Aygün, genel başkanı da dinlemedi
Cuma, Ağustos 17, 2012
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, kendisini Tunceli değil, Dersim milletvekili olarak tanıtır. TBMM’de Atatürk, İsmet İnönü dönemini eleştirmesiyle tanındı. Bu açıklamaları da daha çok hükümete yakın gazetelerde ve televizyonlarda yer buldu, milletvekilinin bu sözleriyle AKP, CHP’yi fena vurdu. Aygün, CHP içinde CHP’ye muhalif bir isim oldu.
Aygün’ün, PKK’lı olduğu öne sürülen kişiler tarafından götürülmesinden sonra,Tunceli’ye gelen milletvekillerinin PKK aleyhinde sert açıklamalar yapmaması bazı çevreler tarafından kendilerinden özellikle rica edildi. Onlar da, Aygün’ün durumunu düşünerek bu isteğe uydu.
Aygün’ün serbest bırakılacağı zaten bekleniyordu. Bu beklenti boşa çıkmadı. Serbest kaldıktan sonra milletvekilinin Ovacık’ın Torunoba karakoluna geldiği açıklandı. Oysa, Torunoba karakolu yetkililerine sorduğumuzda, Milletvekilinin karakola hiç gelmediğini öğreniyorum.
Kendisini karşılamaya giden milletvekilleri, yanlarından geçen pikabın içinde Hüseyin Aygün’ün olduğunu önce fark etmediler. Araç şoförü, “Pikaptakilerden birisi Hüseyin Aygün’dü” deyince geriye dönüp yetiştiler. Acaba o pikap Aygün’ü götürmesi için PKK tarafından mı ayarlanmıştı, yoksa yoldan geçerken tesadüfen mi Aygün araca alınmıştı? Bu da yine bilinmeyenlerdendir…
Kılıçdaroğlu, Aygün’e dedi ki
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun cep telefonu çaldı. Arayan Milletvekili Kamer Genç’ti. Genç, heyecanla “Hüseyin Beyle beraberiz” dedi ve telefonu Aygün’e uzattı. Konuşma çok kısa süre sürdü. Kılıçdaroğlu, geçmiş olsun dileğinde bulundu. Aygün, yanında bulunan milletvekillerine “Genel başkan hiçbir açıklama yapmadan, Ankara’ya gelmemi ve burada basın toplantısı düzenlememi söyledi” dedi.
Hüseyin Beyin, bırakın genel başkanının çağrısına uymayı, ilk dakikadan itibaren açıklamalar yapmaya başladı. Bazı sözleri “terör örgütünün propagandası” gibi yorumlandı. Bu durum CHP’de rahatsızlık yarattı. Bugün Kılıçdaroğlu’yla görüştükten sonra o sözlerine açıklık getirmek amacıyla basın toplantısı yapacak. Aygün, günlerdir televizyonlarda… Artık söyleyecek sözü kalmamış olacak ki, genel merkezin uyarısıyla söylediklerini düzeltmeye çalışacak. Tabii ki inandırıcı olmayacak.
O telsizle konuşmalar yapılır
O gün, Tunceli’de bulunan CHP milletvekilleri de Aygün’ün bazı sözlerinin yanında değildi. Sanki milletvekilinin yolu kesilmemiş, silah zoruyla götürülmemiş de “kırmızı mumlu zarf”la çağrılmış gibi anlatımları olumsuz bir hava yarattı.
Hüseyin Aygün’ün konuşmalarında “Dağdakiler beni çağırsalar giderdim” diyor. Aygün’e iyi davranıldığını güvenlik güçleri de telsiz konuşmalarından önceden öğrenmişti. Telsiz konuşmalarına örgütün önde gelen isimlerinden Bahoz Erdal da düşmüştü. Belki bazıları merak eder, Bahoz Erdal Tunceli dağlarındaki teröristlerle telsizle nasıl konuştuğunu.
Örgütün elinde Japon malı çok güçlü telsizler var. Bunlar hem telefon, hem de telsiz olarak kullanılıyor, mesajlar da bunlar üzerinden gidiyor. Örgütün Kuzey Irak’ta bulunan ana karargahındaki “büyük telsiz” topraklarımızda bulunan örgütün sözde “Eyalet Komutanları”yla bağlantı kurabiliyor. Aynı frekansa girilmesi halinde diğer birimler de o konuşmaları dinleyebiliyor. Yani, Bahoz Erdal’ın konuşmak için topraklarımızda bulunmasını gerektirecek bir durum yok. Abdullah Öcalan’da, Bekaa’da bulunduğu dönemde mesajlarını topraklarımızdaki teröristlere telsizle verirdi.
Tunceli’de 4 örgüt ve Feyzioğlu’nun uyarısı
Tunceli dağlarına TİKKO örgütü, her ne kadar PKK’dan ayrı görünse de, işbirliği içinde oldukları biliniyor. Son dönemlerde Halk Kurtuluş Ordusu (HKO) ile DHKP-C’nin de silahlı kanadı Tunceli kırsalında taban edinmeye çalışıyor. Şu anda, yörede toplam 300-400 arasında silahlı örgüt mensubu bulunuyor. Söyleyelim, Tuncelili dağlarındaki Tuncelili olanların sayısı 75 civarındadır.. O yüzden, Tuncelilere haksız edilmesin ve adeta terörist yetiştiren bir bölge olarak görülmesin… Öyle bir arazi yapısı var ki, Hüseyin Aygün’ün “dağdaki iyi çocukları” indirmesi zor.
Dağdaki olmayı adeta özendiren siyasiler, CHP Parti Meclisi Başkanı Metin Feyzioğlu’nun şu sözlerini dikkatle okumalı:
“Yasama, yürütme veya yargıdan birini temsil eden hiç kimse, şiddetin en acımasızına, baskının en koyusuna başvurmayı olağan yöntem haline getirmiş bölücü terör örgütünü ‘hak savaşçısı kardeşlerimiz’den oluşan, iyi niyetli bir örgüt olarak tanıtamaz. Terör örgütünün çeşitli yöntemlerle kandırdığı kişilerin topluma kazandırılması için uğraş vermek, onların insan haklarını korumak ayrı, terör örgütüne sempatiyle yaklaşmak ayrı şeylerdir.”
Hüseyin Aygün, anlaşılıyor ki bundan böyle “iyi çocuklarla” birlikte olmaya devam edecek. 48 saat birlikte olduğu teröristlerden birisinin kimliği belli olmasına rağmen Aygün, onu da teşhis edemedi ve formalite gereği şikayetçi oldu.
Tags