Darbeyi kim kışkırttı?


Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce; eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in 28 Şubat sürecinde darbeyi önlediğini söyledi.
Sayın Gülerce'nin üzerinde durduğu konu Merve Kavakçı'nın türbanlı olarak TBMM'ye girmesi süreciydi.
Amerika'da yaşayan türbanlı Merve Kavakçı, 18 Nisan 1999'da yapılan genel seçimlerde Fazilet Partisi'nden milletvekili seçildi. Aynı partiden milletvekili olan Nazlı Ilıcak; 2 Mayıs 1999'da yemin için Merve Kavakçı'yı türbanlı olarak Meclis'e getirdi.
TBMM'ye türbanla girişin yasak olması yüzünden Meclis'te tepki oluştu. Merve Kavakçı aleyhinde özellikle DSP'li milletvekilleri 'Dışarı!' diye bağırdılar.
DSP Lideri Bülent Ecevit bu ortamda kürsüye çıkarak kısa bir uyarıda bulundu ve şunları söyledi: 'Burası devlete meydan okunacak yer değildir. lütfen bu hanıma haddini bildiriniz.'
Ve Merve Kavakçı yemin edemeden TBMM'den çıkmak zorunda kaldı.
Sonraki süreçte; Merve Kavakçı'nın 5 Mart 1999 tarihinde, ABD'nin çıkarlarını her yerde her zaman koruyacağına yemin ederek ABD vatandaşlığına geçtiği Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından açıklandı.
Daha sonra Fazilet Partisi'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dava açtığında, Merve Kavakçı'nın konumu önemli bir delil olarak kullanıldı ve parti kapatıldı.

GÜLERCE NE DİYOR
Hüseyin Gülerce diyor ki: 'Bülent Ecevit, kibar birisiydi, böyle sert tepki göstermezdi. O; askeri kanatın Merve Kavakçı'yı da bahane ederek darbe yapabileceğini bildiği için böyle davrandı. Bu tavrı ile de darbecilerin elindeki gerekçesini almış oldu.'
Mantıklı bir yorum gibi gözüküyor.
Ama şimdi yeni bir soru doğmuş oluyor:
-Acaba bazıları darbeye ortam yaratmak için mi türbanlı Merve Kavakçı'yı Meclis'e götürdü? Bu planlanmış bir operasyon muydu?
Götüren isim; Nazlı Ilıcak...
O zaman Nazlı Ilıcak; askerin darbe yapabilmesi için bir sebep yaratmak adına mı Merve Kavakçı'yı elinden tutup türbanlı olarak Meclis'e götürdü?
Hüseyin Bey; olayın bu boyutunu görmek istemiyor.

ASİLTÜRK DE SUÇLAMIŞTI
Refah Partisi'nin ve devamındaki Fazitet Partisi'nin önde gelen isimlerinden olan Oğuzhan Asiltürk; Merve Kavakçı'nın 2 Mayıs günü Meclis'e götürülmesiyle ilgili olarak düşündürücü şeyler söylemişti. Sayın Asiltürk, Kavakçı'nın yemin için salona girmesinden parti lideri Erbakan'ın ve kendisinin haberi olmadığını belirtip; Kavakçı'yı daha sonra AKP’yi kuracak olan isimlerin salona götürdüğünü iddia etmişti. Şu ayrıntı ilginç değil mi: 'Meclis’i yöneten Septioğlu ile anlaşmıştık. Kendisi, 'Başörtülü birinin yeminini engelletmem. Sizden isteğim tenha bir zamanda getirin' dedi. Bizim arkadaşlara bunu söyledik. Hatta tahrik olmasınlar diye ben salona bile girmedim. Bir de baktık ki Merve Hanım salona girmiş, nasıl girmiş bilmiyorum. Ne Hoca’yı ne beni dinlemediler.'

SOYULAN TÜRKİYE
O süreç, o dumanlı hava, o 'dud-i muannid' eğer aydınlatılmak isteniyorsa; herkes dürüst olmalıdır. Bu sorgulamayı bile üste çıkmak için kullananlar var.
Geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki 28 Şubat; Kemalistlerin de 'Şeriat gelecek!' diye kışkırtıldığı, kullanıldığı bir dönemdi.
Bu yolla da Türkiye acımasızca soyuldu. İnsanların yıllarca dişiyle tırnağıyla kazandıkları paraları; şirketleri ellerinden alındı.
Öyleyse; 28 Şubat, özünde ekonomik bir operasyondur.
Kimler; kimleri, neleri, hangi kurumları/kuruluşları kullanarak bir gecede zengin olmuştur?
İşin bu boyutunu araştırmaz isek; mağdurlar birbirleri ile dövüşmeye devam eder; 28 Şubat zenginleri de zenginliklerine yeni servetler katarlar.

Rıza Zelyut

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)