AKP: Aşırı Uç!


Artık olayın adını koymak zamanı geçti bile: AKP, demokrasilerde “aşırı uç”larda olan bir partidir. Bu tür partilerin normalde iktidara gelme olasılıkları yoktur... Ancak olağanüstü koşullarda “aşırı sağ uçta” böyle dinci ve totaliterliği ağır basan, toplumu kendi ideolojisine göre adım adım dönüştüren partiler iktidara gelebilirler.

RTErdoğan normal koşullarda başbakan olamayacak bir kimsedir.

Ama ilk yıllarda demokrasi havalarında horon tepti! Bu demokrasi horonları ülkeyi de aldattı, yakın çalışma arkadaşlarını da...

AKP, tüzüğüyle önce “demokratik mekanizma” kurdu. Çoğu kimse, “işte parti içi demokrasi” dedi. Ama Erdoğan bu tüzüğü, çoğunluk partisi olur olmaz birkaç kez değiştirdi. “Demokrasi”yi attı; herkesi, her şeyi kendine bağladı, börtü böcek dahil! Totaliter tek adam yönetimi kuruldu.

Çevresine topladığı demokrat, merkez sağ, gerçek liberal, biat etmeyen türden değerli insanlar bir bir ayrıldılar veya dışlandılar.

***

Aslında, RTErdoğan’ın hiçbir zaman demokrat olamayacağı, okuduğu “minareler süngü, kubbeler miğfer” politik savaş “şiir”inden de belliydi! İktidarın yanındaki sözde liberal yazarlar, ne olacak bir şiirden, insan hapis yatar mı, diye küçümsedi... Oysa şiirin bütünü tam bir dinci kışkırtma ve tahrikti, normal bir politik kişi, böyle bir “şiirle” meydanlara çıkmaz, utanır.

Sonuçta, şeyhlerin dizi dibinde diz çökmüş bir siyasi figürün geldiği noktayı gözlüyoruz!

RTErdoğan, hem demokrasi havaları atarak, gerçekleştirmek istediklerini uzun süre gizleyerek, bunlardan hiçbirini seçim ve parti programında göstermeyerek, aldatıcı bir kişilik sergiledi.

Demokratlar, Erdoğan ve çekirdek kadrosunun “gizli programı”ndan hep şüphe etti. Takıyyeciliğini gündeme getirdi. Onlar gizli gündemlerini uzun süre saklamayı başardılar. Ama yeri ve zamanı gelince küt diye Meclis’e getirdiler yasalarını... En sonuncusu eğitimle ilgili yasaydı, tiyatro da bunlardan biri...

Açık ve net olarak, artık totaliter zihniyetin hızlandırılmış bir program uygulamasını yaşıyoruz..

Şunu da görelim: İktidarın ceberutluğu arttıkça, toplumda direniş de artıyor, bu direnişin total kontrolü mümkün değil... Çünkü toplum her zaman kendine yeni direnme yolları bulup çıkarır, binlercesini! 1 Mayıs ile Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anma toplantı, gösteri ve yürüyüşlerine bakın...

İktidar gösterilere karşı daha zalimce seçenekler arıyor, elektromanyetik dalgalar gibi! Kime karşı? Kendi milletine karşı! Hep böyle olmadı mı?

***

Yazının başındaki temel saptamayı unutmayalım. Dedik ki, aşırı uç görüşleri savunan bir partidir AKP ve normal durumlarda böyle partiler iktidara gel(e)mez. Parlamenter sandıktan genellikle merkezin hemen sağından ve solundan partiler çıkar.

AKP ve lideri, olağanüstü dönemin iktidar ürünüdür.

Nedir bu olağanüstü dönem? Merkez sağ partilerin bütününün ve tamamıyla çöküp yok olduğu bir süreç...

Ekonomik ve siyasal krizler, DYP, ANAP ve liderlerini adım adım sıfırladı, 2002 sonu seçimlerine girildi.

Peki neden merkezin hemen solundaki CHP değil de Erbakan’ın devamı Erdoğan ve AKP fırladı aradan?

Seçmen CHP’yi değil ama onun yerine Ecevit’i aradan iktidara tırmandırmaya çalıştı, bunu unutmayalım! Ecevit, bence yönetimiyle de iktidar olamadı! Seçmen bunu da gördü. Ayrıca ABD, büyük desteğini de iktidara yöneldiğini gördüğü AKP’ye verdi.

İkincisi, ülkemiz bütün sağ iktidarlar ve askeri yönetimlerce hep muhafazakârlaştırıldı ve din bir politik alet olarak kullanıldı. Sağ-sol seçmen oy aralığının en iyisinden yüzde 60-40, en kötüsünden yüzde 20-80/25-75 olduğunu unutmayalım! Bu durum, solun sürekli olarak askeri ve siyasi bombardıman altında tutulmasının bir sonucudur. Diğer nedeni de yakın zamana kadar ülkemizde seçmenin okulluluk yılının 4 yılda bırakılmış olmasıdır!

AKP, Erbakan’ın 2000 yılı öncesinin yükselişinin mirasına kondu. Üzerine ANAP ve DYP’nin oylarının yarısını ekledi 2002 seçimlerinde (yüzde 34). Sonraki seçimlerde de geri kalanlarını!

Merkez sağın Türkiye’yi çökertmesinin sonucudur AKP...

Yüzündeki maskeyi yırtıp atınca, ultra sağcı-dinci totaliter eğilimli bir yüz çıktı karşımıza!


Orhan Bursalı
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)