Parantezli, aç parantez CHP yazısı


Aç parantez, cehaletin bu kadar moda olacağı hiç aklıma gelmezdi. Pek televizyon izlemiyorum. Bir arkadaşım telefon etti:
-Açsana televizyonu.
Nagehan Alçı televizyonda bana verip veriştiriyor. Nazlı Ilıcak çanak tutuyor. Darbecilikle suçlanıyorum! Altan Öymen bir şeyler söylemek istiyor, Nagehan onu susturuyor. Enver Aysever yanıt vermek isterken Nagehan onun sesini bastıracak bir biçimde sürekli konuşarak Enver’in dediğinin anlaşılmamasını sağlıyor.
Mizahı algılamıyorlar. Ben darbeci oluyorum. İzleyicilerimden, okurlarımdan taciz var; niye vermiyorsunuz ağızlarının payını? Nagehan Alçı ve Nazlı Ilıcak’ı 25 yıldır oynadığım ve izlemediklerinden emin olduğum Ferhangi Şeyler’i izlemeye davet ediyorum. Buyursunlar, halkın içinde vereyim ağızlarının hak edişini!
Kitaplarımı okumadıklarından da eminim. Belki kitaplarım olduğunu da bilmiyorlardır. Tiyatromuza onur verirlerse onlara külliyatımı imzalamak istiyorum, kapa parantez.
*
CHP’nin garip mozayiğindeki çatlamalar sürüyor, süreceğe de benziyor. Sorun mozayiğin çok renkliliğinden kaynaklanıyor. Böyle şeyler çok oluyor CHP’de.
Turne dolayısıyla neredeyse gitmediğim yer yoktur ülkede. Tarık Dursun K.’nın dediği gibi: “Bir ülke politikacılarından çok tiyatrocular tarafından dolaşılmalıdır!”
Gittiğimiz her yerde, oyundan sonraki yemekte masada kimi CHP’liler bulunur. Çok rengarenk CHP’liler tanıdım. Öyleleri var ki, sanki CHP’li değiller! Böyle bir tipin CHP çatısı altında ne işi var, sorusunu tornavidalıyor beyninize!
Kılıçdaroğlu ne diyor, taşradaki bey tamburam ne organ?
İzmir turnesinde oyundan sonra çöpşişçideyiz. Yan masadaki çakırkeyif bir bey bir süre sonra beni tanıyor, vay ağbicim hoşgeldiniz, girizgahıyla maydonoz oluyor. Bir dönem CHP İl Başkanlığı yaptığını herkesin kendisini bana benzettiğini anlatıyor… Boş konuşmasının sonunda;
-Neydi sizin isminiz ağbicim?
diye soruyor.
-Adım “Benzetildiğin” soyadım “Tip”
diyorum, kesiyor sesini, kime benzetildiğini düşünmeye koyuluyor.
Adapazarı turnesini CHP Gençlik Kolu düzenlemiş, salonu tıka basa dolduruyorlar ve fakat parti yöneticilerinden hiç yardım görmediklerinden, olayla ilgilenmediklerinden şikayetçiler. Partinin mozayiğinden dert yanıyorlar.
Kimi kentlerde sık duyduğum şeyler şunlar;
-Dışarıdan tanımadığımız birini getirip liste başına koydular. Kimse CHP’ye oy vermedi!
-Liste başına koydukları adam sahtekarın biri! Burada hiç kimse sevmez onu.
İzmit turnesinde, oyun sonrası yemeğe gidilecek, organizatör arkadaşlar içkili lokanta olmadığını belirtiyorlar. Ekip buna isyan ediyor. Biz tiyatrocular oyundan sonra yemek yer, bir iki kadeh içer oyunun gerginliğini atarız. Bir arkadaş iskeleye gidebileceğimizi söylüyor. İskelede gemi lokantaları var. Onlardan birine çörekleniyoruz. İçkimizi, mezemizi veriyorlar. Lokantacıdan öğreniyoruz; belediye kentte içkiyi yasaklamış, bunun üzerine iskeledeki gemi lokantalar protesto olarak, bir gün masalarını, sandalyelerini iskeleye indirip “RAKI BALIK BEDAVA” günü düzenlemişler. İzdiham olmuş iskelede. Bunun üzerine belediye iskeledeki gemi lokantalarının yasağını şimdilik kaldırmış!
İzmit AKP’li bir belediye ve fakat belediye meclisinde CHP’liler çoğunlukta. İzmit’te içki yasağı kararının alındığı belediye meclisi toplantısına 8 CHP’li üyeden hiçbiri katılmamış! Kim bunlar? Ne arıyorlar CHP’de?
Sayın Kılıçdaroğlu, dut ağacını silkelemezseniz, çok daha kötü günlere gidecek ülke. Şehir Tiyatroları adına Muhsin Ertuğrul’un mirası için tiyatro kapısında sabahlayan arkadaşlara çiçek götürmeniz güzel ve fakat yetmez! Muhsin Ertuğrul!a sahip çıkmanız gerekiyor!
*
(5 Mayıs’ta yayınlanan Aristofanes’i Özelleştirmek başlıklı yazımda; “Avrupa’nın her ülkesinde, her kentinde Ulusal Tiyatro adıyla devlet tiyatroları vardır. Şehir tiyatroları vardır. Bu tiyatrolar yalnız devletten destek alamaz. Kentin belediyesinden ciddi bir yardım alır”da dizgi hatası var. Doğrusu “almaz”)

Ferhan Şensoy
Aydınlık

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)