Kan Gölünden Beslenenler...



Akan kan, gözyaşı, şehit analarının, babalarının, eşlerinin çığlığı...

Kan gölünden beslenenler, içeriden ve dışarıdan aldıkları destekle yine karakol baskınları yapıyorlar.

Bunların barındıkları, askeri eğitim yaptıkları, silah desteği sağladıkları yer Irak’ın kuzeyi...

Kimi zaman Suriye’den, kimi zaman Hakkâri Yüksekova ve Şemdinli’den giriyorlar Türkiye’ye.

Son bir haftaya baktığımda 10 askerimizi, güvenlik güçlerimizi birer ikişer öldürmüşler.

Artık bir kişi, iki kişi ölmüş, haber bile yapılmıyor.

Alıştık!

Ölümlerle yatıp ölümlerle kalkan bir toplum kör teröre pek aldırış etmiyor.

Şimdi sorsam “İki gün önce Hatay’da bir şehidimiz var mıydı?” diye kimse yanıt vermeyecek.

Bir iki gün içinde bu alçakça saldırıyı yine unutup gideceğiz.

Gündeme bir başka konu gelecek, onu tartışıp konuşacağız.

Dedim ya alıştık ölümlere... Çığlıklara... Gözyaşlarına...

Acıya ve hüzne...

Duru sabahların içinde uyandığımızda ilk kez duymuyoruz şehit haberlerini ve ardından gelen sesleri:

“Vatan sağ olsun!”

***

Dağlıca’da geceleri saklanır rüzgâr... Dağlık bir bölgedir orası... Güvenlik güçlerimizin işi çok zordur...

Bir çiçeğin soluşunu, bir taşın düşüşünü göremezsiniz.

Günbatımı uzun bir güneş batımına benzer...

Her gece bir tuzağın habercisidir sanki!

Şafak vakti yine Dağlıca’ya geldi teröristler... Irak’ın kuzeyinden mi, yoksa Zap kampından mı henüz tam olarak bilinmiyor.

Elimde ilk gelen bilgiler var sadece...

Dağlıca bölgesindeki İç Güvenlik Taburu’nun çevresindeki Yeşiltaş Karakolu’na eli kanlı terör örgütü PKK’nin militanları, ağır silahlarla ve bombalarla saldırdı.

Evet, bir şafak vakti gün ağarmadan...

İlk belirlemelere göre sekiz askerimiz şehit düştü, 16’sı yaralandı...

20 terörist ise öldürüldü!

Saldırıda terörist sayısının 40-50 kişi olduğu sanılıyor.

Oralara doğru dürüst yol yok, ulaşım olanakları kısıtlı...

Ambulanslar çok geç geldi.

Türkiye dün sabah yine derinden sarsıldı, yüreklere kor düştü.

Bir tanyeri eşlik etti ölüme...

Gözden uzak bir sınır karakolunda!

Gecikmiş saatinde günün, yaşamın, ölümün kol gezdiği oralarda akan kan neyin nesiydi!

Doymamışlardı ölümlere, kardeşliği, barışı, birlikte yaşamayı düşünmemişlerdi hiç.

Başta söylediğim gibi, hem içeriden hem de dışarıdan destekçileri vardı.

Kandil’i mesken tutmuşlardı...

Kuzey Irak’a yerleşen, isterse Kandil’de bir kuşun uçmasını bile engelleyen ABD, bu olup bitenleri seyretmekle yetiniyordu.

***

Şimdi biliyorum pek çok yorumcu televizyon ekranlarına çıkıp, bu saldırının nedenleri üzerine ahkâm kesecek, her zaman olduğu gibi...

Yetkililer, yetkisizler çıkıp konuşacaklar:

“Bölgede sıcak takip başladı... Akan kan yerde kalmayacak!”

Siyasetçiler konuşacak, sekiz şehidimiz son yolculuğuna uğurlanırken, analar, babalar, eşler, çocuklar ayyıldızlı bayrağımız örtülü tabutlara sarılıp gözyaşı dökecekler.

Sonra omuzlarda taşınacak tabutlar...

Sloganlar atılacak:

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez!”

Zamanın gizi içinde olacak her şey... Kör terör yarın bir başka yerde vuracak.

Önce sorunun adını koymak gerekir...

Son 25 yılda 35 bin PKK’li terörist öldürüldü, güvenlik güçleri çatışmalarda şehit düştü...

Dağda ve bayırda, içeride dışarıda 5-7 bin arasında terörist var.

Peki, niye bitmiyor bu terör?

Bu soruya ben değil, siyasal iktidar ve Meclis’teki partiler cevap verecek.

Sorun neyse çözülecek, akan kan duracak...

***

Dağlıca’da 21 Ekim 2007’de 12 askerimiz şehit düşmüştü PKK saldırısında... PKK sekiz askerimizi Irak’a kaçırmıştı...

Anımsatayım!



Hikmet Çetinkaya
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)