Ruhat Mengi yazdı:"Bütün suç ‘tecavüze uğrayan kadın ve çocuk’ta!"


Dün Bilgi Üniversitesi’nde “Hiç mi vicdanınız sızlamadı” başlığıyla yapılan, Kadın ve Aile Bakanı Fatma Şahin’in, CHP Grup Başkanvekili Ülker Tarhan’ın, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun da katıldığı paneldeydim. Bunu daha sonra yazacağım ama önce Türkiye’de kadın ve çocuklara karşı şiddette son duruma bakalım.

***


Toplum daha N.Ç davasındaki skandalın; mahkeme ile Yargıtay’ın “12 yaşındayken 26 kişinin tecavüzüne uğrayan çocuk” için “rızası ile beraber olmuştur” şeklindeki akıl dışı, çağ dışı kararlarının şokunu atlatamadan arkadan Siirt davası skandalı geldi.

Aralarında Okul Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu’nun da bulunduğu “Siirt’te çocuklara toplu tecavüz sanıkları” da kurtarılacak besbelli artık.. Kısa süre önce köşemde “mahkeme ‘çocukların ruh sağlığı bozulmuştur’ şeklindeki Adli Tıp Raporu’na bakarak suçluların tahliye taleplerini reddetti” haberini yorumlamış, bu “çocuk tecavüzünde ruh sağlığı bozulması-bozulmaması, çocuğun rızası olması-olmaması” saçmalıklarını tartışmıştım (ki bunu sık sık yapmam için her türlü şart mevcut.. Ve aynı olaylar inatla tekrarlanıyor.)

BÖYLE YASA OLMAZ OLSUN

Yargıtay’ın N.Ç davasında “çocuğun rızası” muhabbetine girmesinden hemen sonra (bir “üst mahkemenin iflası” olur bu karar ve yıllar yılı unutturulmaz, dünyaya rezil oluruz onu da söyleyeyim) tekrar Siirt’teki çocuk tecavüzü vahşetine dönüldü ve 35 kişinin iki yıl boyunca tecavüz ettiği 4 kız çocuğun ruh sağlığının “aslında daha önce bozulmuş olduğu” iddia edildi.. Üstelik Kadın ve Aile Bakanlığı’na bağlı ve çocuklarla yakından ilgili bir kurum olan SHÇEK yaptı bunu.

Demek ki SHÇEK tecavüzcü öğretmen dahil 35 kişinin ağır ceza almasını istemiyor. Aksi takdirde “mağdur çocukların daha önce ruh sağlığı bozuk veya değil, ikisi kardeş 4 çocuğa tecavüz eden sapıkların en ağır cezayı alması için” ellerinden geleni yapmaları, suçluların cezasını hafifletecek mazeret üreteceklerine, “mağdur çocuklarda ruh sağlığı bozulması veya rıza arayan” adalet dışı, insan haklarına aykırı yasalara da karşı çıkmaları gerekirdi.

Öte yanda, çocukların ruh sağlığı önceden bozuksa, böyle çocuklara tecavüzün cezası daha da ağır olmalı.. Hem çocuk olmasından, hem de ruh sağlığının yerinde olmamasından yararlanarak tecavüz etmişler demek ki! Bu nasıl yasadır ki böyle bakacağına “çocuğa 26 kişi tecavüz etmiş ama ruh sağlığı bu olayla bozulmamış, daha önce zaten bozukmuş” gibi bir budalalığı kabul edebiliyor.

SUÇLULAR KURTARILACAK

Bu davalar öyle hukuk dışı bir hale geldi ki; adeta suçlular “çocuk kendi rızasıyla tecavüzü kabullenmiştir” rezaleti ile kurtarılamıyorsa “ruh sağlığı önceden bozuktu” denerek kurtarılmak isteniyor gibi.. O da olmazsa Adli Tıp’tan gelen “mağdura karşı” raporlar kurtarıyor. Neden acaba, yoksa aslında bu olayların önlenmesi istenmiyor mu, başka ne gelebilir akla?

Başta ümitlendik ama öyle anlaşılıyor ki toplum daha uzun süre “şu yapılacak, bu yapılacak” toplantıları ile oyalanırken, Meclis’i zorlaması gereken kurumlar zaman kaybederken diğer tarafta tüm “çocuğa tecavüz” davalarının ve İzmir’deki “karakolda kadına polis işkencesi” gibi olayların sanıkları hafif cezalarla kurtarılacak.

KADIN ÖRGÜTLERİ BİRLEŞMEZSE..

Bunun sorumluluğuna da “kendilerinden çok önce, kadın ve çocuğa karşı şiddeti önlemek için yıllarca mücadele vermiş” diğer örgütleri dışlayarak ön almak için tek başına ortaya çıkan bazı kadın grupları ortak olacak.. Örneğin “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” henüz yeni bir örgüt ama yanına ünlü sanatçıları alarak gösteriler yaparken, çok sayıda önemli ve deneyimli kadın kuruluşunu bünyesinde barındıran “Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu”nun bile bundan hiç haberi olmuyor.

EĞER YALNIZ YÜRÜMEYECEKSEN..

Onlarca yıldır medyada kadın ve çocuğa şiddete karşı çıkan ve çoğu kez “tek başına mücadele” sürdüren benim gibi gazetecilerin haberi olmuyor. Olsaydı, o gösteriler 100-200 kişi yerine 500-700 kişiyle ve Türkiye’nin tüm kuruluşlarıyla yapılırdı. Senelerdir uğraşılan ama ancak “bir arpa boyu yol katedilen” bu konu “öne geçme, diğerlerini yok farzetme” gibi sıradan düşüncelerin olmamasını gerektirecek kadar önemlidir.

Mağdur kadınlara “Asla yalnız yürümeyeceksin” diyorsanız, siz de büyük kalabalıklarla, tüm ülkenin temsilcileriyle yürümelisiniz. Çünkü özellikle bu kadar inatla hakkın-hukukun hiçe sayıldığı ve bir türlü ilerleme kaydedilmeyen bir konuda ancak “birlikten güç doğabilir”.. Ama bu tablo her zaman ortaya çıkabiliyor ve çok üzücü doğrusu!

Ruhat Mengi
Vatan
Daha yeni Daha eski