Ülkenin en büyük sektörü: Kantar!
Cumartesi, Aralık 03, 2011
Bir yasa teklifi görüşülürken ortaya çıkmış: Meclis’te 87 müşavir varmış... Hepsinin maaşı yıllardır düzenli olarak yatırılıyormuş ama bırakın Meclis’e gelip çalışmayı, çoğunun adresleri, telefonları bile bilinmiyormuş!
Durun, bu kadar değil...
2003 yılında 4 bin 100 olan TBMM personel sayısı bugün, 5 bin 389’a ulaşmış...
Yani kadro, sekiz yılda yüzde 25 genişlemiş...
Neden?
Neden olacak; eski vekillerin torpil yaptırıp aldırdıkları çalışanlar, yasa gereği işten çıkarılamıyormuş...
Yeni milletvekillerinin torpil yaptırıp aldıkları onlara eklenince; kadro sürekli büyüyor ve bugün itibarıyla milletvekili başına yaklaşık 10 personel düşüyormuş!
Üstelik Meclis Başkanlığı bir de araştırma yaptırıp, bunlardan bin 800’ünün “fazla personel” olduğunu resmen açıklamış...
Ne demek, “fazla personel...”
Ben söyleyeyim:
“Kantar” personel...
Hani, “İşsiz kantar, oturma organını tartar” diye bir deyim vardır ya...
İşte o deyimde sözü edilen “kantar” arkadaşlar bunlar!
İşleri yok; ama koltukları var...
Hatta bazılarının makam arabaları, makam şoförleri, çalışma ofisleri ve sekreterleri var!
***
Devam edelim:
Meclis’te sadece daire başkanı, müdür ve müdür yardımcısı koltuklarında 226 kişi oturuyormuş...
Ayrıca; kadroda 25 mimar, 62 de mühendis görev yapıyormuş!
Mübarek; Meclis değil de Ali Ağaoğlu’nun müteahhitlik şirketi sanki!
Peki; onca mimar, mühendis ne iş yapıyor?
Badana, boya işlerine nezaret ediyor, ara sıra da tadilat yaptırıyormuş!
Başka...
“Kantar” efendim, kantar...
***
Meclis’e haksızlık etmeyelim:
Aynı “kantar personel” durumu, hemen hemen bütün devlet dairelerinde ve sözüm ona “özerk” kurumlarda yaşanıyor:
Örneğin TRT...
Kurumda çalışanların sayısının 17 bin civarında olduğu söyleniyor...
Bunların sadece 2 bin 500’ü son Genel Müdür İbrahim Şahin döneminde işe alınmış...
Peki; TRT kamu değil de özel sektör kuruluşu olsaydı; bu 17 bin kişinin yaptığı işi en fazla kaç kişi yapardı?
Bu soruyu; yıllarca TRT’de çalışmış sonra da Türkiye’nin en büyük özel kanallarında üst düzey yöneticilik yapmış bir “duayen”e sordum...
Aldığım yanıt, “En fazla 2 bin, bilemedin 3 bin kişi” oldu...
Yani...
TRT’de “kantar personel” oranı yüzde 70’e ulaşmış...
Eskinin Denetleme Kurulu Üyesi, şimdi “uzman” kadrosunda...
“Uzman” ama işsiz...
En namusluları, sabah kuruma gidip, girişteki turnikelere kartlarını okutuyorlar, sonra bir arkadaşlarının yanında çay içip, evlerine ya da kahveye gidiyorlar!
Çünkü Meclis’tekilerin aksine onların oturacakları masaları bile yok!
***
Başka bir hesap yapalım:
Sadece “genel bütçeli” kurumlarda çalışan “memur” sayısı, son on yılda inanılmaz torpillendi ve 1 milyon 300 binlerden, 1 milyon 800 binlere çıktı!
Bu ne demek?
“AKP, devlet içinde kendi devletini kurdu” demek...
Doğal olarak, “AKP’den önceki devlet”, “kantar” haline geldi!
Bunların sadece yüzde 10’unun “yapacak bir işi olmadığını” düşünürseniz, bu ülkedeki bankamatik memurların sayısının aşağı yukarı 200 bine ulaştığını görürsünüz...
Her biri için ayda 3 bin lira harcansa; bu, ayda 600 milyon, yılda 7,2 milyar lira eder...
Demek ki neymiş; en büyük sektör, “kantar” sektörüymüş!
***
Memur arkadaşlar kızmasın; suç onlarda değil... Hatta birçoğu, “personel eksikliği” nedeniyle insanüstü bir gayretle çalışmak zorunda kalıyor!
Suçun kimde olduğu belli...
Gelin görün ki onlar, devlet arşivlerinde tarihi kurcalamakla ve “kahramanlar”ı, “hain”e dönüştürmekle meşgul...
O yüzden sesimizi duyacaklarını sanmıyorum!
*****
Günün Sorusu
Liboşlar ve din tacirleri Atatürk için bugüne kadar, “deccal” de dediler “veled-i zina” da... Hatta geçenlerde onu “diktatör” bile ilan ettiler. Yeni Şafak yazarı Prof. Yasin Aktay da bu küfür yarışında geri kalmamak için olsa gerek, çıktığı bir canlı yayında Atatürk devrimlerini Rus Çarı Deli Petro’nun yaptıklarına benzetmiş... “Deli Petro da herkesin sakallarını kestirerek, halkın şeklini şemalini değiştirmeye kalkıştı” demiş... Sorum bu arkadaşlara:
İçinizdeki o korkunç kin hiçbir zaman bitmeyecek; değil mi?
*****
Bir ışık da siz yakın...
Bazı yobazlar, Türkan Saylan’ın ölümünün, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin de sonu olacağını düşünerek, sevinçlerini gizleme gereği bile duymadılar...
Ama o ÇYDD, “Durmak yok, yola devam” dedi ve Prof. Dr. Aysel Çelikel’in başkanlığında sürekli yeni projeler geliştirerek burs verdiği üniversite öğrenci sayısını 49 bin 892’ye çıkardı.
Elbette Saylan’a yapılan zulme gösterilen tepkinin, derneğe “bağış” olarak yans ıması da bunda büyük rol oynadı.
ÇYDD şimdi yeni bir atılımın eşiğinde...
“Bir Işık da Siz Yakın” projesi ile Türkiye’nin her köşesinde yüksek öğretim kurumunu kazanmış, ailesi ekonomik yetersizlik içinde olan gençlerimize kız erkek ayırımı yapmadan burs sağlamayı hedefliyor...
Bu kampanyaya katılmak için yapacağımız şey belli;
Bir öğrenci için ayda 150 lira bağışta bulunacağız...
Ya da 5264’e birer SMS atacağız...
Ayrıntılı bilgiyi, derneğin 0212 252 44 33 numaralı telefonundan edinebilirsiniz.
Karanlığa inat... Bir ışık da siz yakın!
Mustafa Mutlu
Vatan
Tags