Aşağıda okuyacağınız belge Van Cumhuriyet Başsavcılığı, Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine aittir. Belge “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” ilişkin bir karara aittir.
Kararı veren, Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman( 400912).
Karar soruşturma dosya no: 2009/93, Karar No ise 2010/562’dir…
Bu belgede geçen şüpheliler: Tayyar Gürelli( Şemdinli’den) ve Erdal Sarızeybek…
Suç Tarihi: Şubat- Mart 2008 Hakkâri.
Suç: Örgüt faaliyetleri çevresinde uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapmak.
Suç delili: Yok…
Örgüt: Yok…
Uyuşturucu: Yok…
Şüpheliler arasında ilişki: Yok…
Suçun geçmişi: Yok…
Peki, Tayyar Gürelli kim?
Tayyar Gürelli Şemdinli’de yaşayan bir vatandaşımız, onu tanıdığımızda daha on yaşlarındaydı, yıl 1992. O zamanlar Şemdinli Tabur Komutanıyız, yani devletin eli, kolu, ayağı… Köyü Meşelik PKK tarafından saldırıya uğramış, yakınlarının çoğunu kaybetmiş bir küçük çocuk. O yıllarda tanıdık ve sevdik, yardım ettik ve köyünü bağrımıza bastık, hala bilirler bizi, yardımlarımızı, desteğimizi…
Peki, Erdal Sarızeybek arasındaki bağı ne?
Bağ işte bu, yıl 2011 derseniz eğer, on dokuz yıl öncesi sevdiğimiz bir çocuk… Arada geçen sürede ne gördük, ne duyduk ne de konuştuk…
Peki, nedir bu suç iddiası?
Hatırlar mısınız, Şubat 2008’de Irak’a zor bir harekât yaptık. Harekât başladığında, Show Tv ve Ali Kırca aradı, “bu harekâtı siz halkımıza anlatın”, dedi ve biz Şubat 2008’de Şemdinli’ye gittik… Yalnız başımıza değil, bir televizyon ekibi ile birlikte gittik ve de doğrudan Şemdinli Polis Karakolu’na… Bu kayıt Show Tv’de mevcuttur, belki size de izlemişsinizdir…
Şemdinli deyip geçmeyin, o yıllar can pahasına ve de halkımızla birlikte mücadele ettik bu PKK denilen ihanete karşı… Bizi bilir Şemdinli, biz de Şemdinli’yi, her anı yiğitliktir, her anı destektir, dostluktur, her anı zor günde yan yana olmaktır… Duyunca geldiğimizi yıllar sonra, toplandı Şemdinli yanımızda… Üstelilik Polis Karakolu’nda… Yıllar önce yardım ettiğimiz Tayyar da geldi, Tayyar Gürelli… Yanımızdaki polisler Tayyar’ı ne çok sevdiğimizi gördü, duydu ve dinledi ve ne olduysa ondan sonra oldu… Tayyar ise şimdi mezarda, çünkü 12 Eylül 2011 günü PKK’nın Şemdinli’de yaptığı saldırıda Tayyar can verdi…
Şimdi yine soracaksınız, nedir bu suç iddiası diyerek, biz de anlatalım…
Tayyar Ankara’ya geleceğini söyledi, gelirken “komutanım size ne getireyim”, diye de sordu. Biz de “bir kilo bal getir” dedik, hepsi bu… Bu konuşmaya da Şemdinli’deki polisler tanıktır, ama 2008’in polisleri, 1992’nin değil… 92’nin değil, çünkü o yıllarda biz, birbirimize tuzak kurmazdık, aksine canımızı birbirimize emanet ederdik, ama şimdiki yıllar çok farklı…
Bakın neler olmuş, biz de bu Van Savcısı Selçuk Kocaman’ın yayınladığımız bu belgesinden öğreniyoruz… Önce Tayyar Gürelli hakkında “PKK Terör Örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla suç dosyası hazırlanmış, aynı tarihte, yıl 2008, yani Şemdinli’ye gittiğimiz tarihte… Hemen telefonları dinlemeye alınmış… Yüksekova’dan “kimliği meçhul bir ERDAL” ile yaptığı görüşme dinlemeye takılmış, kimse şayet bu Erdal, bu Erdal’ın kimliği meçhul ama “bizim adımıza benziyor” diyerek işe koyulmuşlar… Yüksekovalı Erdal’ın yaptığı görüşme tarihi de ilginç: 16 Şubat 2008, yani bizim Şemdinli’de olduğumuzdan bir hafta sonra… Ve bu Erdal yok, tanınmıyor, bilinmiyor!
Sonra, sonra ise Ankara’ya gelmeden önce benimle yaptığı telefon görüşmesi de dinlemeye takılmış… Hepsi işte bu, iki telefon görüşmesi… Savcı telefon görüşmemizden şüphelenmiş(belki de polis), telefonda geçen BAL hikâyesini bir gizli tanığa sormuş(aslında müneccim)… Müneccim de “olsa olsa bu PKK örgütü işi” demiş… Savcı çok aramış ancak başkaca bir delil bulamadığından takipsizlik kararı vermiş… Belgesi ektedir…
Bu hukuk değil, bir alçaklıktır!
Bu hukuk değil, bir düzmece senaryodur!
Bu yapılan resmen bir kalleşliktir, resmen hukuk adına yapılmış bir şerefsizliktir!
Neden mi?
Tayyar’ı ilk 1992’de gördük, sonra ise 2008’de, aramızda hiçbir ilişki yoktur.
Ortada bir uyuşturucu madde yoktur.
Ortada bir örgüt yoktur.
Soruşturma yapmayı gerektirecek bir delil yoktur.
Peki, nasıl oldu bu iş?
Bir telefon görüşmesi, bu görüşmede geçen “emanet” sözü, bu sözün “gizli tanıkla” örgüt işine dönüştürülmesi, örgüt işi üzerinden soruşturmanın “Özel Yetkili Savcılık” yetkisine verilmesi ve derken iki yıl süren bir soruşturma, teknik dinleme, izleme… Tıpkı Çelebi teğmenin başına gelen telefon işi gibi…
Sonuç?
Sonuç yok, takipsizlik ama bu karar sonuç değil, bir başlangıç; sindirme, yıldırma, korkutma için bir başlangıç, “daha neler olur” gibisinden bir tehdit…
Peki ya sonra?
Hemen Zaman Gazetesi çıktı ortaya “Sarızeybek PKK ile uyuşturucu işi yapıyor” diye manşet attı. Ardından ona bağlı tüm internet siteleri… Kesin mahkeme kararı ile “Tekzip” ettik ama mahkeme kararını yayınlamadılar bile, çünkü devlete meydan okuyor bu gazete…
Yani?
Yani, şüphe yarattılar şüphe, adımız sanımız üzerinden masum halkımız yüreğinde şüphe yarattılar, tıpkı Türk Ordusu üzerinde yarattıkları şüphe gibi…
Ne olacak şimdi?
Hiç, mücadeleye devam edeceğiz… Onlar alçaklık yapacak, çünkü vazifeleri bu, biz de mertliğimizle bu alçaklarla mücadeleye devam edeceğiz…
Erdal Sarızeybek
İŞTE BELGESİ, İBRET İÇİN OKUYUNUZ:
Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı:
Kararı veren, Cumhuriyet Savcısı Selçuk Kocaman( 400912).
Karar soruşturma dosya no: 2009/93,
Karar No ise 2010/562’dir…
Erdal Sarızeybek
Bir Savcı, Bir Müneccim ve Bir de Polis, Alçaklığın Sınır Tanımazlığı...
Salı, Aralık 13, 2011