Şimdi de Beşir Atalay, İdris Naim Şahin kavgası...


İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’dan Ankara’ya getirdiği en önemli sırdaşlarındandır. Erdoğan’ın Şahin’e ayrı bir bağlılığı ve saygısı da vardır. Başta, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Hükümeti destekleyen bazı topluluklar, İdris Naim Şahin’in İçişleri Bakanı olmasını içlerine hiç sindirememişlerdi. Bu hazımsızlık hâlâ devam ediyor. İçten içe süren derin kavga ise nihayet patladı ve gün yüzüne çıktı.
Nasıl mı?..
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Uludere olayında “vur” emrini veren karar mekanizmaları ile ilgili yaptığı açıklamayı hep beraber izledik. Bana sorarsanız, bu açıklamada hâlâ eksik bırakılan, tam olarak ifade edilmeyen hususlar var. Neyse!.. “Nasıl olsa ABD gazeteleri geri kalanları tamamlar(!)” deyip beklemede kalalım.
İçişleri Bakanı’nı dinlerken benim kulağıma takılan şu sözlere önce dikkat çekeyim:
“Ben yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum. Anlaşılmak toplum tarafındaysa ben toplumun içindeyim. Türkiye’nin her yerinde ben varım. Eğer anlaşılmak, toplumun çoğunluğu tarafındaysa benim bir sıkıntım yok.
Yalnız bir kısım medya mensubumuz tarafından benim yanlış anlaşılmam yönünde alınmış bir karar var. Bu bazen gülünç oluyor. Komik durumlara düşüyorlar. Birileri aklınca toplumu kandırmaya çalışıyor. Ama toplumun aklı ve vicdanı onlardan daha ileri.”
İdris Naim Şahin, hakkında başlatılan “karalama kampanyası” hakkında medya mensuplarının üstünden mesaj veriyor. Bu aslında kabine içindeki büyük kavganın dışa vurumu. Fakat söyledikleri “anlayana” cinsinden. Bu sözlerin ardında iki büyük hedefi var:
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan.
Hükümet içindeki derin patlağın geçmişinden başlayalım.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yeni kabinede ilk yaptığı iş; İçişleri Bakanlığı döneminde kendine bağlı olan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığını tekrar kendine bağlamak oldu. Buna, İdris Naim Şahin çok bozuldu ama ses çıkartmadı. Şahin, kendine bağlı emniyet teşkilatında operasyonlar yapmak istiyor, bir topluluğun bakanlık içindeki kadrolaşmasından sıkıntı duyduğunu açık açık söylüyor fakat Beşir Atalay’ın müdahaleleri yüzünden elini kolunu rahatlatamıyordu. Çekişme, Başbakana da götürülse sonuç çıkmıyordu.
Beşir Atalay-İdris Naim Şahin arasındaki gerginliğin kavgaya dönmesindeki ilk kriz Uludere olayında patladı. Şahin, Uludere olayının ardından Yeni Şafak gazetesinde Ali Bayramoğlu’nun yazdığı ve kendisini hedef alan yazılara çok sinirlendi. İçişleri Bakanı’nın yakın çevresinin iddialarına göre; “Ali Bayramoğlu bu yazıları, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile 2 .5 saat süren görüşmesinin ardından kaleme aldı”.Şahin bu görüşmeyi tespit ettirdikten sonra yakın çevresine şu değerlendirmeyi yapmış:
“Aleyhimde başlatılan kampanyanın medya ayağında ilk işaret fişeği atıldı”.
İdris Naim Şahin, TV ekranından konuşurken aleyhinde başlatılan kampanyadaki alaycı unsurlardan şikayet edip “Viyana’daki çınar olayını” örnek verdi. Şahin’in yakın çevresinin iddialarına göre, Bakan kendisine yönelik psikolojik harekatı da Beşir Atalay’ın yönettiğine inanıyor.
Yakın çevreden iddiaları aktarıyorum:
“Bakan İdris Naim Şahin’e yönelik saldırı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, Ali Bayramoğlu ile yaklaşık 2,5 saatlik görüşmesinden sonra başladı. O görüşmeden sonra Bayramoğlu, Şahin’i hedef alan bir yazı kaleme aldı. Adeta işaret gibi bu yazıdan sonra İdris Naim Şahin’e yönelik psikolojik saldırı başladı. Erzurum’daki o olayın bile farklı yansıtıldığını gördük. Yani yansıtıldığı gibi bakan, vatandaşa direkt ‘Hadi takla at da görelim’demedi. Bakanın ziyareti sırasında yanında bulunanlar, o oynayan adamı ’Sayın Bakanım bu adam cambaz’diye tanıttılar. Çünkü o adam at alıp satıyormuş. O bölgede de at satıcısına ’cambaz’diyorlarmış. Bakan da bunu bilmediği için ’o zaman oyna, takla at da görelim’demiş. Ama sanki vatandaşı bilerek oynatmış gibi bir hava estirildi. Basındaki bu hava nedeniyle Bakan Şahin, basına karşı hep tavırlı duruyor. Bire bir görüşme bile yapmıyor.”
İdris Naim Şahin, iktidar içindeki büyük kavgayı TV ekranlarından, ucundan azıcık anlattı. Bu patlak daha farklı gelişmelere de sebep olabilir...

Vahim iddialar
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasının ardından yaşanan gelişmeler oldukça vahim noktalara doğru gidiyor. Meclis’te iki araştırma komisyonu kuruldu, çeşitli iddialar bir türlü açığa çıkarılamadı. Kaza üstünde oldukça hassas ve sağduyulu bir tutum izleyen BBP kadroları, konuyu Cumhurbaşkanına iletti. Devlet Denetleme Kurulu, kapsamlı bir rapor hazırladı. Konu yargıya intikal etti. Bu süreçte BBP yönetimi ellerine gelen tüm bilgileri hem Cumhurbaşkanına aktardı hem de yargıya verdi. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, olayın yargı ayağından çok ümitliydi. Yazıcıoğlu’nun helikopter kazası ile ilgili BBP’ye “son gelen bir haber üzerine” moraller bozuldu. Haber, moral bozukluğunun yanı sıra tepkilere de sebep oldu. BBP yöneticilerine gelen ve benimle de paylaşılan “haberi” aktarıyorum:
“AdaletBakanı Sadullah Ergin, Muhsin Yazıcıoğlu, soruşturmasını yürüten Malatya Özel Yetkili Savcısını geçen hafta Perşembe günü aramış. Telefon görüşmesinin ardından Cuma günü kaza kırım heyetinden tutuklu olan 3 kişi vardı. Onlar salıverildi. Belki rastlantıdır, fakat olup bitenler bizi çok yaraladı. Bu tutuklular, ’evrakta sahtecilik’, ’örgüt bağlantısı’ve ’delil karartma’dan suçlanıyorlardı. Bize gelen bilgilere göre; dosyanın Kahramanmaraş’a gönderilmesi de istenmiş. Olayı bundan sonra yerel mahkeme soruşturacak.”
Büyük Birlik Partisi’nde moraller oldukça bozuk. “Kazanın yeniden üstünün kapatılması sürecine girildiği” yönünde düşünceler hakim.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici bugün saat 11’de bir basın toplantısı yapmayı planlıyor. Telefonla aradım, “Ne açıklayacaksınız Sayın Genel Başkan” diye sordum; “Önemli bilgiler ve bir belgeyi açıklayacağım. Cumhurbaşkanına en son sunduğum belge ve bilgileri” dedi. Ayrıntı istedim, “basın toplantısına gel” diye karşılık verdi.
BBP içinde başka kaynaklara gittim. Helikopter kazasının hemen sonrasında, kaza yerinde birilerinin olduğunu ve bu birinin de asker olduğunu ileri sürdüler. Basın toplantısında açıklanacak konuyu böyle ifade ettiler.
Mustafa Destici’nin açıklamaları, karışık olan siyaset gündemini daha da karıştırabilir.

Ahmet Takan
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)