Sıra Büyük Önder Atatürk'e mi geldi?


İstanbul'da Kadıköy-Kartal Metrosu'nun açılışını yapan Başbakan Erdoğan'ın hedefinde yine medya vardı.
Son günlerde artan terör saldırılarına değinirken medyaya yüklenip ''Kimden yanasınız? PKK terör örgütünden yana mısın, yoksa bu milletten yana mısın?'' diye sordu, habercilik dersi verdi.
''Televizyon kanallarına, onların avukatlarını, onların meddahlarını çıkartan medyaya karşı tavrım vardır ve bundan sonra da olacaktır. Herkes net olacak, kimden yana olduğunu söyleyecek'' dedi.
Gazetecilerden biri çıkıp da, ''Peki ama Sayın Başbakan, PKK ile Oslo'daki pazarlıkları medya mı yaptı? İmralı'daki Abdullah Öcalan'ın mektuplarını Kandil'e, oradaki teröristlerin cevaben yazdıklarını Öcalan'a, medya mı götürüp getirdi? Teröristlerin Habur'da adeta birer kahraman gibi karşılandıkları olayı medya mı organize etti? Öcalan'la daha sonraki görüşmeleri medya mı sürdürdü?'' diye soramadı.
Bırakın sormayı, aklından dahi geçiremedi.
Sorduğu takdirde kendisinin ve patronunun başına gelecekleri bildiği için, yutkunup susmayı tercih etti.
Ağzıyla kuş tutsa Başbakan'a yaranamayan, hemen her gün azarlanan Aydın Doğan'ın durumu gözünün önüne geldi.

***

Başbakan hızını alamadı, yandaş bir gazetecinin çanak sorusu üzerine sözü, 10. Yıl Marşı'na getirdi.
''Türkiye'yi biz karayollarını da nereden aldık, hangi ağlarla donattık? Demiryolunu nereden aldık, hangi ağlarla donattık? Biliyorsunuz 10. Yıl Marşı'nda geçer. Demir ağlarla ördük falan. Neyi ördün? Hiçbir şey örmüş falan değilsin! Ortada duranlar belliydi. Demir ağlarla şimdi Türkiye'yi biz örüyoruz...''
Başbakan, hükümetinin gerçekleştirdiği karayolu ve demiryolu hamlesini anlatırken Cumhuriyet'in ilk 10 yıldaki başarısını küçümsüyor ve Büyük Önder Atatürk'e göndermede bulunuyor.
Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmış yorgun ulusun, Atatürk'ün çevresinde kenetlenerek gerçekleştirdiği muhteşem başarısını yerden yere vuruyor.
Savaşta ağır kayıplar vermiş genç Cumhuriyet'in kısa zamanda çok ve büyük işler başarmış olmasına dudak büküyor.
10. Yıl Marşı'nı coşkuyla söyleyenlerle dalga geçiyor.
“Neyi ördün?'' diye soruyor.
Alay ediyor.

***

Gazetecilerden biri çıkıp da “Sayın Başbakan, o koşullarda Atatürk belki sizin kadar demiryolu ağı öremedi, ama hiç olmazsa bu memleketin başına çorap da örmedi!'' diyemiyor.
Bu soruyu aklından, hayalinden bile geçiremiyor.
Çünkü korku dağları bekliyor!
Ama aynı gün Van'da bir polisimiz şehit düşüyor.
Şemdinli'de teröristler, BDP'li milletvekillerinin önünü kesip, yarım saat süreyle örgüt propagandası yapıyor, vekiller de gülerek dinliyor.
Teröristlerin yol kesme, adam kaçırma eylemleri giderek tiyatroya dönüşüyor.
Suriye'de Esad güçleriyle çarpışırken ölenlerden birinin, İstanbul'da 57 kişinin ölümü, 647 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan El Kaide saldırısını düzenleyenlerden olduğu anlaşılıyor. Böylece Suriye'de rejim muhalifi görünümünde savaşırken öldürülen Türk El Kaide sanıklarının sayısı, üçe çıkıyor.
Beyrut'taki Türkler, peş peşe rehin alınıyor.
Atatürk'ün “yurtta barış, dünyada barış'' anlayışıyla şekillenen Türkiye'nin dış politikası, Ortadoğu'nun mayınlı labirentlerine sürükleniyor.
Uluslararası tezgahlarda Türkiye'nin başına çoraplar örülüyor.

***

Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanı ve Cumhuriyetimizin kurucularından İsmet İnönü'nün adı, Milli Eğitim Bakanlığınca bazı ders kitaplarından çıkarılıyor.
Başbakan Erdoğan'ın konuşması, “Sıra Atatürk'e mi geldi?'' dedirtiyor.
Türkiye Bayram'a bu iç karartan atmosferde giriyor.
Uğur Dündar, sevgili SÖZCÜ okurlarına yine de güzel bayramlar diliyor.

* * *

NOT: Ne idüğü belirsiz biri, benim adıma Twitter'da sahte bir hesap açmış. Benim ne Twitter'da, ne de Facebook'ta resmi hesabım yok. Açanlara karşı avukatım, yasal girişimler yapıyor. Sahte hesapçılara lütfen inanmayın.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)