Manipülasyon (!)



Köşk seçimi öncesi hükümete doğrudan bağlı isimlerin,malum anket şirketleri aracılığı ile seçmen kitlesinin algı ve aday tercihini yönlendirme amaçlı olarak ülke genelinde cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak belli aralıklarda düzenli ve sistemli bir şekilde açıkladıkları anket sonuçlarını " başvekil lehinde manipüle ettiği iddiaları “ neredeyse ayyuka çıkmıştı.

Köşk yarışının diğer iki adayı olan İhsanoğlu ve Demirtaş,farklı zamanlarda farklı noktalarda yaptıkları açıklamalarla konunun hassasiyetine özellikle vurgu yaparak " anket adı altında yapılan çalışmaların neticesi olarak kamuoyunu bilgilendirme gayesi ile açıklanan istatistiki rakamların diğer aday lehinde bilinçli olarak yüksek gösterildiğini ve bu etik dışı davranışın seçmen algısını aleni biçimde yanıltmaya yönelik manipülasyon amacı taşıdığını " ifade etmiş ve bu durumun kendilerine oy verme arzusunda olan seçmenler üzerinde olumsuz etki doğurmaması gerektiğini defaatle dile getirmişlerdi.

Görünen köyün kılavuza ihtiyaç duymadığı kadar açık ve net bir şekilde seçim sonuçlarına yönelik olarak seçmen iradesini bir çeşit algı yönlendirmesi metotlarıyla etkileme amacı taşıyan bu ve benzeri manipülasyon iddialarının köşk adayı olan diğer iki rakipten geliyor olması " olan biten hadiselere siyaset gözlüğü ile sadece tarafgir olarak bakan ve sahip olduğu politik tercihlerine göre değerlendirmeyi malesef ki meziyet olarak benimsemiş ve bu bağlamda gün gibi açık ve net olan hakikatleri bile siyaset penceresinden yorumlama ve şahsi siyasal düşünce yada ideolojinin mevcudiyetine kar yada zarar getirip getirmeme felsefesi ile değerlendiren " yüzde yüz doğru bir hakikati sadece mensup olduğu siyasi entelijansa zarar verme endişesi taşıdığı gerekçesiyle kabullenmeme ve her ne pahasına olursa olsun sahir gerçeklikleri reddetme " hastalığı ile düçar olan salt zihin siyaset anlayışının doğal bir neticesi olarak üç isim arasında devam eden köşk yarışında kamu yetki imkan kaynak güç olanak ve hazinesini son raddesine kadar kullanmaktan çekinmeyen medyatik popülaritesi zirve yapmış üstelik 12 yıldır iktidar partisinin başında ki isim olarak yürütme erkini bütünüyle kendine bağlamış olan " hak ve selahiyetlerin kullanımı açısından ayrıcalıklı bir aday " karşısında sadece yasa gereği nama açılan banka hesapları üzerinden toplanılan mütevazi rakamlarla seçim giderlerini finanse etmeye çalışan ve partizan esaslı kamu yayımcılığı anlayışının tezahürü olarak devlet televizyonu olarak bilinen lakin daha çok iktidar partisi ve üyelerine ait özel mülkiyete nazır bir televizyonculuk mantığı ile idare edilen yayımların dışında özgürce seçim çalışma,plan,program,niyet,beklenti ve ülke gündemiyle alakalı değerlendirme yapma fırsatı buldukları ortam ve platformlarda dile getirdiği ve ısrarla söylediği " seçmen kitlesinin tercihlerini yönlendirme ve dolayısıyla seçim sonuçlarını doğudan etkilemeye yönelik " anket adı altında açıkça manipülasyon yapıldığı izlenim şikayet ve serzenişleri özellikle akp cephesinde ve yanlı yayın kumpanyası müritlerinin denetim ve kontrolünde olan müsveddelik jurnallerde yeterince karşılık bulmuyordu doğal olarak.

Lakin köşk seçimi tamamlandıktan ve YKS`nın resmi olarak adayların aldığı oy oranlarını açıklamasının ardından " ikinci tur oylaması için hazırlanmıyoruz " beyanı ile başvekilin kesin olarak köşk yolcusu olduğu çıkan sandık sonuçlarına göre netlik kazandıktan sonra nasıl olduysa bundan önceki seçim dönemlerinde de benzer manipüle ve yönlendirme iddialarına karşılık olarak seçim sonrasında herkes kendi kabuğuna çekilip konunun muhatapları derin bir sessizliğe bürünüyor olduğu halde köşk seçiminin ardından bağımsız ve tarafsız yayın anlayışına sahip olduğu konusunda ortak aklın ve vicdanın tereddüt etmediği Ahmet Hakan ın sunduğu tarafsız bölge programında akp`ye yakın duruşu ile bilinen ve hatta akp`li vekillerin bazılarının doğrudan irtibatlı olduğu bir anket şirketinin imtiyaz sahibi " seçim öncesi yapılan anket çalışmalarında seçmenin tercihlerine yönelik açıklanan yüzdelik oranlarda seçim sonuçlarını etkileme amacı taşıyan sonuç açıkladınız mı ? " yada daha net bir ifadeyle açıkladığınız anket sonuçlarında manipülasyon yaptınız mı seklindeki soruya hiç tereddüt etmeden evet anket sonuçlarını manipüle ederek yayımladık şeklinde benim için gayet normal herkes için malum olan bir hakikati kamuoyu nezdinde üstelikte canlı yayında itiraf etmiş oldu

Türk siyasi tarihinin en çalkantılı ve sıkıntılı günlerini ülke olarak yaşadığımız “ mevcut otorite eliyle siyasi popülizm “ amacı taşıyan yapay gündem paranoyası ve kamu kurumlarının aslında hiç var olmayan bir korku senaryosu üzerinden partizan usullerde dizayn edilmesi ve derin devlet metotları perspektifinde yeniden ara rejim dönelerini andıracak şekillerde “ yasama - yürütme – yargı “ üçlemesinin sadece bir ve tek adam kontrolüne indirgenmesi ve kamu idaresinde masa başında üretilen trajikomik senaryolar üzerinden kitle iletişim araçları ve sosyal medya ekipmanları tam kapasite kullanılmak suretiyle toplumsal anlamda ayrıştırma ve kamplaştırma ve sair düşünceleri siyasetle bağlantısı 3 – 5 yılda bir önüne konan sandığa oy atmaktan ibaret olan pasif seçmen kitlesinin en ücra taban seviyesine kadar radikal söylemlerle gerginlik polltikasının içerisine hükümet eliyle ısrarla çekilmesi ve bu planlı gerginlik politikası üzerinden kesin çizgi ve sınırlarla fikir düşünce inanç mezhep ve ideolojik anlamda birbirlerinden uzaklaşmış ve yıllar yılı aynı havayı soluyan siyasi tercihleri ne olursa olsan sosyal ve içtimai hayatta hiçbir vakit birbirleriyle çatışma anlamında zıt düşmemiş bireyleri “ konjonktürel hesaplamalara indirgenmiş politik kazanımlar “ teoremi ile birbirinden tamamen ayırarak “ herkesin kendine göre tarafını ve safını belli edeceği ve kimsenin kimseye hiçbir konuda eyvallah etmeyeceği bencillik ve enaniyet üzerine kurulu ben merkezli siyaset çarkı “ ile mevcut otoritenin çizdiği istikamet üzere olanlar yada olmayanlar biçiminde zihinlerin kalplerin fikir ve düşüncelerin tamamen birbiriden ayrıldığı “ bir yönüyle evinden işine işinden evine giden ve hayat-ı gayesinde derd-i maişetten gayrı hiçbir davası olmayan bireylerin militarist düşüncelerce boş meydanlarda vurgulanan hamasi söylemlerle radikalize edildiği bir ortamda cereyan eden köşk seçimi hazırlık çalışmaları sonrasında “ kamu imkanlarına sırtına dayayarak devlet erkinin faaliyet ve eylemlerini parti amblemleri ve politik amaçlarla süsleyerek “ adalet ve hakkaniyet zaviyesinde açık ara rakiplerine fark atma marifeti sergileyen ve “ cumhurbaşkanlığı seçimi kanununda sarih bir ifade olan “ cumhurbaşkanı adayı olan kişi kamu görevinden istifa etmiş sayılır “ hükmü gereğince hükümetin başı olarak başvekillikten istifa etmesi hem yasal hem de ahlaki değerler açısından gerektiği halde kendi partisinin 2012 yılında 65487 sayılı kanun maddesi ile yasalaştırdığı hükümlere riayet etmeyerek açıkça milletin gözünün içine baka baka “ kendi çıkardığım kanunu tanımıyorum yada kanun koyucu olarak çıkarılan kanunların hükümleri halk arasında ayrıcalıklı bir zümre pozisyonunda bulunan partimi ve liderini bağlamaz “ edası içinde kendi şahsına münhasır bir uygulama neticesinde görevinde kalma ve başvekililği sürdürme garabetine ve sahip olduğu yürütme gücünün sağladığı imkanlar sayesinde ülke sathını bir baştan bir başa köşk seçim hazırlıkları kapsamında devasa boyutlarda tertip edilen organizasyonlarla hazırlanan ve tüm bunlarla yetinmeyip bir de tüm devlet imkanlarını elinde topladığı ve kampanya süresince hesapsızca kullandığı gibi hala ilk tur sonunda köşk makamın kesin olarak garantileyememiş olmanın verdiği sıkıntı nedeniyle “ toplumsal refleksleri yönlendirme amaçlı seçmen irade karar ve tercihlerini etkileme ve genel manada muhalif kesim üzerinde bıkkınlık yılgınlık ve yenilgi psikozunu hakim kılma amacıyla planlı ve organıze biçimde kendine bağlı araştırma şirketleri aracılığıyla kademeli olarak yapılan anket çalışmalarının nihayetinde kendisinin alacağı tahmini oy yüzdesini tespit edilen değerin % 8 – 10 fazlasını,en yakın rakibi olan ihsanoğlunun destek oranının ise ulaşılan gerçek rakamsal değerinin en az % 5 – 8 oranında bilinçli bir şekilde az gösterilmesi yani anket sonuçları üzerinden sosyolojik algı amaçlı manipülasyon yaparak girdiği bir seçim mücadelesinin sonunda ( 30 mart 2014 tarihinde parti olarak aldığı 20 milyon küsür oydan 800 bin adet oy daha düşük oy almasına rağmen genel katılımın yerel seçime oranla % 20 civarında daha düşük kalması nedeniyle ) % 51,4 bandında bir oy oranına ulaşarak Türkiye Cumhuriyetinin 12.cumhurbaşkanı olmaya yasa gereği hak kazanmış oldu

Cumhurbaşkanlığı seçim kanununa göre “ mevcut cumhurbaşkanının grev süresinin dolmasından 60 gün önce başlayan seçim sürecinde “ kamu imkanlarının eşit bir şekilde kullanımına imkan verilmemesi bir yana adaylardan birisinin sahip olduğu yürütme gücü nedeniyle kamu kaynaklarını hesapsız ve sınırsız bir şekilde devlet kurumlarının merkez ve taşra teşkilatları dahil olmak üzere özellikle merkez partisinin sahip olduğu yerel yönetimler aracılığı ile topyekün biçimde diğer rakiplerin bireyselliğine karşı sanki devlet politikası şeklinde bir kampanya tertibatçılığına soyunması,kamu kontrolünde bulunan kitle iletişim araçlarının tamamımın sadece tek adam ve tek aday üzerinde 7x24 yoğunlaşması girdiği çıktığı her yerin yaptığı ettiği her işin hatta alıp verdiği nefesin bile yayınlarını normal yayım akışlarını son dakika uyarılarıyla keserek vermesi bunun yanında “ Agıt üyerinin de seçim öncesi ve sonrası şartların eşit olmamasından yola çıkarak aynı haklar üzerinde hakkaniyetli bir yarış sürdürülmediğini yaptıkları titiz çalışma ve incelemelerin sonunda resmi olarak rapora bağladıkları gibi “ diğer adaylara neredeyse yok denecek kadar az yer vermesi hatta çoğu zaman normal haber yayın akışının içinde bile haber değeri taşıyor olmasına rağmen ısrarla yer vermemesi ve daha ayrıntıya gerek olmadığını düşündüğüm nice adaletsizlikler silsilesinin akabinde oluşan “ haksız rekabet ortamında “ teknik anlamda bu yarışı foto finiş teknolojisine dahi gerek kalmadan açık ara önde götürmesi ihtimali gün gibi aşikar olduğu halde tüm bu fazlalıklarla yetinmeyip bir de “ kamuoyunu bilgilendirme ve güncel sosyolojik eğilimleri fotoğraflamayı amaçlayan “ istatistiki bir işlem olan anket sonuçlarını kendi lehinde ve rakiplerinin aleyhinde olacak şekilde manipüle etmeye cüret etmenin ne gibi bir izahı olabilir bunu da “ her şey rağmen şahsi karizmasını ön planda bulundurarak seçim günü köşk yarışında önde olmasını istediği aday olarak başvekile oy veren akp`li yada diğer seçmen kitlesine “ basit bir sual olarak sorup muhasebesini kendi hür vicdanlarına bırakıyorum.

Bilmeyenler görmeyenler duymayanlar için tekrar etmiş olayım köşk seçiminden kısa bir süre sonra cnntürk`te yayınlanan ahmet hakan`ın hazırlayıp sunduğu tarafsız bölge programında seçim öncesi kamuoyu yoklamaları yapan ve seçmen iradesini ölçmeye yönelik olarak güncel verilerle hazırlanan anket sonuçlarını açıklayan akp ve başvekile yakınlığından ziyade doğrudan bağlantısı ile bilinen metropoll anket şirketinin imtiyaz sahibi özer sencar canlı yayında “ cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yapılan anket çalışmalarının sonuçlarında seçmen kitlesinin tercihlerini etkilemeye yönelik olarak manipülasyon yaptınız mı ? “ sorusuna hiçbir tereddüt göstermeden evet anket sonuçlarını manüpüle ettik “ başvekilin % 50 – 51 arasında tespit edilen tahmini oy oranını % 57 – 58 / % 40 bandında seyreden ihsanoğlu için ise % 30 – 32 arasında bir tercih ortalamasına sahiptir şeklinde anket sonuçları üzerinde başvekilin lehinde oynama yaparak seçim sonuçlarını açıkça manüpile ettiğini söyleyerek “ malum olan bir hakikati en yetkili ağız olarak ilan etmiş oldu “

Açıklamanın devamında da manipülasyon yapılmasının nedenini “ seçimin yapılacağı gün yaz dönemine denk geldiğinden dolayı ülke nüfusunun dolayısıyla seçmen kitlesinin çok ciddi bir oranının ( YSK verilerlerin göre 55 milyon olarak açıklanan toplam seçmen sayısının neredeyse % 30 una denk gelen bir rakam ki seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek bir potansiyel ) oy kullanacakları mevcut ikametlerinin dışında tatil aile ziyareti ve benzeri nedenlerden dolayı olduklarından dolayı seçim günü 1.tur ve tekrarı olursa 15 gün sonra yapılacak olan 2. tur için tatil ziyaret yada gezi planlarını iptal ederek gelip vatandaşlık görevlerini icra etmek için oy kullanmalarına mani olmak amacıyla özellikle sahil kesimlerini dolduran ağırlıklı olarak CHP li seçmenin üzerinde “ anket sonuçlarına göre tahmini oy oranlarını yüksek göstererek “ nasıl olsa kazanacak olan aday belli böyle bir durumda tatili yarıda kesip gidip oy kullanmaya gerek yok nasıl olsa durum değişmeyecek “ şeklinde bir ön yargı oluşturmak amacıyla böylesine açık ve alçakça bir manipüle operasyonunun tezgahlandığını ayrıntılı bir şekilde itiraf etmiş oldu.

30 mart 2014 yerel seçiminde % 89 olan katılım oranının bu tarihten sadece 4 ay sonraya denk gelen başka bir seçimde % 72 lere düşmesi 4 ay içinde oy kullanım oranından sandık istatistiklerinden gelen verilere göre YSK`nın yaptığı resmi açıklamaya dayanarak söylüyorum % 17 oranında bariz bir açığın ortaya çıkmış olması realitesinden yola çıkarsak;metropoll şirketi sahibinin “ muhalif seçmen üzerinde bıkkınlık yılgınlık ve umursamazlık düşüncesinin hakim kılınarak kullanacakları oyun zaten bir işe yaramayacağı ilan edilen anket sonuçlarına bakılırsa en güçlü tek adamın zaten ilk turun sonunda köşk makamını garanti edeceği “ umutsuzluğunu yaygınlaştırarak seçmen iradesinin “ oy kullanmak zaman kaybından başka bir işe yaramayacak bu nedenle tatil planlarını heba etmenin manası yok “ noktasına getirmek amacıyla bilinçli kasıtlı ve sistemli olarak manipüle edilen ve kamuoyuna servis edilen anket sonuçlarının bariz bir şekilde işe yaradığını görmek hiçte zor olmasa gerek..

Hasılı kelam her seçim döneminde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçiminde de başvekil “ allem etti kalem etti gak dedi gug dedi tavşana kaç tazıya tut dedi ona bağırdı buna çağırdı birini yuhalattı öbürünü alkışlattı birine çattı tv ekranlarını bilboardları gazete köşelerin kapattı “ 7x24 her anını kamu medyası ve satılık medya ahalisi üzerinden ballandıra ballandıra sersiv etti yetmedi emr-ü ferman ile çalışan anket şirketlerinin hazırladığı sayısal verilere dayalı analitik değer ölçüm sonuçlarını lehinde % 10 rakiplerinin aleyhinde % 10 yani toplamda açık ara % 20 gibi devasa bir farkla ilan ettirdi YSK 55 milyon seçmene karşılık seçmen oranının % 33 fazlasına denk gelen 18 milyon birleşik oy pusulası bastırdı seçim günü münferit olarak görülen daha doğrusu yakalandığı ve basına yansıdığı için bilinen oy kullanmak için kabin içine giren bir vatandaşın nereden temin ettiği bilinmeyen (!) oy pusulalarına seri biçimde RTE mührünü vururken vazifedar bir emniyet mensubunun dikkatini çekmesi üzerine müdahalede bulunduğu sonrasında ise gözaltına alınması esnasında 5–6 kadar akp`linin emniyet güçlerine fiili mukavemette bulunduğu şanlıurfa örneğinde olduğu gibi bilinmeyen görülmeyen tespit yada takip edilmeyen gözden kaçmış yada sadık sandık kurullarının gözetiminde (!) benzer hadiselerin yaşandığı istifham ve tereddütlerin her daim askıda kalacağı soru işaretleri ve şaibe iddiaları da dahil olmak üzere eze eze vura vura ve daha doğru bir ifadeyle göstere göstere cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmayı zoraki de olsa başardı..

Artık bu saatten sonra geçeni ve geçmişi konuşmak kimseye fayda sağlamaz alan alacağını öyle yada böyle aldı ancak geride kalanlar adına yani bu ülkenin asıl sahipleri olan “ her yönüyle sahipsiz ve kimsesiz ve çaresiz olan “ seçmen kitlesi nam-ı diğer siyaset çerçevesinden bakıldığında halk yığınları (!) birkaç yılda önümüze demokrasi adına konulan ve yönetime ortak olun nidalarıyla sözde irademize başvurulan seçim dönemlerinde “ yönetim ve yönelim tercihlerinin netleşmesi açısından kullandığımız milli irade hakkını “ kime neye niçin ve neden verdiğimizin hesabını bilmeli ve milletin teveccühü üzerinden oy devşiren siyasi elitleri kendi ellerimizle gönderdiğimiz Ankara kulislerinde test etmeli ve millete rağmen iş çevirme art niyetini gözlemlediğimiz mensubiyetlere bir sonraki dönemde de bu cüretkarlığının bedelini rey hesabı ile ödettirllme noktasında kararlı olmalıyız.

Şayet aksi bir durum olursa ki mevcut hal-i vaziyetimiz onu göstermekte : Aziz Nesin`in eseri olan Kemal Sunal`ın usta oyunculuğu ile süslediği evlere senlik bir Naseddin Hoca fıkrası tadında gülerken düşündüren eylenirken darb-ı mesel kıvamında hüzünlendiren “ davaro “ adlı eserin aynı adlı sinema uyarlamasının son sahnesinde köyün ağasını vurduktan sonra çıktığı hakim karşısında söylediği gibi :

“ ben ağayı vurdum herkes sevindi ama şimdi duydum ki yeni gelen ağa eskisinden betermiş milleti canından bezdirmiş “

ifadesinde işaret etiiği üzere aynı türküleri söylemeye ve aynı filmleri seyretmeye ve aynı teraneleri sindirmeye ve hepsinden önemlisi kendi ellerimizle biçimlendirdiğimiz aynı kaderi şahsi keyfiyetlerimizle aynen yaşamaya devam ederiz..

Gelene ağam gidene paşam mantalitesi içinde “ bana dokunmayan yılan bin yaşasın “ bezirganlığını şiar edinerek otorite tüccarlığına soyunan ve kamu kaynaklarına dayadıkları hortumlardan beslenen siyasetin,sadece kar getiriyor diye şakşakçılığı yapan ikiyüzlü tuzu kurular takımının politik şaklabanlığı “ çıkar ve menfaat kümelerinin dışında ( ki bu mihval toplam nüfüsun % 10 a ancak tekabül eder ) “ kimseye bir yarar sağlamaz…

Kemal Sunal`ın mükemmeliyet derecesinde oscarlık oyun kabiliyetinde içini doldurduğu “ sülo “ karakterinin köyün ağasını vurmaktan dolayı yargılandığı mahkeme huzurunda söylediği gibi :

Şimdi söyle hekim bey .. ŞUÇ KİMDE (!)



Malum-u İlam
twitter/rasyonelboyut

Yorum Gönder

3Yorumlar
  1. çok önemli tespit ve değerlendirmelerde bulunmuşsun Malum-u ilam

    YanıtlaSil
  2. memlekette dürüst namuslu olan istediği yere gelemiyor mu ki çamur olcan yürütcen (güçler ayrılığı değil yanlış anlaşılmasın).. memleketin her köşesine bu yakışıksız durum nufüs etmiş durumda

    YanıtlaSil
  3. demokrasinin hakkaniyetle işletilmasi için devlet erki yapılanmasının saç ayaklarını oluşturan kurumların siyaset ünitesinden bağımsız olarak çalışması şart..
    bir seçim ortamında adaylardan birisinin seçimi lehine çevirebilecek illegal argümanları defaatle kullanma hususunda cesaretlendiren tek gerçeklik kurumların " hukuk devleti ekseninde " olması gerektiği ölçüde yasal olarak zorunlu oldukları halde faaliyetlerini yürütmemesidir.

    söylediklerinize katılmamak elde değil sn malum-u ilam siz idari yapıda mevcut olan hastalığa " müşahhs bir örnek üzerinden " teşhis koymuşsunuz,gerisi sadece uygulanabilir tedavi metodlarını hayata geçirmeye kalmış..

    YanıtlaSil
Yorum Gönder