Yasakçılara kötü haber! Atatürk ve Cumhuriyet sevgisi Almanya’da da dorukta…


Dün­kü SÖZ­CÜ­’de oku­du­ğu­nuz gi­bi, Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı gün­le­rin­de Al­man­ya­’day­dım.
Hes­sen Eya­le­ti Ata­türk­çü Dü­şün­ce Der­ne­ği­’nin ko­nu­ğu ola­rak “Cum­hu­ri­ye­t’­in 89. Yı­lın­da Türk Med­ya­sı” ko­nu­lu bir ko­nuş­ma yap­tım.
Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­ı üze­cek ha­be­ri he­men ve­re­yim:
Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı ora­da da coş­kuy­la kut­lan­dı. Ata­türk ve Cum­hu­ri­yet sev­gi­si ora­da da do­ruk­tay­dı…
Top­lan­tı­nın dü­zen­len­di­ği Hil­ton Ote­li­’ne gi­der­ken gör­dük­le­rim kar­şı­sın­da en­di­şe­len­me­dim de­ğil. Çün­kü yol­lar po­lis­ler ta­ra­fın­dan ke­sil­miş, ba­ri­kat­lar ku­rul­muş­tu. Ote­lin önün­den ge­çen cad­de araç tra­fi­ği­ne ka­pa­tıl­mış­tı. Çev­re­de çok mik­tar­da po­lis ara­cı ve am­bu­lans gö­ze çar­pı­yor­du.
Ote­le yak­laş­tık­ça gü­ven­lik ön­lem­le­ri ar­tı­yor, po­lis­le­rin ba­kış­la­rı sert­le­şi­yor­du…
Ba­ri­kat­la­rın öte­si­ne kim­se­nin geç­me­si­ne izin ve­ril­mi­yor, ade­ta kuş uçur­tul­mu­yor­du.
Bu gö­rün­tü­le­re bak­tık­ça “A­ca­ba Al­man po­li­si­ne, Ata­türk­çü­le­rin bu­ra­da da olay çı­ka­ra­cak­la­rı, olu­şa­cak ka­os or­ta­mın­da An­ge­la Mer­kel Hü­kü­me­ti­ni de­vi­re­cek­le­ri (!) doğ­rul­tu­sun­da bir ih­bar mı gel­di?” di­ye dü­şün­me­ye baş­la­dım.
Oy­sa eli­miz­de ne Ata­türk pos­ter­le­ri, ne de Türk Bay­rak­la­rı var­dı. Ted­bir­li dav­ra­nıp, Tür­ki­ye­’de suç ka­bul edi­len hiç­bir şe­yi ya­nı­mı­za al­ma­mış­tık. Ken­di ha­li­miz­de yü­rü­yor­duk.
Da­ya­na­ma­yıp, Ata­türk­çü Dü­şün­ce Der­ne­ği Baş­ka­nı Mah­mut Tel­li­’ye sor­dum:
“Bu sı­kı gü­ven­lik ön­lem­le­ri bi­zim top­lan­tı için mi?”
Mah­mut Bey gül­me­ye baş­la­dı.
“O­lur mu Uğur Bey, bu­ra­sı nor­mal, de­mok­ra­tik bir ül­ke. Bah­set­ti­ği­niz ön­lem­le­re, Tür­ki­ye gi­bi ile­ri de­mok­ra­si­le­rin uy­gu­lan­dı­ğı ül­ke­ler­de baş­vu­ru­lu­yor!”
“Pe­ki bun­ca po­li­sin ne işi var bu­ra­da?”
“Ma­ra­ton ko­şu­su var, ya­rı­şın se­la­me­ti için gö­rev ya­pı­yor po­lis­ler!”
* * *
Hil­ton Ote­li­’nin kon­fe­rans sa­lo­nu­na gir­di­ğim­de göz­le­ri­me ina­na­ma­dım.
Kar­şım­da pı­rıl­tı­lı bir gu­rur tab­lo­su du­ru­yor­du.Sa­lon hın­ca­hınç dol­muş, otu­ra­cak yer bu­la­ma­yan­lar için de dı­şa­rı­ya dev ek­ran­lar yer­leş­ti­ril­miş­ti. Bu top­lan­tı Tür­ki­ye­’de ya­pıl­mış ol­sa “Te­rö­rist, Er­ge­ne­kon­cu, Ho­li­gan” dam­ga­la­rı­nı ko­lay­ca yi­ye­cek olan din­le­yi­ci­ler ara­sın­da ka­dın­lar ço­ğun­luk­tay­dı.
Hep­si ay­dın­lık ba­kış­lıy­dı, hep­si­nin göz­le­ri ışık sa­çı­yor­du.Ta­nış­mak için ba­na uza­nan el­le­rin sa­hip­le­ri, ba­şa­rı­nın do­ru­ğu­na tır­nak­la­rıy­la tır­man­mış ki­şi­ler­di.
Pro­fe­sör­ler, dok­tor­lar, mü­hen­dis­ler, avu­kat­lar, ban­ka­cı­lar, iş adam­la­rı, si­ya­set­çi­ler he­men her sek­tör­de ba­şa­rı­lı ol­muş Türk­ler… Şim­di­den söy­le­ye­yim, ge­le­cek­te bu Türk­ler ara­sın­dan, Al­man­ya Baş­ba­kan­la­rı çı­ka­cak, kim­se şa­şır­ma­sın!
Hay­ran­lık­la din­le­di­ğim ha­yat­la­rın kah­ra­man­la­rı, ge­nel­lik­le Al­man­ya­’da doğ­muş iş­çi ço­cuk­la­rıy­dı.Bu­ra­da oku­muş­lar, ken­di­le­ri­ni ana­la­rı-ba­ba­la­rı gi­bi ağır iş­ler­de ça­lış­ma­ya zor­la­yan sis­te­me ka­fa tu­ta­rak, bi­lek­le­ri­nin hak­kıy­la bu­gün­le­re gel­miş­ler­di.
Hep­si­nin ba­kış­la­rı, sa­yı­sız en­ge­li aş­ma­nın ver­di­ği gü­ven duy­gu­suy­la dop­do­luy­du.
* * *
Al­man­ya­‘da do­ğup bü­yü­müş Dok­tor Ba­nu Di­le­r’­in su­nu­cu­lu­ğu­nu yap­tı­ğı söy­le­şi­miz, so­ru-ce­vap bö­lü­müy­le bir­lik­te yak­la­şık 3 sa­at sür­dü.Vak­tin na­sıl geç­ti­ği­ni an­la­ma­dı­ğım söy­le­şi bo­yun­ca, din­le­yi­ci­ler­de­ki Cum­hu­ri­yet ve Ata­türk sev­gi­si­nin al­kış­la­na­cak dü­zey­de ol­du­ğu­nu gör­düm. Hep­si ül­ke­nin ile­ri de­mok­ra­si (!) söy­lem­le­riy­le ne­re­ye gö­tü­rül­mek is­ten­di­ği­nin far­kın­day­dı. Hep­si dü­şün­ce ve ba­sın öz­gür­lü­ğü üze­rin­de­ki bas­kı­la­rı, ce­za­ya dö­nüş­tü­rü­len uzun tu­tuk­lu­luk sü­re­le­ri­ni, 4+4+4’ün ama­cı­nı, AKP ik­ti­da­rı­nın ken­di­si gi­bi dü­şün­me­ye­ni ha­sım ola­rak gör­me­si­nin ar­dın­da­ki ne­den­le­ri, kı­sa­ca­sı AKP Tür­ki­ye­’si­nin ger­çek­le­ri­ni en in­ce ay­rın­tı­sı­na ka­dar bi­li­yor­du.
Ya­la­ka­lık yap­ma­yan, yağ­dan­lık ol­ma­yı red­de­den, ta­raf­sız ga­ze­te­ci ve te­le­viz­yon­cu­la­rın an­sı­zın bu­har­laş­ma­la­rı­na bü­yük tep­ki gös­te­ri­yor­lar­dı.
Du­rum­dan kay­gı­lıy­dı­lar, ama as­la umut­suz de­ğil­ler­di.
Üç saa­tin so­nun­da “İ­yi ki bu da­ve­ti ka­bul et­mi­şim, iyi ki bu de­ğer­li top­lu­luk­la bir ara­ya gel­mi­şim!” di­ye dü­şün­düm.
* * *
“Cum­hu­ri­ye­tin 89. Yı­lın­da Türk Med­ya­sı­nın Du­ru­mu” hak­kın­da ne­ler söy­le­di­ği­me ge­lin­ce…
SÖZ­CÜ­‘de­ki öz­gür­lük or­ta­mı­nın öne­mi­ne ve de­ğe­ri­ne de­ğin­dim.
SÖZ­CÜ oku­ma­nın ve baş­ka­la­rı­na da okut­ma­nın, ar­tık bir gö­rev ha­li­ne gel­di­ği­ni be­lirt­tim.
Med­ya ko­nu­sun­da uzun uzun ko­nuş­ma­ya ge­rek ol­ma­dı­ğı­nın al­tı­nı çi­ze­rek, ar­tık si­zin de bil­di­ği­niz Na­pol­yon fık­ra­sı­nı an­lat­tım.
Kah­ka­ha­la­rın kop­tu­ğu sa­lon­dan, bü­yük al­kış al­dım!..uğurd

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)