Ortalık Karıştı!


Eh yani, artık Nazlı Ilıcak da “O zaman TÜBİTAK yanlış rapor verdi” deme noktasına vardıysa, şu sahte Balyoz darbesinden tutuklu subayların üzerindeki demir parmaklıkların açılma zamanı geldi! Hepsi özgürlüğüne, görevlerine ve ailelerine koşmalı!
O Nazlı Ilıcak ki, onca sahtekârlığın ortaya çıkmasına rağmen satır satır iddianameyi savunmaya devam etmişti. Burnu kokuyu aldı! Tren ray değiştiriyor. Ilıcak’a: Gerçekleri savunma zamanı, bunu başarabilecek insanlardan birisin!
Ezgi Başaran: “İsim vermiim; 1 yıl kadar önce Balyoz davasını savunan birkaç gazeteci büyüğüm, o iddianame çökükmüş diyor şimdi bana, ama yazmıyorlar..”

Hadi Hasan Cemal, gerçeklere bir el at artık!
***
Merkez medya gözlerini kapıyor… Yahu hepiniz, “Fatih Camisi bombalanacaktı, binlerce insan tutuklanacaktı, cinayetler işlenecekti” diye başlıklar atmadınız mı? Attınız. Her gün sözde “darbe planı”nın bir maddesini flaş haber vermediniz mi, verdiniz… Bütün bunları gerçekmiş gibi sundunuz mu, sundunuz… (*)
Millet buna inandı mı? İnandı…
Derken tutuklamalar başladı mı? Evet.. 360 subay sanık yapıldı, 250’si içeride tutuklu, generaline, amiraline kadar her rütbeden..
Darbe planı gerçek olsaydı derdik ki: “Ne yapalım başaramadın… Her şeyin bir riski var!”

Ama o “melun hakikat” boy gösterdi Güneş’in ışığında! Ulan ki ulan, ortaya çıktı ki, ortada darbe planı falan yok. Askerlerin her zaman yaptıkları “plan semineri” üzerine, bütün bu tutuklamaları gerçekleştirmek için yazılmış sahte darbe senaryosu var.
TÜBİTAK’a rapor verdirilmiş: Evet bu CD(ler), bir oturumda, 5 Mart 2003’te, saat 23:50:42’de kaydedildi. Çünkü senaryo, 2003’te darbe hazırlığı yapıldığını öngörüyor!
CD sahte, hepsi sahte, ileri sürülenler sahte! CD’ler 2003’te değil, en erken 2006’da hazırlanmış.
Çünkü, 2003’te hazırlandığı söylenen darbe planlarında öyle kayıtlar-kuyutlar var ki, 2003’teki gerçeklerle örtüşmüyor. Örneğin CD’lerdeki bir yazı karakteri (Calibri), dünyada ilk 2007’de kullanılmaya başlandı! Bir darbe krokisinin çizildiği program da 2003’te yoktu!
Eh yani, en erken 2007’de, sahte delil üretme şebekesi, oturmuş, 2003 yılına ilişkin bir darbe senaryosu yazmış. Her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırarak üstelik!
Böyle 1500’den fazla, 2003 yılındaki maddi gerçeklerle zerre kadar örtüşmeyen olgu saptamış durumda avukatlar, uzman incelemeleri…
Mesela sokaklar var, ama isimleri 2004’ten sonra belediye kararlarıyla konmuş! Yani 2003’te yoktular!
Askeri gemiler var, İstanbul’da değiller, mesela Ege’de görevdeler…
Darbe yapacak subaylar o dönemde tamamen başka görevdeler, kimisi yurtdışında…
Sahte iddianın bini bir para!
***
İddianame diyor ki: Balyoz darbesini Orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman önledi! Ama sadece iddia!
Avukatlar da diyor ki: Öyleyse Özkök ve Yalman’ı çağırın mahkemeye, bunun doğru olup olmadığını soralım.
Savcı diyor ki: Gerek yok, yeteri kadar delil var.
Mahkeme de karar veriyor: “Davanın gelmiş olduğu safhada yeni tanıkların dinlenmesinin yargılamaya hiçbir katkı sağlamayacağı, dosya içerisinde yeterli bilirkişi raporunun bulunduğu, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı”..
En önemli iddialar için tanık dinlenmesini ve sahteliği ortaya çıkaran analiz raporlarının dikkate alınmasını istemiyorlar.
Neden? Akla şu geliyor: İddiaları çürüten ifadeler ve raporlar dava dosyasına girerse… yandı gülüm keten helva! Belgeler girmemeli ki, savcı esas hakkındaki son mütalaasını, çürüklüğü/sahteliği kanıtlanmış eski iddiaları üzerine kursun ve evet bunlar darbeci, desin.. Mahkeme de dosya içeriği üzerine karar versin…
Yo hayır, mahkemenin böyle bir niyetine zerre kadar olasılık tanımıyorum! Olamaz! Onlar davanın sürdürülemez olduğunu şimdiden gördüler, beraat kararı verecekleri için davanın uzamasını istemiyorlardır!
Tabii ki bunların hepsi varsayım. Ben gerçeğin nerede olduğunu sanırım biliyorum!
***
Balyoz bavulcuları, CD kayıtlarının 2003’te yapılmadığı olgusu karşısında, “2007’lerde güncellendi” palavrasına sığınıyor.
Böylece davayı aslında çökertiyorlar! Çünkü, temel iddia şu: Darbe planını içeren CD 5 Mart 2003’te, saat 23:50:42’de hazırlandı, ekleme çıkarma yapılmadı ve Çetin Doğan’a sunuldu. Darbede görev alacak bütün subay listeleri vb. de 2003 ve öncesini belirliyor.
Bavulcuları bunu savunarak “aptallık” ediyor. (**) Ama neyi savunsalar ellerinde kalmış durumda. İki ucu şeyli değnek.
Yapacakları tek şey: Alet olduk, bizi kandırdılar diye bas bas bağırmak..
(*) Sedat Ergin, Balyoz iddianamesini ayrıntılarıyla inceledi, bir ay boyunca yayın yaptı. Yazılarının esası, bazı aksi durumlar, karşı iddialar, eksik belgeler vb. olsa bile, daha çok, bu darbe planlarının doğru olabileceğine yakın duruyordu. Bu yazı dizisi Sedat Ergin arkadaşımıza, verdiği emeğin karşılığı olarak, Gazeteciler Cemiyeti’nin ödülünü getirdi.
Ama Balyoz belgelerinde aylardır yeni bir duruma girildi. İçinde Balyoz planlarının bulunduğu 11 No’lu CD’nin, savcının ve TÜBİTAK raporunun iddia ettiğinin aksine, 2006 veya daha geç bir tarihte hazırlandığı ortaya çıktı! Ayrıca 1500’ü aşkın iddia sahteliği var. Şunu demek istiyorum: Aldığı ödül, Sedat Ergin’e bu durumu yeniden ele alma sorumluluğunu yüklüyor.

Orhan Bursalı
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)