SEVGİLİ okuyucularım, her gün yeni fiyat artışları vatandaşın tepesine bindiriliyor. Keyfi, gaddarca ve acımadan!..
Peki, toplumda tepki var mı?
Yok!
Toplum kesimlerinin bir bölümü korkutulup sindirilmiş durumda. Ses verirsem beni de içeri atarlar korkusunu yaşıyor.
Öteki büyük kesim, milletin yüzde 50’si, seçimde oyunu AKP’ye vermiş. Onların sesi zaten hiç çıkmıyor.
Bugüne kadar AKP’ye oy verdiğini söyleyen sadece iki kişiye rastladım. İlki, AKP milletvekili Vahit Kiler’in Kiler marketinde çalışan bir tezgâhtar, ikincisi Ayvalık’ta Şanlıurfalı bir garsondu.
Bu iki dar gelirli arkadaş, acaba son zamlar konusunda ne düşünüyor?
Oylarını bu partiye bir kez daha verirler mi? Bilemem ki!
Acaba bu partiye oy veren yüzde 50 ne düşünüyor? Pek çoğu ayın sonunu bile getiremeyen memur, işçi, emekli, esnaf, çiftçi vatandaşlarımız ne diyor? Onu da bilemem ki! Oylarını verdiklerine göre belki de “Helal olsun, bu kadarı az bile” diyor olabilirler.
***
Bakınız, zam furyası elektrik ve doğalgazla başladı. Birine yüzde 10, ötekine yüzde 15 zam geldi. Tam da kışa girdiğimiz günlerde milyonlarca insanımız daha fazla elektrik kullanacak, ısınmak için daha fazla doğalgaz tüketecek. Önümüzdeki haftalarda tüm sanayi ürünleriyle birlikte bütün apartman aidatları zam gelecek. Şimdiki aidatını bile yüksek bulanlar acaba ne yapacak
Zincir sigara, içki ve motoru güçlü otolarla devam ediyor…
Ve bu acımasız süreçte bunların ağzından çıkan sözler insanları hem kızdırıyor, hem de güldürüyor. Tayyip konuşuyor:
“Porsche satın alacağınıza daha ucuz arabaları alın.”
Porsche’nin Türkiye yetkilileri de anında açıklama yapıp yağ çekiyor: ”Sayın Başbakanımızın bu açıklamasına saygı duyuyoruz!”
Bir otomobil markasını hedef alan sözleri biz burada yazsak “Bilmem hangi yasanın hangi maddesi uyarınca” hakkımızda tazminat davası açar ve şakır şakır kazanırlar. Ama Tayyip söyleyince elleri mahkûm “Saygı (!)” duyacaklar…
Çünkü korku dağları bürümüş. Sıkar mı onun bu sözlerinin üzerine gidip eleştirmeleri!
***
Peki, ama otolara korkunç bir zam getiren, vatandaşa ise “Daha ucuz araba satın alın” diye baba nasihati veren Tayyip, ne tür makam araçlarını kullanıyor?
Bunlar çoğunlukla Mercedes ve BMW.
Bu araçlar Tayyip için Almanya’da özel üretiliyor. Zırhlı, son model, özel üretilmiş araçlar.
Bir adedinin fiyatı en az bir 1 trilyon lira… Ve bunlardan gerek Çankaya’da ve gerekse Tayyip’in emrinde onlarcası var.
Kendisinin aklına bir gün olsun daha ucuz bir araca binmek gelmiyor! Vatandaşa gelince nasihat veriyorlar, kendileri ise yaşamlarını en büyük lüks ve şatafat içerisinde sürdürüyorlar.
Rahmetli Başbakan İsmet İnönü’nün bir davranışını henüz unutmadık. Devletin ve milletin parasını korumak, çevresini ve kamu görevlilerini de tasarrufa, alıştırmak amacıyla, kendisine yeni makam aracı edinmişti. Zırhlı falan da değildi ve neydi biliyor musunuz?
Küçük bir Opel!
Savaşlar kazanan, ancak doyumsuzluk yaşamayan, görgüsüz olmayan, devletin ve milletin parasını korumayı amaçlayan koskoca eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile günümüzde bu ülkeyi yönetmekte olanları şöyle bir kıyaslayın, karşınıza çıkan tabloyu lütfen bir kez daha düşünün!
***
Şimdi yeni zamlar kapıda.
Akaryakıt her an gelebilir. Motorlu Taşıt Vergisi, Emlak Vergisi, pasaport ve harçlara yapılacak zamlar 1 Ocak gününü bekleyecek ve yılbaşından hemen sonra ilan edilecek.
Akaryakıt zammı deyince, bunlar birkaç yıl önce İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti isimli bir kuruluş oluşturmuştu. Burada korkunç harcamalar yapıldı. Kendi adamlarını çok yüksek maaşlarla çalıştırdılar.
Dahası, geliri bu kuruluşa verilmek üzere benzin ve motorin fiyatlarına bir ve bir buçuk kuruş zam yaptılar.
Bu kuruluşun işlevi bitti. Haziran 2010′da feshedildi. Ama orası için getirilen akaryakıt zamları aynen devam ediyor. O paraların nereye aktığını hiç kimse bilmiyor…
Çünkü Türkiye’de hiçbir şeyin hesabı topluma verilmiyor. Bu soruların da yanıtsız kalacağına emin olabilirsiniz.
***
Sevgili okuyucularım, yukarıda da değinmiştim, son derece tepkisiz, duyarsız bir toplum olduk. İnsanlar korkutuldu, sindirildi ama ben Türkiye’nin bir gün böylesine tepkisiz ve duyarsız olacağını asla düşünemezdim.
Yanıldığımı şimdi anlıyorum.
Şimdi size bir soru soracağım:
İşçiler, emekçiler mutlu mu? Ayın sonunu rahat getirmeleri, alın terlerinin karşılığını almaları mümkün oluyor mu?
Bu soruya işçiler başta olmak üzere bir tek Allah kulu “Evet” yanıtı verebilir mi? Veremez.
O halde bir soru daha sorayım:
Şu anda, hatta birkaç yıldan bu yana Türkiye’de bir tek grev var mı?
Yok!.. Peki niçin yok?..
Çünkü çoğu sendikalar devşirilip AKP’nin eline verildi. Onlar artık “Yandaş sendika” olarak görev yapıyor! İşçinin değil, işveren ve iktidarın haklarını koruyor!
İkincisi, işçiler grev yaptıkları takdirde işten kovulmakla korkutuluyor.
AKP’nin yaptıklarına karşı ses verebilen kaç sendika kaldı ortalıkta?
İşte aynı doğrultuda, iktidar ne yaparsa yapsın toplumdan ses gelmiyor. Örgütsüz toplum tepki veremiyor, bu doğrultuda yapılan açıklamalar ve yayınlanan bazı bildiriler de gazete sütunlarında kaynayıp gidiyor.
Biz toplum olarak böylesine tepkisiz ve korkak olduğumuz sürece, her türlü zamları kafamızda bol bol patlatırlar…
Ve Maliye Bakanı (İngiltere vatandaşı) Mehmet Şimşek, bu inanılmaz zamlan millete “Güncelleme” olarak yutturmaya kalkışır!
Onun hükümeti ise, bunca zam sonrasında kamu çalışanlarına 2012 yılının ilk yarısında yüzde 3, ikinci yarısında yine yüzde 3 zam verileceğini kamuoyuna fütursuzca açıklar.
Hayır, onlara sakın kızmayalım.
Bu toplumun yüzde 50′si gidip onlara oy verdi! Bir kere, o yüzde 50′nın kızmaya hiç hakkı yok.
Geri kalan yüzde 50 ise örgütsüz, korkutulmuş, sindirilmiş. Hiçbir şey yapamıyor, tepki koyamıyor.
Hiç kimse ağlaşmasın, adamlar yolunacak kazları bulmuşlar, bağırta bağırla yoluyorlar.
Biz bunlara lakıyız!
Emin Çölaşan
Sözcü