Görünüm



Zaman zaman insanı insanlığından utandıran olumsuzluklar izlenmektedir. Siyasal yaşamın karmaşası içinde kişilikler konusunda büyük düş kırıklığı yaratan durumlar güven ve inan yitirilmesine neden olmakta, ayrıca gelecek için endişe vermektedir. Ulusal yaşamın temel edindiği insan yapısı ve taşınıp korunması gereken değerler yönünden kuşku doğuran tutum ve davranışlar kaygıları artırmaktadır.

Elinde tuttuğu tüm devlet gücüyle yetinmeyip Başkanlık sistemiyle siyasal iştahını doyurmak istediği anlaşılan günümüz Başbakanını destekleyen o kadar çok dalkavuk, yalaka, dönek ve çıkarcı türedi ki medyanın yansıttığı görünüm gerçekten tiksindiricidir. Ünsanlık değerleri ve demokratik geleneklerle bağdaşması olanaksız yaklaşımlar, çağdaş oluşumlarla da çatışmakta, düzey düşüklükleri üzmektedir.

Diyarbakır’da “Özgürlükleri getirdiklerini”, Urfa’da “Yetmiş beş milyonu kucakladıklarını” söyleyen Başbakan’ın gerçeklerle ters düşen anlatımlarını alanlara doldurulmuş partilileri ve yandaşları alkışlamakta, yüksek sesle, aykırı benzetmelerle, uç örneklerle uzattığı kötü konuşmalarını karşı görüşler, yansız ve bağımsız yazarlarla muhalefet partileri için hakarete varan ölçüsüzlüklerle ağırlaştırmaktadır.

Kamu binalarının çoğuna Türk Bayrağı asılamadığına ilişkin Hakkari durumuna değinmemektedir. Toplumsal tepkilere kulak tıkamakta, hiçbirine aldırış etmemekte, işine gelmeyen her çıkışı suçlamakta, uzmanı olmadığı sağlık konularına geniş yer vererek bilim insanlarını, uzmanları terslemektedir. Yasamadaki sayısal çoğunluğuna güvenerek hava ulaştırmasında grevi yasaklattığı, MÜT Müsteşarı’nı yargıdan kaçırdığı gibi Diyanet Üşleri Başkanlığı’nı devreye sokarak kürtajla ilgili hukuksal aykırılıklara girişmektedir. Gelişi ve tutumuyla Başkanın kürtaj konuşması beklenen bir açıklamadır.

Toplum, devleti denetleyememektedir. Hukuksuzluklar “Demokratik reform” diye dayatılmaktadır. Terbiyeli insanların kullanmaktan kaçınacağı sözcüklerle saldırılar, durumun göstergesidir. Fetva ve ferman dönemine doğru yelken açan iktidarı durdurmak giderek güçleşmektedir.

Kimi belirtiler

Çok az sayıda değerbilir yazar dışında 27 Mayıs’ı anan olmadı. Çekinen, korkan, unutmayı yeğleyenler yanında ikiyüzlülerin karalama çabaları ibretle izlendi. 27 Mayıs Bayramı’nı kaldıran 12 Eylül’cüleri de AKP’liler kıskaca aldı. Edenler ettiğini çekiyor. “Yaptıkları kimsenin yanına kâr kalmaz” sözü herkesi düşündürmelidir.

Mehmet HABERAL’ın, Mustafa BALBAY’ın, Tuncay ÖZKAN’ın, Nedim ŞENER’in, Soner YALÇIN’ın yazıları, duyurular, komutanların yakınmaları toplumun duyarlı olduğu sorunların başında geliyor. PKK’lıların ne verilirse verilsin gerçek istekleri ayrı devletten vazgeçeceklerini sanarak, onları okşayarak ödün vermek hiçbir şeyi çözmeyecek ve değiştirmeyecektir. Başbakanla anamuhalefet liderinin terör konusundaki görüşmelerine umut bağlamak yanıltabilir. CHP, sezaryen ve kürtaj tartışmalarıyla gündem değiştirilip unutturulan asıl sorunların çözümleri dururken iktidarla terörü çözümleyebilir mi, göreceğiz. Kürtçüler ödünlerle durdurulmaz, şımartılır. Kaldıki yalnız onların değil, onları kullanan Türkiye karşıtı dış güçlerin desteklediği bir terör söz konusudur. Üktidar yandaşı yazarlar, Başbakan-Anamuhalefet lideri görüşmelerinde CHP’yi AKP ödünlerine yaklaştırmak ve olur verdirmek için etki çabalarını yoğunlaştırdılar.

Parlamenter sisteme aykırı olarak cumhurbaşkanını halka seçtirmenin başkanlık sistemi için bir girişim olduğu kestirmelerimiz yanlış çıkmadı. Üktidar sözcüleri ağızlarındaki baklayı çıkardılar, hedef günümüz Başbakanını sistem değişikliğiyle devletin tepesine oturtup dinci düzeni gerçekleştirmektir. Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Diyanet Üşleri Başkanlığı’yla ilgili yeni Anayasa’da yapılmasını istediği düzenleme, şimdiki Anayasa’nın 136. maddesine ve devletin temel ilkelerine aykırı sakıncalı ve çağdışı bir öneridir.

Türkiye’nin güncel tablosundan kısa bir görüntü, şimdilik bu kadar…


Yekta Güngör Özden
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)