Ramazan sömürüsü başladı


SEVGİLİ okuyucularım, Ramazan ayı bugün başladı. İslam âlemine hayırlı olsun. Ramazan ayının başlaması, din ticaretinin ve din sömürüsünün doruk noktasına ulaşması demektir.

Müminler bu yolla kandırılır, bu yolla kafakola alınmak istenir.

Ramazan siyaset erbabının, yalancıların, sahtekârların, hırsızların örtüsü olarak kullanılır.

Diyeceksiniz ki “Din sömürüsü ve din ticareti Türkiye’de 365 gün zaten geçerli değil mi?..”

Elbette öyle ama Ramazan’da en üst düzeye ulaşır.

Belediyeler iftar çadırlarını kurdular bile! 12 ayın 11’inde karnını doyuramayan Müslümanlara şimdi iftar yemeği çıkıyor. Bu iftarlar en çok beleşçilere yarıyor. Oruçla, dinle imanla uzaktan yakından ilgisi olmayan vatandaşlarımız da karınlarını burada doyuruyor!

Tarihi anıtımız Sultanahmet Meydanı yine çirkinlik abidesi tahta barakalara teslim edildi. Her gün Allah’tan söz edenler, bunları yandaşlara kiralayıp rant sağladı.

Ramazan ayının en önde gelen habercisi, bu sömürü çarkından pay kapmak isteyen yandaş-yalaka medyadır. Satışları artırmak için hemen dini kupon kestirmeye başlarlar. Şimdi aynı güldürü karşımızda. İşte onların duyurularından bazı örnekler:

Hürriyet: “Hürriyet’ten okurlarına şimdiye kadar verilmemiş muhteşem Ramazan armağanları geliyor. 1- Kuran okuyan elektronik kalem. Piyasa değeri 170 lira. 2- Kuran-ı Kerim ve Türkçe anlamı. İkisi birden sadece 55 kupona.”

Bugün: “Gazeteniz Bugün’den Ramazan’a özel hediye: El Kulubu’d-Daria. Büyük cevşen ilaveli son baskı. Fethullah Gülen hocafendinin derlediği dualardan oluşan eşsiz eser, Bugün’e abone olan herkese bedava.” (Duyuruda ayrıca Fethullah’ın kocaman resmi yer alıyor!)

Star: “Gazeteniz Star’dan Ramazan’da muhteşem bir kampanya daha. Her gün bir CD bedava. Sesli İslam kültür hazinesi.”

Akşam: “Sadece 15 kupona iki kitap birden. Hadis-i Şerif ve Hz. Muhammet’in Hayatı.”

Sabah: “Rahle boy Kuran-ı Kerim. Arapça okunuşlu mealli, tecvitli, transkriptli. 19 kupona.”

Habertürk: “Habertürk’ün son Kuran-ı Kerim kampanyası. Kuran-ı Kerim meali. Altın varaklı yaldızlı kapak. Sadece 19 kupona.”

Koş vatandaş koş!..

Bu gazetelerin satışı giderek düşüyor. Sen koşup satın al, kurtar onları.

Evet, Ramazan sömürüsü bugün başlıyor. Şimdi her çeşit sömürüyü göreceksiniz. Medyada şöyle haberler yer alacak:

“Sayın Başbakanımız ve eşi dün bir gecekonduyu ziyaret etti. Habersiz yapılan bu ziyaret gecekonduda yaşayan aileyi çok sevindirdi. Ailenin yüzündeki sevinç ifadesi fotoğrafta görülüyor!”

İşin gerçeği her yıl aynıdır ve hiç değişmez. Tayyip için bir gecekondu seçilir. Gidilecek aileye haber verilir. Korumalar günler öncesinden çevrede önlem alır. Eve yemekler, tatlılar gönderilir. Sonracığıma yayın kuruluşlarına haber verilir, falanca adrese kameraman ve foto muhabiri istenir. Onlar özel araçlarla gecekonduya getirilir.

Sonra bol bol atraksiyon yapılır, görüntüler alınır.

Son aşamada haberler yayınlanır:

“Başbakan fakir aileyi habersizce ziyaret edip onların sofrasında iftar açtı!”

Aile bireyleri konuşturulur, uygun olmayan bölümler sansür edilir:

“Valla biz her şeyden çok memnunuz. Bize kömür ve gıda paketleri geliyor. Bu yüzden ben çalışmıyorum, zamanımı kahvede geçiriyorum. Ama hükümetimiz çok iyi çalışıyor!”

Şimdi bir ay boyunca en lüks otellerde ve salonlarda beş yıldızlı iftar sofraları kurulacak. Fakir fukara Müslümanlar belediyelerin kurduğu iftar sofralarında kuru fasulye bulgur pilavına talim ettirilirken, evlerinde kendi kısıtlı olanaklarıyla iftar açarken, ülkeyi saraylardan ve köşklerden yöneten hırsız beyzadeler o sofralara çökecek…

O sofralarda sadece kuş sütü eksik olacak.

Tıksırıncaya, çatlayıncaya, patlayıncaya kadar yiyecekler.

Önce göstermelik dualar okunacak, sonra her biri yemeklere yumulacak…

Ve ardından dolu midelerinin yarattığı mahmurlukla kürsüye çıkıp siyasi nutuk atacaklar, “Allah, peygamber, din, iman” diyecekler!

Toplanan yardım paralarını iç ettiği, siyasette kullandığı gerekçesiyle Almanya’da yargılanıp hapis cezası alan Deniz Feneri, Türkiye’de bir türlü yargılanamıyor!

Tam tersine, o davanın iddianamesini hazırlamakla görevli olan üç savcımız, AKP‘nin arka bahçesi olan HSYK tarafından görevden alındı ve şimdi onlar yargılanıyor.

Ramazan geldi ya, Deniz Feneri yeniden piyasaya çıktı.

Bana da gönderdikleri duyuruda halktan yine para ve yardım istiyorlar!

Üstelik “Bize bağış yap, vergiden düş” diyorlar!

Demek ki bunlara yapılan bağışlar vergiden düşülüyor.

Ne güzel, ne ilginç memleket olmuşuz da haberimiz yokmuş çiftliklerden,

Fetullah’ın yatak odası

SEVGİLİ okuyucularım, bugüne kadar sizler de sık sık tanık olmuşsunuzdur. Reklam peşinde koşan artistler, popçular, sanatçı geçinenler vesaire, zaman zaman evlerine gazetecileri çağırıp eşyaların fotoğraflarını çektirirler.

“İşte falancanın son villası… İşte filancanın Boğaz’a bakan salonu… Sayın artistin rezidanstan üç milyon dolara aldığı dairesinin yeni eşyaları… Fingirdek bayan, yatak odasını son bir yıldaki altı sevgilisinden sonra ilk defa bize açtı. İşte o yatak odası…”

Bizler de bön bön bakarız! İki gün önce büyük bir sürpriz yaşadık!

Kamuoyuna açılan son yatak odasını görme onuruna eriştik!

Kutsal bir oda!

Çünkü orası Fetullah’ın yatak odası. O mübarek bedeniyle üzerinde yattığı Nur’lu yatak, o mübarek elleriyle dokunduğu eşyalar, mübarek ayaklarıyla bastığı halılar malılar!..

O odanın mutlaka Topkapı Sarayı’ndaki Kutsal Emanetler Bölümü’ne kaldırılması gerek.

Fetullah‘ın yatak odası durup dururken kamuoyuna açıldı, fotoğrafları onunla birlikte ABD ‘de yaşayan müritleri tarafından servis edildi.

Allah Allah, bu işin içinde bir iş var ama ne! Sadece Ramazan sömürüsü.

Yakında mübarek beyefendinin terlikleri, pabuçları, iç çamaşırları, sofra takımları falan da resimlenip servis edilirse hiç şaşırmayın.

Beyefendiye ait internet sitesinde yayınlanan duyuru özetle şöyle. Okuyun da ibret alın:

“Sevgili dostlar, Hocaefendi bu ukba televvünlü odada sürdürüyor hayatını.

Geceler boyu Cenab-ı Hakk’a el açıp dua dua yalvarıyor. Bu oda Hocaefendinin hasret ve hicranını bağrında saklıyor, gözyaşlarına şahit oluyor mustarip sakininin. Bu odada teheccüd Mushafını ve El Kulubu’d Daria isimli mecmuayı göreceksiniz…”

Sonra uzun uzun, Fetullah ‘ın ABD ‘de nasıl ibadet ettiği anlatılıyor ve duyuru “Dualarınız istirhamıyla” diye son buluyor. (Hiç endişe etmesin, şahsen benim dualarım onunladır!)

Ancak bu metinde bir bölüm var ki, onu hiç anlayamadım. Aynen şöyle diyor:

“Garaz bataklığında çırpınıp duran bazı kimseler herkesi kendi dünya tutkuları ve yaşama arzuları zaviyesinden değerlendirip (Fetullah’ın yaşamakta olduğu) villalardan, lüks hayattan ve şatafattan bahsedip dursalar da, Hocaefendi bu odacıkta sabahlayıp akşamlıyor.”

Palavrayı bırakın artık beyler! Fetullah Pensilvanya’da görkemli bir çiftlikteki villalarında yanında çok sayıda hizmetkarlarıyla yaşamıyor mu? Ahçılar, uşaklar, sekreterler, temizlikçiler, şoförler, korumalar… Bırakın palavrayı da, burada defalarca gündeme getirdiğim şu somut sorulara yanıt verin:

Fetullah 13 yıldan beri niçin ABD’de yaşıyor? Türkiye’ye niçin gelmiyor? 30 dönümlük çiftlik kimin? Vergisini ABD makamlarına kim ödüyor? Çiftlikte çeşitli evler, villalar, personel ve araçlar var. Bu harcamaları kim, ya da kimler yapıyor?

Türkçesi, bu değirmenin suyu nereden geliyor?

Bu işler bildiri yayınlamakla, yatak odası fotoğrafları sergilemekle olmaz.

Traşı bırakın, hiç değilse müritlerinizi kandırmaya yeltenmeyin, açık konuşun.



Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)