Bilgi sinyallerimizi kesmek



Türkiye’den Suriye’ye birtakım TIR’lar gidip duruyor.
TIR’larda neler olduğunu bilen yok.
Bunları ihbar (!) üzerine kimi zaman polisler durduruyor, kimi zaman jandarmalar.
Önceki gün Adana’da aranan 7 TIR’la ilgili emri veren savcının durumu belli değil ama önceki aramaları yaptıran savcının görev yeri değiştirilmişti!
Son olayda, aramaları jandarma yaptı, olay yerinde telefon haberleşmesini kesmek için ‘Jammer’lar kullanıldı, gazetecilere görev yaptırılmadı vs.
Sinyal kesici ‘Jammer’ların kullanılma gerekçesi olarak, ‘patlamaya karşı önlem almak’ gösterildi.
Bence, önceki olayda yaşananların yaşanmaması için bir tedbirdi bu. Yani, aramaların tam yapılması için, yakalananların (belki de gazetecilerin bile) başkalarına haber vermesini önlemekti amaç.
Yine de, sonuç olarak, TIR’larda silah olduğu kayıt altına alındıktan sonra şoförler yoluna devam etmiş.
*
Bu TIR’ların kamuoyunun gözünden kaçırılmasını AKP Hükümeti ‘Devlet sırrı’, “MİT’in özel görevi” ve ‘rutin işlemler’ olarak açıklıyor.
‘Gizlilik kararı’ verilen bu silah yüklü TIR’lar konusunda uluslararası camiada, Türkiye’nin Teröre Destek Veren Ülkeler listesine alınabileceği sinyali veriliyor.
*
Hükümet Partisi AKP’nin Sözcüsü Hüseyin Çelik ise, neler söyleyeceğini şaşırıyor:
“Galiba buradaki savcı arkadaşların niyeti savcılıktan çok daha öteye bir şeydir. Devletin bir kurumu, istihbarat kurumu MİT’in yasası belli, görevleri belli. Kimse kafasına göre arama yapamaz”.
Allah Allah!
Bir savcı, “Canım sıkıldı, bir arama yapayım da sıkıntım geçsin” diyerek mi yoldan geçen TIR’ları durdurup görevini yapıyor?
Ve, tam da arattığı kamyonlarda silah bulunuyor!..
İktidar partisininin sözcüsü adalet ve hukuku savunmak zorunda değil mi?
TIR’larla Suriye’ye götürülenler gerçekten ‘yardım malzemesi’ ise ve eğer silah yardımı (!) değilse, bunun nesi gizli olabilir?
AKP hangi ‘yardımını’ propagandasız yaptı ki?
Dünyanın pek çok ülkesine daha önce gönderilen yardımlar ‘büyük şovlarla’ reklam yapılmadı mı?
Devam edelim:
“Uluslararası politikada bazı dengeler var. Devletin kendine göre bazı sırları var”.
‘İnsani yardım’ ne zamandan beri ‘devlet sırrı’ oldu?
Ayrıca ortada herhangi bir biçimde devlet sırrı var ise, devlet bunu niçin koruyamıyor.
Karşımızda sırrını koruyamayan bir devlet mi var?
Hüseyin Çelik’in sözlerine devam edelim:
“Ben 300 jandarma ve polisle bir TIR’ın durdurulduğunu ilk defa duyuyorum. (…) Netice itibariyle ne yapmaya çalışıyorsun? Sen kendini devlet içinde bir başka devlet falan olarak mı görüyorsun? Bana göre bu haddini bilmezliktir. Bu başka bir şey değildir”.
Doğru, ortada bir ‘haddini bilmezlik’ var ama bu kime ait acaba?
Bugün ‘güç bende’ diye kendini ‘haklı’ görüp, elindeki güç ile haksızlık yapanlarda olmasın…
*
Bunca hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzluk iddialarının cirit attığı ‘Adalet’ ve Kalkınma Partisi dönemini yaşıyoruz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, böyle bir dönemde Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklama yapmasını istiyor, haklı olarak.
DİB Prof. Dr. Mehmet Görmez ise dün çocuk gelinler konusunda konuştu:
“Hakkın, hakikatin, adaletin, şefkatin, merhametin olmadığı; insana değer verilmediği, insan onurunun ayaklar altına alındığı, kadınların aşağılandığı, kız çocuklarının hâlâ hor görüldüğü, KÜÇÜK KIZ ÇOCUKLARININ ZORLA EVLANDİRİLDİĞİ bir dünya, İslam’ın dünyası sayılır mı?”
Bu açıklama üzerine iki soru akla geliyor:
1- Bu söyledikleriniz Müslüman olmayan Avrupa’da mı geçerli, yoksa yüzde 99,5’u Müslüman olan Türkiye’de mi?
2- Çocuk gelinlerle ilgili olarak; Hz. Muhammed’in Hz. Aişe (Ayşe) ile evliliğini nasıl açıklıyorsunuz? Konunun muhatapları “Biz peygamberimizi örnek alıyoruz” derse, Diyanet’in yanıtı ne olur? (Bilindiği gibi; Hz. Ayşe’nin 6-7 veya 9 yaşında evlendiğine ilişkin iddialar var).
*
GÜNÜN SÖZÜ:
Zeki insan problemi çözer, gerçekten akıllı insan ise problemi önler. – Albert EINSTEIN

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)