Genelkurmay’la ‘polemik’ ne haddime!


Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, son zamanlarda bazı yazarların ve aydınların kendine dolaylı cinaslı da olsa tarizlerinden, dokundurmalarından dolayı alınmış ve çok kızmış. Genelkurmay’dan muhtıra gibi sert bir tepki geldi. Bu “tepkideki” ordu konusundaki sözlerin özü, anlamı tabii ki tartışılmaz... İdeal olan da hepimizin hassas olmamızı gerektiren de bunlardır!

***

Bir süre önce Sayın Özel Paşama bana lütfettiği, aynı mealdeki bir uyarı mektubu üzerine, o zaman -bu yaşımda ve konumumda, muvazzaf veya emekli bir üstüm karşısında esas vaziyette duran bir kişi olarak- ordusuna ve komutanlarına saygım dolayısıyla kendisi ile bir polemiğe girmemin haddim olmadığını arz etmiş ve özür de dilemiştim. Ancak bundan sonraki gelişmeler beni gene rahatsız ediyor. Duygularımı ve endişelerimi ifade etmeye mecburum.
Başbakan Erdoğan da rahatsız olmuş: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, ordumuzun şerefli mensuplarına yapılan hakaret ahlaksızlıktır, edepsizliktir ve kendini bilmezliktir” diyor. Fakat on yıllık iktidarı döneminde orduya vurulan sistemli darbeler, “fahri savcı” olduğu davalar ve Genelkurmay Başkanlarının, komutanların tutuklanmalar ve yıllarca içeride olmaları düşünülürse, bu sözlerinin asıl muhatabı bizzat kendisi, ordu karşıtı yalakalar olmak gerekir!..

***

Ordu konusunda ve ordu üzerinden polemik, ilke olarak beni rahatsız ediyor ve hele ordunun en tepesindeki komutanla olması... Ancak sözümün eriyim ve şimdi Necdet Paşa’nın “muhtıra olmayan muhtırası” üzerine kendisine gene saygı hudutlarını aşmamak üzere sormak isterim; Silah arkadaşları -kendi eski komutanları- uydurma olduğu ileri sürülen bazı iddialara istinaden içeri alınır ve yıllarca tutuklu kalırken vicdanı rahatsız olmuyor mu? Medyada ordu ve askerlerle ilgili aşağılayıcı söylemler, hakaretler basında yayımlandı. Paşa, şimdiye kadar “muhtırada” ifade edilen ilkeleri hatırlatarak, neden hiç öfke göstermediler de şimdi bu kadar celallendiler? Her halde “sivil otoriteye” bağlılıkları ve bir türlü tecelli etmeyen “adalete” saygılarından olacak!...

***

Genelkurmayın son muhtırasında Mustafa Kemal’den Türk Ordusu’nun ebedi ve ezeli Başkomutanı olarak söz ediliyor. Paşa’ya daha önce sormuş ancak bir türlü cevabını alamamıştım. Şimdi yeri geldi bir kez daha soruyorum; Harp Okullarındaki yoklamalarda “1283 Mustafa Kemal” denilince öğrencilerin hep bir ağızdan, “burada, içimizde” diye bağırmaları geleneği kaldırıldı mı? Kaldırıldıysa neden kaldırıldı? Bu gelenek “tiyatro” değildi; Türk Ordusu’nun ebedi ve ezeli Başkomutanı’nın Mustafa Kemal olduğu ve Türk subaylarının, Atatürk subayları olacağını kanıtlıyordu.
Son günlerde Kuleli Askeri Lisesi başta olmak üzere, Paşa’nın Erdoğan’la anlaştığı ve onu satışa çıkaracağı söylendi. Hatta, ülke arazilerinin, askerin elindeki arazilerin yabancılara satılması hususunda yasal bir düzenleme yapıldı. Ama Özel Paşa, şimdiye kadar bu iddiaları da yalanmadı!
Son olarak AKP iktidarı, alelacele Cumhuriyetin başından beri mevcut askeri gelenekleri, kutlamaları-resepsiyonları hatta askeri geçit resimlerini kaldırıyor. Başbakan buna “sivilleşme” diyor ama açıkçası bu aslında milli değerlerimizin yozlaştırılmasıdır. AKP iktidarı planlı ve bilinçli bir şekilde kendi ordusunu yenmekte ve komutanları, Bülent Arınç’ın deyimiyle “yerine oturtmakta” ve “dize getirmekte”. Bu durumlarda Paşa acaba ne der?

***

Liboş yalakalar bunları, sivilleşme ve ordunun vesayetinden kurtulmak “hayırlı işaretler”, AB normlarına uymak olarak alkışlıyorlar. Yani artık bizim geleneksel milli değerlerimiz değil, “AB normları” cari olacak. Oysa “Ordu Millet-Millet Ordu” yabancıların, başkalarının kıskandığı bir ayrıcalığımız, üstünlüğümüzdü. Farkında mısınız ki bu da elden gidiyor!.. Özel Paşa, asıl buna tepki göstermelidir. Ordumuza candan bağlı olanlara karşı değil!..
Eğer Başkomutan, kendi ordusunun onurunu, manevi değerlerini, geleneklerini, malını mülkünü korumazsa, bunları kim koruyacak? Herhalde benim gibi çağdışı kalmış bir yedek İstihkam Teğmeni değil!..

Not: Fransa ve İngiltere gibi yerleşmiş sivil demokrasilerde, milli bayramlar, ABD’nin 4 Temmuz’u hep askeri merasim ve geçitlerle
kutlanır. Kimsenin aklına bu gelenekleri değiştirmek gelmez...


Altemur Kılıç
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)