Çanakkale’deki o ruh, emperyalizm önünde diz çökene ders veriyor


Cumhuriyeti en iyi anlatan yazar Özakman, Dündar’a konuştu

Çanakkale’deki o ruh, emperyalizm önünde diz çökene ders veriyor
Çanakkale 1915” filminin senaristi Turgut Özakman “Cumhuriyet
ruhunu, Çanakkale’ye borçluyuz. Filmin başrolünde de o ruh var” diyor
Sev­gi­li okur­la­rım,
Ta­ri­hin akı­şı­nı de­ğiş­ti­ren Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nı an­la­tan bir­çok ki­tap ya­zıl­dı, film­ler çe­kil­di. An­cak bun­la­rın hiç­bi­ri, ya­kın­da gös­te­ri­me gi­re­cek olan “Ça­nak­ka­le 1915” ka­dar ger­çe­ğe ya­kın ola­ma­dı. Bu film, Ça­nak­ka­le­’de­ki eş­siz kah­ra­man­lık des­ta­nı­nı, öne­mi­ne ya­ra­şır bir yak­la­şım­la be­yaz per­de­ye yan­sı­tı­yor. Se­nar­yo­su­nu “Şu Çıl­gın Türk­le­r”­in ya­ra­tı­cı­sı Tur­gut Özak­ma­n’­ın yaz­dı­ğı, Ye­şim Sez­gi­n’­in yö­net­men­li­ği­ni yap­tı­ğı film, hiç­bir düş­ma­nın, hiç­bir or­du­nun, hiç­bir si­la­hın, yurt sev­gi­sin­den da­ha güç­lü ol­ma­dı­ğı­nı an­la­tı­yor. Film­de baş­ro­lü oy­na­yan “Ça­nak­ka­le ru­hu­”, gü­nü­müz­de em­per­ya­liz­min önün­de diz çö­ken­le­re, çok an­lam­lı ders­ler ve­ri­yor. Sö­zü da­ha faz­la uzat­mı­yor ve “Ça­nak­ka­le 1915”in se­nar­yo ya­za­rı Tur­gut Özak­ma­n’­a so­ru­yo­rum:
2 yıl­dır ça­lı­şı­yor­lar
UĞUR DÜN­DAR (UD): Efen­dim “Ça­nak­ka­le 1915”in ön ça­lış­ma­sı ne za­man ve na­sıl baş­la­dı?
TUR­GUT ÖZAK­MAN (TÖ): Ön ko­nuş­ma­lar, 4 yıl ön­ce baş­la­dı. Se­nar­yo için Di­ri­liş ki­ta­bım esas alı­na­cak­tı. Di­ri­liş, 280 gü­ve­ni­lir kay­na­ğa da­ya­nı­la­rak ya­zıl­mış­tır. Se­nar­yo­yu yaz­dım. Baş­lan­gıç­ta de­niz sa­vaş­la­rı­nı ve ka­la­ba­lık sah­ne­le­ri içer­me­yen, da­ha eko­no­mik ve sı­nır­lı bir se­nar­yo idi. Bu işi üst­le­nen ekip, ba­na tek­nik ola­rak de­niz sa­va­şı­nı, ka­la­ba­lık sah­ne­le­ri içe­ren film ya­pa­bi­le­cek­le­ri­ni ka­nıt­la­yın­ca, da­ha ge­niş bir se­nar­yo oluş­tur­dum. “Ça­nak­ka­le 1915” fil­mi­nin ça­lış­ma­la­rı­na 2 yıl ön­ce baş­lan­dı. Fi­da Film gi­bi de­ne­yim­li bir ya­pım­cı fir­ma da ya­pı­ma ka­tıl­dı. “Ça­nak­ka­le 1915/Di­ri­li­ş” fil­mi­nin se­nar­yo­su, iş­te bu ikin­ci se­nar­yo­dur. Uzun bir ha­zır­lık ya­pıl­dı. Film için 200 öğ­ren­ci, 2 ay ka­dar as­ker­lik eği­ti­mi gör­dü. Çe­kim eki­biy­le bir­lik­te hep­si bi­rer Ça­nak­ka­le ga­zi­si ol­du den­se, ye­ri­dir.
Ya­rım ya­ma­lak ol­maz­dı
UD: Çe­kim­le­re ka­tıl­dı­nız mı?
TÖ: Ya­zık ki ha­yır. Sağ­lı­ğım bu­na izin ver­mi­yor. Ben uzun yıl­la­rı­mı o dö­ne­mi an­la­yıp öğ­ren­me­ye ver­di­ğim için, eki­be fah­ri da­nış­man­lık, ağa­bey­lik yap­tım. Çok sık te­le­fon­laş­tık. Fo­toğ­raf yol­la­dı­lar. Ta­ri­hi film­ler­de gi­yim ku­şam­da, ak­se­su­ar­da, baş­lık­lar­da, us­lup­ta ha­ta ya­pı­lır. Hiç ha­ta ol­ma­sın di­ye çok özen­dik. Ge­rek­ti­ğin­de gü­ve­ni­lir kay­nak­lar­dan da ya­rar­lan­dık. Bü­yük bi­ri­ki­mi ve des­te­ği ile Fi­da Fil­m’­in de ka­tıl­ma­sı, ha­zır­lık ve çe­kim­le­ri çok olum­lu et­ki­le­di. Ça­nak­ka­le bu öze­ni, dik­ka­ti, say­gı­yı çok hak eden bir des­tan­dır. Ya­rım ya­ma­lak Ça­nak­ka­le fil­mi ol­maz!
Abar­tı yok, hep­si ger­çek
UD: Başrol­de kim­ler var di­ye sor­ma­ya­ca­ğım, çün­kü Ça­nak­ka­le ru­hu­nun ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum.
TÖ: Evet. Baş rol­de Ça­nak­ka­le ru­hu var. Film­de en çok bu­nu be­lirt­me­ye ça­lış­tık. Bu ruh, ay­nı za­man­da te­miz sa­vaş ah­la­kı­nı da içe­ri­yor. Se­nar­yo­da ve film­de ger­çek­le­re ay­kı­rı­lık da, abar­tı da yok. Fil­min te­mel özel­li­ği sa­vaş ön­ce­si­ni, ya­ni di­ri­li­şi ve sa­va­şı fan­ta­zi­ye kaç­ma­dan, su­lan­dır­ma­dan ve abart­ma­dan, doğ­ru ola­rak yan­sıt­ma­sı. Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nın bir ya­za­rın ha­ya­li­ne ih­ti­ya­cı yok ki. Rah­met­li Fa­zıl Hüs­nü Dağ­lar­ca, Ça­nak­ka­le Sa­va­şı için “Ye­ni Tür­ki­ye­’nin ön­sö­zü­dü­r” de­miş. Ne ka­dar hak­lı. Ça­nak­ka­le ru­hu ge­niş­ler, yo­ğun­la­şır, da­ha bi­linç­le­nir ve Ku­va­yı Mil­li­ye ru­hu­nu oluş­tu­rur. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’ni, ba­ğım­sız­lı­ğı­mı­zı, bu ru­ha borç­lu­yuz. Film, baş­ta Or­du Ko­mu­tan­lı­ğı, Ko­lor­du Ko­mu­tan­lı­ğı ve Yb.M.Ke­mal Bey , Şe­hit Yb.H.Av­ni Bey, Alb.Ha­lil Sa­mi Bey, Bnb.Mah­mut Sab­ri Bey, Müs­tah­kem Mev­ki K.Ce­vat Pa­şa ve öbür yi­ğit ve bil­gi­li ko­mu­tan­la­rı, Nus­rat ve Mu­ave­net-i Mil­li­ye ge­mi­le­ri­nin Kap­tan­la­rı, Ma­yın Grup Ko­mu­ta­nı Naz­mi Yüz­ba­şı­yı, On­ba­şı Sey­yit, Bi­ga­lı Meh­met Ça­vuş, Bo­ya­bat­lı ozan Mus­ta­fa, hiz­met eri M.Ali­’yi, su­bay­la­rı, er­le­ri, top­çu­la­rı, göz­cü­le­ri, gö­nül­lü hem­şi­re­lik ya­pan İs­tan­bul­lu ha­nım­la­rı, dok­tor­la­rı ve ço­cuk­la­rı­nı as­ke­re yol­la­yan ai­le­le­ri, köy­le­ri ku­cak­lı­yor. 62 yıl­lık dram de­ne­yi­mi­me gü­ve­ne­rek, film­den hem film zev­ki alı­na­ca­ğı­na, hem Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nın ana çiz­gi­le­ri­nin ade­ta ya­şa­na­rak öğ­re­ni­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum. Mü­zi­ğin de çok be­ğe­ni­le­ce­ği­ni tah­min edi­yo­rum. Fil­min çok önem­li bir in­ce­li­ği var.Yö­net­me­ni genç bir ha­nım, Ye­şim Sez­gin.
Ça­nak­ka­le bir ha­zi­ne­dir
UD: Da­ha ön­ce ya­pı­lan ve ço­ğu ha­yal kı­rık­lı­ğı ya­ra­tan Ça­nak­ka­le film­le­ri için ne di­yor­su­nuz?
TÖ: 18 Mart De­niz Sa­va­şı­nı, Nus­ra­t’­ın ma­yın dö­kü­şü­nü, Mu­ve­net-i Mil­li­ye­’nin Go­li­at­h’­ı ba­tı­rı­şı­nı, Li­man Von San­ders Pa­şa­’nın Türk pla­nı­nı ters yüz et­me­si­nin acı so­nuç­la­rı­nı, cep­he ge­ri­si­ni, ka­ra sa­vaş­la­rı­nı, kı­sa­ca­sı Ça­nak­ka­le ola­yı­nı bir bü­tün ola­rak iş­le­yen bir Ça­nak­ka­le fil­mi yok. Böy­le bir film yap­mak kim­se­nin ha­ya­lin­den bi­le geç­me­miş­tir. Ça­nak­ka­le 1915, bu ko­nu­da ve bu bo­yut­ta bir ilk film. Bu ilk ça­ba­yı, Ça­nak­ka­le­’ye say­gı­lı, da­ha iyi film­le­rin iz­le­me­si­ni di­le­rim. Ça­nak­ka­le bir ha­zi­ne­dir, tü­ken­mez.
UD: İn­gi­liz­ler bu sa­vaş­tan na­sıl söz edi­yor­lar?
TÖ: İn­gi­liz­le­r’­in Ça­nak­ka­le Sa­va­şı hak­kın­da 2 cilt­lik bir as­ke­ri ta­ri­hi var. Ba­zı ay­rın­tı­lar dı­şın­da ob­jek­tif an­la­tı­yor­lar. Türk­çe­’ye 3 kez çev­ril­di. Ata­türk için di­yor ki: “Ça­nak­ka­le­’de ge­le­ce­ği elin­de tu­tan ko­mu­tan, üs­tün şa­hıs, M.Ke­ma­l’­di. M.Ke­mal Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nın ka­de­ri­ni ta­yin et­miş­tir.” Bi­zim ba­zı ama­tör ta­rih­çi­ler ile ba­zı bi­lim adam­la­rı­mı­zı (!) okur­ken ve din­ler­ken, ha­ki­kat adı­na uta­nı­yo­rum. Ba­ri düş­man ka­dar ha­ki­ka­te say­gı­lı dav­ran­sa­lar! Dört bü­yük za­fe­ri var­dır ve bu za­fer­ler­le baş­kent İs­tan­bul yol­la­rı­nı düş­ma­na ka­pa­mış­tır: 27. Ala­y’­la bir­lik­te Arı­bur­nu za­fe­ri, Ana­far­ta­lar Grup K. ola­rak 1. Ana­far­ta­lar Za­fe­ri, Conk­ba­yı­rı Za­fe­ri, 2. Ana­far­ta­lar Za­fe­ri. Bu son sa­vaş Ça­nak­ka­le­’de­ki en bü­yük sa­vaş­tır.
Ya­zar­ken göz­le­rim dol­du
UD: Film­de bun­lar var mı?
TÖ: Bun­lar he­pi­mi­zin if­ti­har et­ti­ği, gu­rur duy­du­ğu za­fer­ler­dir. Bun­lar, ay­rı­ca Sed­dül­ba­hi­r’­de­ki ilk gün sa­va­şı ve de­va­mı da var. Bir ta­bur as­ker bir İn­gi­liz tü­me­ni­ni 36 sa­at dur­dur­muş­tur. Ya­zar­ken be­nim göz­le­rim do­lu­yor­du. İz­ler­ken pek çok se­yir­ci­nin de be­nim gi­bi he­ye­can­la­na­cak­la­rı­nı bi­li­yo­rum. İn­gi­liz­ler, sö­mür­ge as­ker­le­ri, An­zak­lar, Fran­sız­lar, Fran­sız sö­mür­ge as­ker­le­ri bir­lik­te gel­di­ler. 25 Ni­san 1915 ge­ce ya­rı­sı, 308 sa­vaş ve nak­li­ye ge­mi­si ile çı­kar­ma­yı baş­lat­tı­lar. İn­gi­liz baş­ko­mu­ta­nı uy­gu­la­na­bil­se çok ça­buk so­nuç ve­re­cek bir plan yap­mış­tı. Türk­ler bu pla­nı mah­vet­ti­ler. İn­gi­liz ve Fran­sız­lar, adam­la­rı­nı ala­rak kaç­tı­lar. Kaç­ma­yı gü­zel ba­şar­dı­lar. Ça­nak­ka­le­’de­ki tek ba­şa­rı­la­rı da bu­dur. “Ça­nak­ka­le 1915” fil­mi­ni iz­le­ye­rek mut­lu ola­lım, ta­ri­hi­miz­le ve bi­ze bu za­fe­ri ka­zan­dı­ran­lar­la gu­rur du­ya­lım.
UD: Sa­yın Özak­man çok te­şek­kür­ler.
TÖ: Ben te­şek­kür ede­rim Sa­yın Dün­dar.
Ata­türk bu sa­vaş­la ta­rih sah­ne­si­ne çık­tı
UD: Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nın et­ki­le­ri hak­kın­da okur­la­rı­mı­za bi­raz bil­gi ve­rir mi­si­niz?
TÖ: Ya­kın ta­ri­hi­miz için önem ta­şı­yan 4 et­ki­sin­den söz ede­yim.
1) Ata­türk bu sa­vaş­la ta­rih sah­ne­si­ne çık­tı. Yıl­dı­zı par­la­dı. Ko­mu­tan­lı­ğı, ba­şa­rı­la­rı, özel­lik­le as­ker­ler, su­bay­lar ve ya­ra­lı­lar ara­cı­lı­ğı ile mem­le­ke­te ya­yıl­dı. Sam­su­n’­a çık­tı­ğı za­man bi­li­nen, gü­ve­ni­lir bir ko­mu­tan­dı. Bu­nun bü­yük ya­ra­rı ol­muş­tur. Bu sa­va­şın Ata­tür­k’­ün uf­ku­nu da ge­niş­let­ti­ği­ni söy­le­ye­bi­li­riz. Em­ri­ne 3 Ko­lor­du ve­ril­miş­ti. Bu bir or­du de­mek­tir. Or­du Ko­mu­ta­nı­’n­dan baş­ka hiç­bir Ça­nak­ka­le Ko­mu­ta­nı­’nın em­rin­de bu ka­dar kuv­vet bu­lun­ma­mış­tır. Bü­yük bir de­ney.
2) Ça­nak­ka­le­’de, önün­de 200 yıl­dır tit­re­di­ği­miz em­per­ya­liz­mi yen­dik. Or­du­ya ve mil­le­te bü­yük bir öz­gü­ven ver­di. Mil­li Mü­ca­de­le­’ye bu öz­gü­ven­le gi­ril­miş­tir.
3) Ça­nak­ka­le­’de dar bir alan­da, sa­va­şın her tür­lü­sü ya­şan­dı. Ça­nak­ka­le ya­kın ta­rih­te­ki en bü­yük çı­kar­ma­dır. En bü­yük sa­vun­ma za­fer­le­rin­den bi­ri­dir. Biz Ça­nak­ka­le­’de yur­du­mu­zu sa­vun­duk. Ka­ra, de­niz ve ha­va­da çar­pı­şıl­mış­tır. Su­bay­lar bu­ra­da edin­dik­le­ri de­ney­ler­den Mil­li Mü­ca­de­le­’de çok ya­rar­la­ndı.
4) Hiç­bir düş­ma­nın, or­du­nun, si­la­hın, yurt sev­gi­sin­den da­ha güç­lü ol­ma­dı­ğı­nı an­la­dık.
Her­kes onu “Şu Çıl­gın Tür­k” ola­rak ta­nı­yor…
82 ya­şın­da­ki Tur­gut Özak­ma­n’­ın Kur­tu­luş Sa­va­şı des­ta­nı­nı an­lat­tı­ğı “Şu Çıl­gın Türk­le­r” ki­ta­bı, Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en çok sa­tan ki­ta­bı ol­du. Özak­man, bu ese­ri­nin ar­dın­dan Ça­nak­ka­le Sa­va­şı­’nı an­lat­tı­ğı Di­ri­liş-Ça­nak­ka­le ile iki se­ri­lik Cum­hu­ri­yet-Türk Mu­ci­ze­si ki­tap­la­rı­nı okur­la­rıy­la bu­luş­tur­du. Çe­şit­li ödül­le­rin ya­nı sı­ra 1999’da, “Türk top­lu­mu­nun kül­tür ve sa­nat ha­ya­tı­na kat­kı ve hiz­met­le­rin­den do­la­yı­” Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Kül­tür ve Sa­nat Bü­yük Ödü­lü­’ne de­ğer gö­rül­dü. “Şu Çıl­gın Türk­le­r” di­zi­sin­de son ola­rak “Şu Çıl­gın Türk­ler-Kıb­rı­s”­ı ya­yın­la­dı.




Uğur Dündar

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)