Ruhat Mengi yazdı:"Terörde halı altına süpürülemeyecek gerçekler!"

PKK bu kez de Bitlis’te “5 polis ve biri bebek olmak üzere 3 sivil”i öldürdü.. Açıkça görünen o ki “açılım”ın içinde yer alan ve “Gerekirse yeniden görüşürüz” denilen PKK ile müzakere teröre çözüm getirmiyor. Görünen o ki yapılan açılımlarla “bölge halkını ikna etmek ve teröre karşı çıkmasını sağlamak” gibi bir plan da teröre işlemiyor.

Çünkü.. Bunu zamanında terör uzmanları da üstüne basarak anlatmışlardı, ben de aynı görüşteydim ve bunu yazılarımda da TV’de de sık sık vurgulamıştım, Kürt konuşmacılara da sormuştum, çünkü; terör örgütünün uzun yıllardır beyin yıkar gibi tekrar edilen “demokratik ve kültürel haklar”ın arttırılmasıyla, açılımla filan hiçbir ilgisi yok. Onlar ne istediklerini defalarca tekrarladılar, Öcalan da tekrarladı; tek mesele Türkiye toprakları içinde Doğu ve Güneydoğu’yu kapsayan bir “Bağımsız Kürdistan”ın kurulmasıdır. Öcalan’ın tarifinden çıkan sonuç da aynen buydu.

GELİNEN NOKTADA TEK YOL!

Ama biz nedense PKK onlarca insanımızı bir defada katlederken yıllardır teröre “anlaşarak” çözüm bulacağımızı umduk ve bekledik. Şu anda “anlaşma”nın tek bir yolu var ki o noktaya da “silah bırakmamış bir terör örgütü ile, terör baskısı altında masaya oturarak” gelindiği ortadadır, o da “Özerk bölge” ve Anayasa ile ilgili diğer taleplerinin kabul edildiğinin açıklanması.. Bildiğiniz gibi “teröre son vermemiş olsalar İRA ile İngiltere anlaşmasının olamayacağını” birkaç gün önce İngiltere eski Başbakanı Tony Blair de söyledi.

Ama biz bu hatayı çoktan yapmıştık.. Ve üstelik PKK , İRA’dan farklı olarak “uyuşturucu ve silah kaçakçılığı” gibi terör dışında başka suçlar da işleyen bir organize suç örgütü, onu da not etmek gerekiyor.

İRA’DAN FARKLAR

İRA ile PKK arasındaki diğer farkların ne olduğunu soran okurlarım oldu, yazmıştım ama tekrar hatırlatayım; İRA, İrlanda’nın ikiye bölünmesi ve İngiltere’nin “var olan bir devleti işgal etmesi sonunda” yani (her ne kadar terörün, masum insanlara saldırmanın asla mazereti olamaz ise de en azından “haklı bir nedenle” ortaya çıkmıştı, PKK ise terör eylemlerini “olmayan bir devleti Türkiye toprakları üzerinde kurma isteğiyle” başlattı, sürdürüyor.

Bir diğer fark da İRA’nın aksine PKK’nın dış destekli oluşu, Almanya, Fransa ve diğer AB ülkeleri tarafından, zaman içinde Suriye, Irak, İsrail gibi ülkeler tarafından desteklenmesidir.

HANGİ SÖZLER VERİLDİ?

Ama şu anda bizim için önemli olan bu korkunç terör eylemlerini durdurmak için ne yapılması gerektiği.. PKK liderleri, örgüte “referandum öncesinden başlanarak sözler verildiğini, taleplerine karşılık ‘kabul ediliyor’ havası yaratıldığını ama seçimden sonra bu durumun tamamen değiştiğini” açıkça söylediklerine göre ortada ciddi bir sorun var.. Bu sorun, besbelli ki bugün devam eden PKK saldırılarının da nedeni..

O zaman bu konunun üstü örtülüp her gün yeni bir terör saldırısıyla karşılaşmak yerine Hükümet’in konuyu açıkça tartışması, hangi sözlerin verildiğini anlatması ve ne yapılacağını bulması gerekiyor. Zira ne terör örgütünü halka şikayet etmek, ne de BDP ile öfkeli polemiklere girmek çözüm değil ve ölen insanların da bu olaylarda hiç mi hiç günahı yok!

Ayrıca.. İran “PJAK ile” sorununu bitirmiş, sınırlarını temizlemiş, PKK liderleriyle anlaşmış görünüyor. Onlar nasıl başardılar ve Türkiye neden başaramadı, bunun da açıkça tartışılması gerekmiyor mu?

****


Türkiye veterinerlerinin toplantısı!

Ekim’in 7’sinde, Cuma günü Ankara’da yapılan Türkiye Veteriner Hekimler Derneği’nin toplantısında konuşmacıydım, oraya gittiğime nasıl memnun oldum ve ne çok şey öğrendim bilemezsiniz. Kadına ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesi kadar önemli bir sorun da diğer canlılara karşı şiddetin önlenmesi ama ne yazık ki daha birincisini halledemediğimiz için bu sorunda yol kat etmek çok ama çok zor. Konuştuğum deneyimli hukukçular “Aslında ikisinin birbirinden fazla farkı yok, çünkü toplumsal olarak artan şiddetten hepsi nasibini alıyor ve devlet ‘korunmasız kesim’ olarak kadın, çocuk ve hayvanları korumuyor” diyorlar.

Bu toplantıda sokak hayvanlarının korunması ve şiddetin önlenmesi için net çözümler tartışıldığı gibi, kusursuz barınakların başarılmış olduğu da görüldü. Çağdaş olduğunu iddia eden tüm belediyelerin örnek alması için bunları anlatacağım ama önce bir uyarı var.

GÜMÜŞLÜK’TE YARALI KEDİLER

Daha birkaç gün oldu, Bodrum Gümüşlük’te bir balıkçıda “hepsinin burnu adeta bir kürekle vurulmuş gibi” yaralanmış beş altı kedi yavrusu gördüm. Zavallı yavrular insandan deli gibi kaçıyorlar ki o kadar çok insan gördükleri bir yerde mümkün değil. Akla balık lokantalarının onları “müşterileri rahatsız olmasın diye” sopa veya kürekle kovaladığı, vurduğu geliyor. Daha önce Maçka’daki bir parkta da arkadaki iki apartmanın kapıcısı onlara “çamaşır suyu” sıkmak dahil her kötülüğü yapmamış mıydı? Şimdi gizlice o balık lokantalarını izlemeye alacağım, eğer onlara zarar veriyorlarsa isimlerini tek tek “hayvana şiddet uygulayanlar” listesinde görecekler.

Açık söyleyeyim, mesela benim için en iyi düşündüğüm belediye başkanının “bölgesindeki kedi-köpek sorununu halledemediğini” görmek (hele bir de halledecek gibi görünerek günü kurtarıyorsa), benim o başkana inanmamam veya oy vermemem için yeterli nedendir ve artık medeni ülke isteyen herkes aynı şekilde davranmalıdır. (Devam edeceğim.)

Ruhat Mengi
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)