
Bu ülkenin “paşaları” bu ülkede idi ve bu ülkenin mahkemeleri önüne babalar gibi çıkıp kendilerini savundular.
Ama Hocaefendi “Amerika’da” idi.
Oradan ahkâm kesmekle meşguldü.
Yasadışı örgüt kurdukları iddiası ile yargılanan askerler mahkeme önüne çıkarken, yasa dışı örgüt kurduğu iddiası ile aranan Hocaefendi’nin neden bu ülkede ve bu ülkenin mahkemeleri önünde hazır bulunmadığını sorgulama vakti gelmedi mi?
Cemaat basını, “Fethullah’ın hiç suçu yoktu, iftira attılar” diye ağlayacağına Hocaefendi’nin neden Amerika’da yaşamaya devam ettiğini sorgulasın.

Muharrem Bayraktar
Yenimesaj

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)