Lafı eveleyip gevelemeden gerçeği görmek gerek… İster türban deyin, ister başörtüsü deyin ne derseniz deyin kazandılar.
AKP’nin yüzde 50 oy aldığı toplumun gerçeği buydu.
Geçen gün YÖK Başkanı müjdeliyordu, türbana karşı otuz-kırk kadar öğretim üyesi kalmıştı, onların da ikna olacakları umuluyordu!!!
* * *
Bir ülkenin cumhurbaşkanının eşi, başbakanının eşi, dışişleri bakanının eşi “kapalı”ysa, başörtülüyse, üniversiteli kızın “Benim inancım bu!” demesini önleyebilir misiniz?
Önlenemedi!
Mahkeme, Danıştay, kanun, Anayasa Mahkemesi, hiçbiri “türbanı” yasaklayamadı.
Üstelik bu siyasi mücadele, hatta yarışma, müsabaka haline getirilmişse…
Başörtüsü, türban sanki toplumun turnusol kâğıdı idi, laiklere göre türban şeriat sembolü idi, bir ölçüde doğruydu da…
Muhafazakârlara göre inancın işareti…
* * *
İlk olay, Ankara İlahiyat Fakültesi’nde kız öğrencinin derslere “başı kapalı” girmesiyle başladı.
Devlet Bakanı Ali Babacan’ın halası, Hatice Babacan.
Ve sonra yayıldı.
* * *
Turgut Özal açıkça “onlardan” yanaydı, “üç beş kız başını örttü!” diye şeriat gelmez, diyordu. Biz de kendisine ilk PKK baskını için üç beş çapulcunun marifeti dediğini hatırlatıyorduk…
Ya rahmetli Erbakan Hoca’nın tavrı:
“Rektörler size selam duracak!”
* * *
AKP’nin iktidara gelişiyle “başörtü- lülerin” sayısı arttı, lakin siyasi mücadelenin en kızgın olduğu günlerde bile başörtülü kızla, başı açık kızlar yan yana, güle oynaya sokaklarda, caddelerde dolaşıyordu, birbirlerini anlayarak…
Eğer siyasetçiler, o kızlar kadar anlayışlı olsalardı, bu sorun çözülürdü, ama nerede!
Hâlâ devam ediyor?
* * *
Kadın milletvekillerinin pantolon giyebilmeleri görüşülürken, BDP sözcüsü bir önerge veriyor, erkeklerin Meclis’e kravatsız, kadınların da başörtülü gelmelerini istiyordu.
Diyeceksiniz şimdiye kadar neredeydiler?
İşte siyaset bu! AKP’yi zor duruma düşürmek.
Bugün başörtülü kadınlar, yarın cübbeli, sarıklı, latalı, şalvarlı, mintanlı erkekler…
Kıyafet özgürlüğü yok mu?
İtiraz niye?
Sarık da, lata da, şalvar da inancın gereği olamaz mı?
Siz, kadınlar başını örtünce sorun bitti sanıyorsunuz değil mi?
* * *
Şimdi varoşlardaki, “tesettürlüler”le “cip”li tesettürlüler kavgası…
Evet, bunlar da başlarını örtüyorlar ama giydikleri, kuşandıkları, bindikleri, indikleri bambaşka…
Herhalde buna da “tesettürün burjuvalaşması” diyecekler.
Diyorlar da!
Kadının güzel, şık, alacalı olmayı arzu ettiğini hiç düşünmüyorlar…
Hele kocasının cebi kabarmışsa…
O da bu hayattan nasibini alacak, yeter ki başını örtsün!
Hasan Pulur
Milliyet