La Fontaine’e Mektup...

Hayrettin


Sevgili Jean de La Fontaine...

Senin “Kurt ile Köpek” hikâyeni alıp yazdım paşa paşa, başıma gelmeyen kalmadı...

Bizim (bir nevi) kral, televizyona çıktı, kalemimden pislik aktığını söyledi... Şövalyelerini saldı üzerime...

Eeee ben kılıç kalkan bilmem...

Suçu sana attım...

*

İktidarın adamlarından birisine, “Suç varsa La Fontaine suçlu” dediğimde verdiği yanıttan sana içerlediklerini de anladım...

“O da Ergenekoncunun teki” dedi çünkü...

Senin “Öküz” hikâyeni hatırladım o an...

*

Sonra hakkımızda soruşturma açıldı...

İkimizin...

Sakın “Ben 1695’te öldüm ama” deme...

Açarlar soruşturmayı arkadaş...

Çünkü bizde geçen seçimde 20 bin ölü oy kullandı... Hatta ölü seçmenlerden bazıları sandık sandık gezip birkaç yerde birden oy attılar...

Şu anda da polis kimi ölmüş şüphelileri arıyor mesela, mahkemeye çağırdılar çünkü... Üstelik kaçmasınlar diye haklarında “tutuklama” kararı da var...

Havaalanlarına da yazıldı ki, ölüler yurtdışına çıkmasın...

*

Ayrıca adındaki “La” senin kesin bizden olduğunun kanıtı...

Kaçamazsın...

Bu arkadaşlarda birçok “La” var...

“La Ali...”, “La İsmail...”, “La Osman...”, “La Remzi...”

*

Sonunda ikimiz hakkında soruşturma açıldı...

Düşünsene, ikimiz mahkemeye gidecektik... Ben hadi kimim ki?.. Ama seni yargılayacaklardı hikâyen yüzünden...

Üstelik bu yargılamayı kim istedi biliyor musun?..

Kralın şövalyeleri la...

“General” diyoruz biz...

*

Ama bir savcı...

Kralın değil, hukukun, adaletin, yargının, vicdanının savcısı, soruşturmayı reddetti...

Avukatlarımdan duyduğuma göre, bir kadın savcı...

Bu konuda söyleyecek çok şeyim var ya...

(.........)

*

Böylece yargılanmaktan kurtuldun yani...

Ama senin hikâyelerindeki canlılar kurtulamadılar...

Aynı adamlar birkaç gün önce bir kanun hazırlayarak ev hayvanlarını “mal” saydılar... Böylece, site yöneticileri, belediyeler, komşular, istedikleri gibi kedilerini köpeklerini öldürebilecekler...

*

Seni bilmem aziz dava arkadaşım La Fontaine...

Ama ben üzüldüm, bıçak kemiğe dayandı artık bu ilkelliklerden...

İçimden geçiyor artık; insanlara sığınmış bir canlıyı, bir bebek kediyi, çöplüklerde kuru ekmek kırıntısı arayan anne köpeği vuracaklarına...

Varsın beni vursunlar...

1 Temmuz 2012 - Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)