Son açılım; Teröristlere genel af


Milli Güvenlik Kurulu’nun Nisan ayı toplantısının rutin açıklamasını beklemek için zamanımın olmadığını dikkate alarak (biz gazeteciler gazetemizin baskı saatlerine göre hareket etmek zorundayız) bugünkü yazacaklarımı okumanızı rica ederim.
Hoş!.. Söyleyeceklerimi, klasik MGK açıklamasında bulacağınızı da sanmıyorum. Yine de temkinli gazetecilik açısından bir pay bırakalım. Daha önceki yazılarımda ısrarla vurguladığım bu ayki toplantının önemi, Barzani’nin ABD sonrası yaptığı Ankara ziyareti ve BDP heyetinin hemen ABD’ye koşturması ile daha da arttı.
MGK’nın özel gündeminde olan Suriye, İran, Irak, Kıbrıs’ın yanı sıra her toplantının yine rutin maddesi olan “iç ve dış gelişmeler” başlığı vardı.
Barzani ziyareti sonrasında yaşanan gelişmeleri MGK masasına bakarak ele alalım.
Tayyip Erdoğan, Barzani inine döner dönmez terör örgütüne ne çağrıda bulunmuştu?
“Silah bırakılırsa operasyon olmaz” .
Terör örgütünün sivil uzantıları ise görüntüde buna burun kıvırmışlardı.
Neden?
Çünkü el altından yapılan gizli pazarlıklarda daha çok önemli maddeler vardı. Önce onların kabul edilmesi lazımdı da ondan.

Büyük patrondan talepler...
MGK Nisan ayı toplantısı arifesinde bu maddeler AKP kulislerine de düşmüştü;
“Bu yaz asker terörle mücadeleden çekilsin.. Bu adım yeniden canlandırılan diyalog sürecinde etkili olur” .. “Koruculuk sistemi lağvedilsin” .. “Güneydoğu askerden arındırılmış bölge olsun” ..
Çok dar bir kadronun bildiği ve çok gizli çalışmanın yapıldığı esas maddeye geçeceğim ama biraz daha sabır...
Terör örgütünün sivil uzantılarının ABD ziyareti sırasında “malum isteklerin” yanı sıra büyük patrondan, başka neler talep edildi?
“Anayasal özerklik” , “Tayyip Erdoğan ve AKP’yi sıkıştırın” , “CHP ve MHP’ye ihtiyaç yok AKP-BDP yeni anayasayı yapar” , “Tayyip Erdoğan’ı zorlamazsanız bu işler olmaz” .
Benim bu satırları yazdığım dakikalarda MGK masasına iktidar kanadından konulan gündem maddesinin biri de “teröristlere çıkarılacak genel af” maddesiydi.
Evet!.. Yanlış okumadınız.. “Teröristlere genel af” gündemde.
AKP’nin meşhur “gizli ajandasının” en önemli maddesi. Barzani ziyaretinde de ele alınan ve hemen sonra MİT’in teknik hazırlıklar yaptığı, Adalet Bakanlığı’nın da dar ve gizli bir kadroyla yasal zemini için hazırlıkta bulunduğu madde.
Ben, atlatma bir haberi sizlere vereceğim heyecanı ile bilgisayarımın başına oturunca bir de ne göreyim?
AKP Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner’e dünkü STAR gazetesinde bir yazı yazdırılıp işin ip uçları “ustaca” servis edilmiş bile!.. Yazının başlığı; “PKK, Barzani’nin de sorunu” .
Yazının önemli bölümlerinden bazı satırları mercek altına alalım..
“Barzani’den sonra Başbakan da açık bir çağrıda bulundu: ’Eğer PKK silah bırakırsa askeri operasyonlar durur.’Bu çağrının, siyasi çözüme giden yolun önünü açmayı amaçlayan cesaretli bir anlayışın ifadesi olduğu besbellidir...
Burada aklı başında herkes bilir ki ” silah bırakmak “tan kasıt, BDP’nin yüklediği anlamın tersine silahların susturulmasıdır. Tabii ki son tahlilde amaçlanan, silahlı mücadelenin sonlandırılmasıdır. Yani PKK’nın elindeki silahları bir daha kullanmamak üzere bırakmasıdır. Tedricen gerçekleşmesi gereken bir projenin ilk adımını oluşturan silahları susturma olgusunun Başbakan’ın ağzından bu şekilde açıkça dile getirilmiş olması, siyasi çözüm için gerekli olan güçlü iradenin artık var olduğu anlamına geliyor. Başka bir söyleyişle, Başbakan bu sözüyle artık sivil-siyasi otoritenin çözüm için gerekli olan her adımı atabilecek iktidara sahip olduğunu bildirmiş olmaktadır. Bu yeni bir döneme girildiğinin ifadesidir.”

Hangi dalın üzümü!..
Tedricen gerçekleşecek yeni proje ne acaba?.. Devam edelim yazıya:
“Başbakan’ın ’PKK silah bırakırsa...’ diye başlayan çağrısı, öncelikle silahların susturulmasını amaçlayan ve akabinde adım adım silahların ebediyen toprağa gömülmesini beraberinde getirecek bir çözüm sürecine kapı aralayan yeni anlayışın somut bir ifadesidir. Bunun kıymetini özellikle adında barış ve demokrasi olan partinin herkesten çok bilmesi gerekiyor.
’PKK defalarca ateşkes ilan etti, ama askeri operasyonlar durmadı, o yüzden karşılıklı ateşkes kararının alınması gerekiyor!’ gibisinden PKK ile devleti iki düşman güç olarak aynı kefeye koyan anlayış BDP’ye belki Kandil’dekiler ve militan tarafları nezdinde itibar sağlayabilir, ancak bunun BDP’yi çözüm sürecinin tamamen dışına iteceği de aşikardır.
’Karşılıklı ateşkes’ gibi telaffuzu dahi çözümsüzlüğü derinleştirmekten öte bir işe yaramayan anlayışların dillendirilmesi yerine, üzüm yemenin esas alındığı bir yeni siyasi anlayışa ihtiyaç vardır.”
Hangi daldan, ne üzümü yiyecekler acaba?
AKP’nin Kürtçü kanadının önde gelen ismi Mehmet Metiner yazının sonunda da baklayı ağzından çıkarıyor:
“PKK ölüm kusan silahlarını susturmalı ve askeri operasyonlar da eş zamanlı olarak durdurulmalıdır. Bunu şarta şurta bağlamanın ve ” karşılıklı ateşkes “ söylemi üzerinden işi yanlış bir mecraya taşımanın anlamı da yok, gereği de.
PKK kendi talepleri üzerinden siyaset yapmak istiyorsa bu halledilemeyecek bir mesele değildir. PKK’ya siyaset yapma hakkının tanınmadığını söylemek kocaman bir yalandan ibarettir....
Dağ sorunu, dağdakilerin düz ovaya indirilmesi sorunudur bir bakıma. Onu sağlamanın yolu da bellidir. PKK’nın yönetici kadroları için üçüncü bir ülke formülü bulunur, diğer unsurları için de silah bırakıp gelmeleri topluma karışmak için yeter sebep kabul edilir.
Çözüm sanıldığı gibi zor değildir. Yeter ki silah, totaliter ve otoriter bir iktidar alanı devşirmenin aracı olarak dayatılmasın. Gerisi kolaydır. Herkes kendi kurduğu parti aracılığıyla siyasal talepleri üzerinden halka gider ve halktan aldığı destekle yapmak istediği değişiklikleri demokratik yasal yollarla hayata geçirir. PKK/BDP kendine güveniyorsa çözüme giden yollar açık.”
Ne kadar da kolay ve de basit değil mi?
“Terör örgütünün ele başları güvenli ülkeye gitsin, gerisine de af çıkarırız” ..
“Güvenli ülkeler” neresi?
Hükümetin ve bağlı kurumların yaptığı çalışmalara göre; Norveç, İsveç ve Danimarka..
Tosunlar nerede barındırılacak?
Her gün evlat acısından göz yaşı dökmekten, ciğerleri paramparça olmuş Anadolu ana ve babalarının köylerinde..
Majesteleri Abdullah Gül ile Sultan Tayyip Erdoğan isterse olur!..
Öyle, değil mi?
Bir daha okuyun bakalım şu MGK’nın dünkü basın duyurusunu!..
Ne gördünüz?...

Ahmet Takan
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)