Suriye füzesi Türkiye'de nereye düşebilir?

2 minute read

Durum ciddi… Hem de çok ciddi…
Suriye’den söz ediyoruz…
Durup dururken başımıza bela aldık…
Hem de püsküllü bela…
Oysa bizim Suriye ile ne alıp vereceğimiz olabilirdi ki?
Öcalan’ın sınır dışı edilmesinden sonra bu ülke ile aramızda önemli ve ciddi sayılabilecek bir sorunumuz görünmüyordu…
Başbakan Esat’la ailece görüşüyor birlik, beraberlik, dostluk görüntü ve mesajları veriliyordu…
Bir muhabbettir gidiyordu…
Aradan geçen kısa sürede, Suriye ile kanlı bıçaklı duruma geldik…
Neymiş efendim Suriye’de demokrasi yokmuş…
Sanki bizde var…
Esat halkına karşı diktatörce davranıyormuş…
Şöyleymiş, böyleymiş…
Olabilir…
Eee adamı yola getirmek, demokrasi kahramanı yapmak bizim görevimiz mi?
Efendim, insanlık adına mücadele etmek gerekirmiş…
Tamam insanlık adına ülkemize düşen bir görev varsa, diğer devletlerle birlikte parmağımızı taşın altına sokalım…
Ancak, ortada görünen“Demokrasi aşığı(!)” bir büyük ülke var mı?
Başta ABD olmak üzere hepsi sütre gerisinde “Haydi aslan Türkiye…” diye boyuna gaz vermeye devam ediyorlar…
Ne oldu,? Aldığımız gazla Suriye’ye babalandık…
Asarız keseriz dedik…
Sen misin babalanan…
Adamlar vurdu uçağımızı, yaşamının taze baharında iki değerli pilotumuzu okyanusun derinliklerine gönderdi…
Uçağımız oraya ne için gönderildi, nasıl düşürüldü haftalardır aydınlatıcı bilgi yok…

Suriye Türkiye’ye bir füze gönderebilir mi?
Hem de büyük şehir merkezlerinin ortasına düşecek şekilde…

Bunu iddia edebilen meslektaşlarımız var.
Eylül Ekim aylarında bölgede önemli çatışmalar çıkacağını, Emperyalist güçlerin Türkiye’yi bir şekilde savaşa sokup, İran’la arasını açıp Ortadoğu’da savaş çıkarılacağını iddia eden ya da böyle yorumlayanlar mevcut…

“ Benim tahminime göre,
Türkiye’nin Suriye’ye girmesi Ekim ayıdır!
O güne kadar Eset yaşarsa bu tahminimin olma olasılığı çok yüksek! Dünya Eset’e kilitlendi!
Ben diyorum ki Eset bahane! Asıl hedef İran ve Türkiye!
Neden hep Türkiye Suriye konusunda aktif!
Neden hep Türkiye Suriye konusunda ABD ve Rusya ile görüşme halinde!
Neden hep Türkiye ‘barış’ için, Suriye’deki kanın durması ve demokrasi için mücadele ediyor!
ABD, Rusya, Çin seyrediyor!
Türkiye’ye ‘aferin’ diyorlar! Devam et diyorlar!
Yanındayız, arkandayız diyorlar da önündeyiz demiyorlar!
Türkiye Suriye karşısına bilinçli bir şekilde çıkartılmış bir ülke!
Amaçları Türkiye’nin de hedef tahtasına oturtulması!
Asıl amaçları ise Türkiye ile İran’ın arasını açıp Ortadoğu savaşını çıkartmak.” (M.Akıl – Anayurt – 20 Temmuz 2012

Bu yoruma katılmamak olanaklı mı?

Tekrar ediyoruz.
Artık ok yaydan çıkmış durumda...
Bu aşamadan sonra, akılcı dış politikalarla gidişata hakim olup, ülkemizin tehlikeli maceralardan uzak tutulması yegane çıkış yolu…

Boş kabadayılık ve kahramanlıklara soyunmak gereksiz ve tehlikeli macera olur…

Kalkınan ve büyüyen Türkiye’de(!) 13 milyon aç ve yoksul, asgari ücretle ayakta kalmaya çalışan 5 milyon vatandaşımız var…

Sade vatandaşlarımız, salt günlük nafakalarını çıkartmak, çocuklarına akşamları ekmek götürmek çabasına yoğunlaşmış durumdalar.

Ülke’nin geleceği ve üst politikalarda nelerin olup bittiğini, dikkatli ve derinlemesine izlemek, duruma göre demokratik tavırlarını ortaya koyabilecek olanak ve hassasiyetlerden yoksunlar…

İş büyük ölçüde medyaya ve sütre gerisine sinmiş anlı şanlı yazarlarımızın(!) gayretine ve görev onuruna düşüyor.

Çıkıp ortaya ülke olarak sürüklendiğimiz maceradaki vahameti ortaya koyacak yürekli ve vatansever yazılarla halkı bilgi bombardımanına tutup demokratik anlamda icraatçı olacak şekilde motive etmeleri kaçınılmaz görevleri olmalıdır…

Aksi halde aldıkları milyarca aylığın adının, suskun ve sessiz kalmanın bedeli olarak “vatana ihanet ücreti” sayılacağını söylemek ve iddia etmek boş bir yakıştırma olmaz…

Daha fazla söze gerek var mı?