Zafer’in 90. yılı!


Gazetelerin dünkü manşetlerinde zafer sloganları... Mesela Hürriyet:
“Türk tarihinin dönüm noktası: Büyük zafer 90 yaşında”
Taraf gazetesinin manşetine koyduğu bir harita parçası ise başka bir soruyu gündeme getiriyor:
- Acaba Büyük Zafer’in 90. yılında Türkiye yeni bir dönüm noktasında mı?
Haritada Hakkâri ilinin güney bölümü kara kalemle taranmış...
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye’nin Irak sınırı boyunca içeri doğru 15 kilometrelik alanın PKK kontrolünde olduğunu söylüyor. Ve ekliyor:
- Şemdinli ve Çukurca’da denetim PKK’da... İnanmayan Bakan varsa birlikte gidelim...
PKK adına hükümete maydan okuyan bu zata günlerdir yanıt yok. Ben geliyorum hadi birlikte gidip memleketimizin o parçasını birlikte görelim diyemiyor hiçbiri...
Demirtaş’a göre Türk ordusu karakollardan dışarı çıkamamaktadır...
İstanbul’da da benzer bir durum var. Ordunun seçkin general ve albayları Hasdal, Hadımköy, Silivri cezaevlerinden dışarı çıkamıyor. Doğruluğu ispatlanamayan kanıtlarla hapis yatırılan general ve albay sayısı 200’ü aşıyor...
Büyük Zafer’in 90. yıldönümünde manzara budur. Başkumandan! kulağı ağrıdığı gerekçesiyle Köşk’teki tebrik törenini iptal etti. Hastaneden twitter mesajları atıyor... Anlaşılan orada iyi vakit geçiriyor...
Başbakan ise daha sıkkın olmalı. Amerikalı tarihçi Webster Tarpley, ABD Başkanı Obama’nın, Tayyip Erdoğan’ı Suriye ateşinin içine çekerek oyuna getirdiğini söylüyor... Suriye yanarsa Türkiye de yanar deniyor. Ne var ki umudunu ABD’ye bağlamışların bir B planı yoktur... Hem kendilerini hem ülkeyi bu yüzden uçuruma yuvarlıyorlar.



Huff Post gözüyle
ABD’nin en çok okunan haber sitesi Huffington Post, Stanley Weiss imzasıyla “Recep Tayyip Erdoğan: Ortadoğu’nun yalnız adamı” başlıklı bir yorum yayımladı...
Yazıda Erdoğan, Rus lider Putin’le kıyaslanıyor, ortak taktiklerinden ikisi şöyle kaydediliyor:
- Düşmanlarını yok etmek için yargıyı kullan...
- Gerçek ideolojini demokrasi maskesi ardına gizle...
Yazıda Erdoğan’dan “Çin ile İran’ın toplamından daha fazla gazeteciyi hapseden hükümetin lideri” diye söz ediliyor...
Erdoğan’ın dış politikadaki başarısızlıkları şöyle sıralanıyor:
“Hamas ile El Fetih’i bir araya getirmeye çalıştı, başaramadı. NATO’yu Libya’nın dışında tutmaya çalıştı, başaramadı. İsrail Mavi Marmara’da 9 Türk eylemcisini öldürdüğünde Türk donanmasını diğer insani filoları korumaya yollayacağını söylemişti, sözünde durmadı. Kıbrıs Cumhuriyeti petrol kuyuları açmaya başladığında Türk savaş gemilerini göndereceğini bildirmişti, sözünde durmadı. Haziranda Suriye bir Türk keşif uçağını düşürdüğünde Şam’ın Türkiye’nin gazabını hissedeceğini söylemişti, sözünde durmadı.
Yazar “Suriye Erdoğan’ın yıkımı olabilir” diyor.
Altını çizdiğimiz diğer satırlar:
“Türkiye topraklarında Suriye muhalefetine üs veren tek ülke olduğu gibi öteki NATO ülkelerini savaşa teşvik eden tek NATO ülkesidir aynı zamanda.
Diğer Müslüman ülkeler şimdi Türkiye’yi Suriye’ye karşı ‘sabotaj ekseni’nin parçası olmakla suçlamaktadır.
Sıfır problemin çok uzağında kalan Türkiye’nin bugün komşuları; Rusya, İran, Irak, Mısır, İsrail ve Ermenistan ile sorunu vardır. Türkiye bugün kendi Kürtlerinin Suriye Kürtleriyle ittifak kurarak güney sınırlarını dağıtması riskiyle karşı karşıyadır...”



Kavga
Ülkenin gündemine bakar mısınız?
Büyük Zafer adı verilen en büyük tarihi zafer kutlanırken kavgalar çıkıyor... Siyasi parti anıta çelenk koymuş. Polis gelip çelengi kaldırıyor. Kimi törende saygı duruşu var, kiminde yok. Bir saygı duruşu mesele oluyor. Valiler kaymakamlar seferber olmuş... Bizzat kavgaya katılıyor. Sanırsınız ki Yunan vatandaşları gelmiş de zorla çelenk koyarak Yunan ordusunun İzmir’e çıkışını kutluyor. Vatandaşın Atatürk anıtına çiçek koyması neden mesele olur? Yurduna ve ulusuna saygılı bir iktidar, halkın Cumhuriyet’e saygı göstermesinden rahatsız olur mu?



Gündem şimdilik değişti... Düne kadar Silivri’deki
“Tutsak Türk Ordusu” konuşuluyordu, şu sıralar Hatay’daki “Özgür Suriye Ordusu” konuşuluyor...
* * *
BDP’li vekillerle kucaklaşan PKK’lı terörist H. K. diyor ki: “O gün geleceklerini biliyorduk. Saç tarayıp, tıraş olup onları karşıladık.”
Aferin... Saygıda kusur etmeyen böyle teröristler dünyanın neresinde var...
Haldun Ertem



Fetih
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Trabzon’daki Ayasofya Müzesi’nin camiye çevrileceğini açıkladı bir süre önce... Konu tartışmalara yol açtı.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı’nın müzeyi boşaltıp teslim etmesini bekliyormuş.
Turizmciler ise yapının müze olarak kalması için harekete geçmiş durumda. Bölgede pek çok cami olmasına rağmen, üstelik ihtiyaç varsa yenileri yapılabilecekken müzenin camiye çevrilmesi TÜRSAB’ı harekete geçirdi. Başkan Başaran Ulusoy iki hafta sonra Trabzon’a giderek incelemede bulunacak.
Trabzon Ayasofya Müzesi, İstanbul’un Latinler tarafından işgaliyle Trabzon’a kaçan ve burada bir devlet kuran Komnenos ailesinden Kral I. Manuel tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılmış. Fatih’in 1460’ta Trabzon’u almasıyla camiye çevrilmiş, 1964 yılında müzeye dönüştürülmüş.
Turistlerin Trabzon’da en çok ilgi duydukları yapılardan biri bu... Camiye çevrilmesine kim, neden ihtiyaç duydu? Bilinmiyor...



“GÜÇLÜ ordu güçlü Türkiye” sloganı bu yılki 30 Ağustos Zafer Bayramı afişlerinde yer almıyor.
Bu konudaki esprimize Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı’na yeni atanan Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü’den açıklama geldi. Özkürkçü, “güçlü ordu” sloganının pek çok afişte yer almaya devam ettiğini, ancak sloganlarda çeşitlilik amacıyla bu yıl değişikliğe gittiklerini bildirdi. Güçlü Ordu sloganı var olmaya devam edecekmiş...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)