İzmir'in
Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan
öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın 23 Aralık 1930 tarihinde mürteci
Derviş Mehmet ve adamlarınca da hunharca katledilmesi
Cumhuriyet rejiminin, 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık
olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
84 yıl önce gerçekleşen bu isyan
girişimi, emperyalizmden güç ve destek alan gerici, bölücü, işgalci
artığı beslemelerin Türk devrimine karşı düzenledikleri bir suikast
girişimi ve sapkınlığıdır.
Menemen olayı ve Kubilay’ın hunharca
katledilmesini, birkaç mürtecinin giriştiği gerici bir kalkışma olarak
değerlendirmek, Türk ulusunun daha birkaç yıl önce yüzbinlerce şehit
vererek ülkemizden
kovduğu emperyalist yağmacıları ve katliamlarını aklamak ve tarihsel
gerçekleri perdelemektir . Menemen olayı; Genç Türkiye Cumhuriyetini batı emperyalist yağmacılığının hegemonyası altına sokmaya, Türk Ulusunun bağımsızlık
direncini kırmaya ve Kemalist devrimi engellemeye yönelik dış destekli bir kalkışmadır.
Nasıl’ ki bu gün; Bir CIA/NATO kirli
savaş ürünü olan IŞİD, 2012’de Ürdün’ün Safevi kasabasında CIA, Türkiye
ve Ürdün İstihbaratı tarafından kurulmuşsa, Menemen irticai kalkışması
başta İngiltere
olmak üzere, Yabancı güçlerin beslemesi İngiliz Muhipleri Cemiyeti
Başkanı Sait Molla, Erbilli Şeyh Esat, Giritli Hüsnü Bey ve Giritli Şeyh
Sükûti tarafından planlanmıştır.
Türk devrimini ve laik
cumhuriyeti bertaraf ederek, saltanat ve şeriatı getirmek, tekke ve
zaviyeleri açmak, şapkayı yasaklayıp yeniden fesin kullanılmasını
sağlama amacında olan Nakşi
tarikatı lideri, Erbilli Şeyh Esat, İngiliz casusu Lawrence ile
bağlantılı olarak çalışıyordu. Yani İngiltere tarafından Truva atı
olarak kullanılmıştır.
Eylemin planlayıcılarından Manisa
Mutasarrıfı Hüsnü Bey, Nakşibendî tarikatı mensubuydu. 8 Eylül 1922'de
Yunan güçleri ile birlikte Manisa'yı terk etti ve Yunanistan'a yerleşti.
Hüsnü Bey'in
adı artık Hüsnüyadis'ti. Müslüman inancını da Ortodoks Hristiyanlığına
dönüştürmüştü.
Eski Menemen Belediye Başkanı Şeyh
Sükûti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyesiydi. Nakşibendi tarikatı lideri
Erbilli Şeyh Esat'ın müridiydi. Şeyh Sükûti de Türkiye'den kaçtı. 1925
yılında Hüsnüyadis
ile Yunanistan'da yolları kesişti.
İşte isyan girişiminin arkasındaki bu
gerçekler, gerici ve bölücü kuvvetlerin emperyalizmle iş ve güç
birliğini ortaya koyuyor. 84 yıl sonraya döndüğümüzde de olguların
değişmediği görülüyor.
Türkiye Cumhuriyeti'ne kasteden kuvvetler, bugün de emperyalizmin güdümünde hareket ediyor.
Emperyalizm, doğası gereği, ele geçirmeye, hâkimiyet kurmaya çalıştığı ülkelerde toplumsal, siyasal gericiliğin en büyük destekçisi olarak öne çıkar. Türkiye’de
ne zaman ki emperyalizme, yabancı sermayeye bağımlılık artmıştır; faşist ve dinci gericilik yükselişe geçmiştir.
1923 te Sevr i yırtıp Lozan’ı kabul
ettiren Türk ulusu karşısında silahla amaçlarına ulaşamayacaklarını
gören Emperyalistler 1923 ten sonra strateji değiştirerek emperyalizmin
emrinde çalışan
etki ajanı, istihbarat elemanı ya da provokatörler aracılığı ile işgal
edeceği ve sömüreceği ülkeleri içeriden çökertemeye yöneldiler.
Bu gerçek 1925 şeyh Said
ayaklanmasında, 1930 Menemen suikastında, 1937-1938 Dersim bölücü
kalkışmasında hiç değişmemiştir. Emperyalist haydutlar devşirilmiş,
besleme, kendilerine bağlı
bölücü ve gerici kadroları kullanarak amaçlarına ulaşmaya
çalışmışlardır.
Bu nedenle; Siyasal dinci faşizme ve
gericiliğe karşı mücadele, siyasal dinciliği besleyen, palazlandıran
ana damar olan emperyalizmle karşı mücadele ile özdeştir. Başka bir
söylemle emperyalizmi
alt etmeden siyasal-dinci faşizmi ve gericiliği alt etmek olanaksızdır.
Hesaplaşmayı dinci-gerici siyasal sistemin temel dayanağı olan
emperyalizmle yapmayı göze alamayan her hareket tali sorunları öne
çıkarıp dinci faşist sistemin aklanmasına meşrulaştırılmasına
hizmet eder.
Kemalist devrimin yiğit
neferleri Kubilay ve silah arkadaşlarını bu duygularla bir kez daha
anıyor, anılarının önünde saygı ile eğiliyoruz.
YÖNETİM KURULU ADINA: Mahmut
ÖZYÜREK
ULUSAL
EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI