Amerika can ciğer dostumuz!

Hayrettin


Abdullah Gül ve eşi geçtiğimiz Mayıs ayında ABD’ye gitmişlerdi. Amerikalılar Gül çiftine bütün geri kalmış ülkelere yaptıkları gibi, “Amerika’nın gücünü göstermek için Kaliforniya’daki ünlü teknoloji merkezi Silikon Vadisi’ne” getirdiler. Burada kendilerine İstanbul Tarabya Köşkü’nün bahçesindeki hıyarları, domatesleri izlettirdiler.
Gül çifti hem şaşırmış hem de “taaa Amerikalarda evlerinin bahçesindeki domatesleri seyretmekten” gerekli dersi almışlardı.
Dost ABD, sevgili Cumhurbaşkanımıza evlerine varıncaya kadar takip altında olduklarını nazikçe anlatmıştı.
Bu defa dost ve müttefik Amerika’nın “dost” medyasından önemli bir haber geldi.
Türkiye, Suriye’nin düşürdüğü uçakla ilgili “müttefik ABD’nin desteğini sonuna kadar yanında” hissede dursun, tam tersi bir mesaj verdi Washington. Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir ABD güvenlik yetkilisi, Wall Street Journal’a yaptığı açıklamada, “Uçak, Suriye hava sahasında vuruldu. Ayrıca çağın karadan havaya füzelerle vurulduğuna dair bir işaret görmedik.”
Haberde ilginç olan taraf “haberin ABD istihbarat yetkililerine” dayandırılmasıydı.
Yani dost ABD, Türkiye’nin tezine tamamen aykırı iki bilgiyi, kendi medyasını kullanarak dünyaya duyuruyordu:
Bir: Türk uçağı, Türkiye’nin iddia ettiği gibi uluslar arası hava sahasında değil Suriye hava sahasında düşürüldü.
İki: Türk uçağı, Türkiye’nin iddia ettiği gibi füze ile değil uçaksavarla düşürüldü.
Türkiye’nin bütün tezleri “en büyük dostumuz olan!” ABD tarafından bizzat çürütülüyor.
Daha vahimi “Şam’ın tezleri destekleniyor!”
Yani Amerika Türkiye’ye açık açık kazık atıyor. Bizimkiler kazık yedikçe “Yarabbi şükür!” diyerek bir şey olmamış gibi davrandıkları için bu olayı da basit bir haber olarak göreceklerdir.
Oysa CIA tarafından sızdırılan böylesine önemli ve derin haberler sadece haber değil, aynı zamanda diplomatik bir mesajdır.
“Uçağımızın Suriye’de ne işi vardı?” gibi masum bir soru soran gazetecilere “Siz hangi ülkenin gazetecisiniz, satılmışlar” diye bağıran başbakanın Amerikan basındaki bu haber üzerine “sizi gidi satılık kalemler!” diyeceğini sanmıyorum.
Abdullah Gül’e “evlerinin bahçesindeki domatesleri göstererek mesaj veren ABD, Başbakana da “uçağın düştüğü anın görüntüleri bizde, sakın çizmeyi aşma” diye mesaj veriyor.
Haçlılarla birlikte olan başbakan en büyük kazığı Haçlıdan yiyor.
Yazarlarımızdan Hasan Demir, enfes bir yazı yazdı.
“Erdoğan konuştu, Türkiye mahcup oldu” başlıklı yazısında şöyle diyor Hasan Abi: “Başbakan Erdoğan konuşmasında şöyle diyor: ‘Dokuz asır önce Anadolu’da bir kahraman, Kudüs ve Şam’ı korumak için canı pahasına mücadele ediyordu. Selçuklu Sultanı Kılıçarslan, Şam ve Kudüs’ü namus ve şeref olarak görüyordu. Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi Şam ve Kudüs’ün istiklali için destansı bir mücadele veriyordu... Kendi tarihinden, ecdadından bihaber olanlar, AK Parti’nin Suriye politikasını doğru analiz edemezler.”
Evet, bu sözleri Erdoğan söylemiştir ve Türkiye bir kez daha mahcup olmuştur.
Erdoğan’ı dinleyen Haçlılar herhalde içlerinden kıs kıs gülmüşlerdir. Kılıçarslan’lar, Selahaddin Eyyubi’ler, Nureddin Zengi’ler Şam ve Kudüs’ü haçlılara karşı koruyordu, oysa kendileri yanına haçlıları almış Suriye’ye rejim ihraç etmeye çalışıyor. Büyük Ortadoğu Projesi ne diyorsa eş Başkan olarak kendilerinin yaptığı da o.
Sonra nedir o, “Bölgede kadastro mühendisliği yapılmasına asla müsaade etmeyeceğiz” afra-tafraları. Irak’ta kadastro mühendisliği yapılmadı mı? Siz bu mühendislik yapılırken cetvel gönye tutan el değil misiniz? İster istemez yine BOP Eş Başkanlığı’nı hatırlatmak zorunda kalıyoruz, bu proje, Haçlı emperyalizmin Siyonizm adına bölgede kadastro mühendisliğine soyunma projesi değil mi?”
Kalemine sağlık Hasan Abi.
Allah bu Haçlı dostlarını ayıktırsın.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)