Nene Hatunlar Eylemde

Eskiler 93 Harbi der... 1877–78 Osmanlı–Rus savaşında, ekin biçmek için kullandığı tırpanı kapıp ahaliyi de peşine takarak Aziziye Tabyası'na doğru koştuğunda gencecik bir gelindi Nene Hatun...

Türk kadınının vatanını nasıl savunduğunun sembolüdür. Rus'la bir alıp veremediği yoktu Nene Hatun'un; o, vatanını savunuyordu. Tarlasını, bağını, deresini... Yani namusunu... Yani yaşam kaynağını...

O savaşta Rus''un yerinde Müslüman Arap da olsa, akraba saydığı Acem de olsa saldırırdı Nene Hatun...

Tortum da yapılması planlanan HES inşaatına karşı, iş makinelerine karşı duran Erzurumlu kadınları görünce, aklıma Nene Hatun geldi. Aradan geçen yıllar hiç değiştirmemişti Erzurum kadınının reflekslerini. Ama karşısında Türk Jandarması vardı bu kez. Başında yemenisi, yazması veya çarşafıyla Erzurumlu Nene Hatunlar yine topraklarını, derelerini, Tortumu koruyorlardı. Dedik ya konu toprak olunca karşısında kim olduğunun önemi yoktu, askere gönderdiği kendi evladı da olsa dikilmişti karşısına Nene Hatunlar.

AKP iktidarının başlattığı HES projeleriyle, incecik dereler bile sözüm ona elektrik üretimi için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kurulan barajlar yüzünden ekolojik dengenin bozulup, tarımın, hayvancılığın yok olması, oraların çölleşmesi belki 10-15 yılı bile bulmayacak. Koca koca üniversiteler okumuş cahiller, farkında değil; ama Nene Hatun bunu biliyor. Tepkisi bu yüzden. Yoksa eliyle kınalayıp askere gönderdiği Mehmetçikle bir derdi yok onun...

Tortum’un AKP ilçe başkanı da bütün teşkilatıyla birlikte istifa etti. Hatasını anlamış belli ki... AKP'ye çok yüksek oranda oy veren Erzurumlu da hatasını anlıyor yavaş yavaş...

Gerçekten de 26 Eylül 2011 akşamı televizyonlarda yayınlanan görüntüler ibretliktir. O HES projelerinin başındaki adamlar da izlemiş midir acaba? İzleyip de benim gibi, o kadınların her birinde Nene Hatunu görmüş müdür acaba? Düşünüyor mudur: “bu işte bir yanlışlık var, biz niye halkımızla karşı karşıya geldik” diye? Düşünseler iyi olur, işte Rize sel ve çamur altındadır: Karadeniz otoyolu yapılırken, “bu proje yanlıştır, sel altında kalacağız” diye sokaklara dökülenler yine coplanmıştı hatırlatalım. Projeyi mahkemeye verdiği ve mahkemeyi kazandığı bilinen bir yurttaşımız öldürülmüştü hatta... Ne oldu şimdi? Adamlar haklıymış meğer, değil mi?

Şimdiden söylüyorum, Tortum'daki Nene Hatunlar da haklı... Üstelik korudukları, sadece bir dere ve bir şelale değil; o doğal güzellikle bütünleşmiş olan tarihi doku. Tortum'un biraz ilerisinde Bağlarbaşı yakınlarındaki Meryem Ana Kilisesi, 10. yüzyıldan kalma. Bu tarih hazinesi, Tortum Gölü'nün muhteşem güzelliği veya Tortum Şelalesinin özellikle karlar erimeye başladıktan sonraki coşkusu olmadan bir anlam taşır mı? Çoruh Nehrinin etrafındaki vadi, Çamlı Yamaç yakınlarındaki 1100 yıllık katedralin güzelliğini ortaya çıkaran kusursuz bir tablo gibidir.

Tortum'u HES tuzağından çalışan o Nene Hatunlar bu güzelliklerin içinde büyümüş insanlar ve ne kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar. Çok nadide bir bitki örtüsü ve yaban hayatına sahip olan bu bölgenin, bırakın HES yapmayı pamuğa sarılıp korunması gerek.

Durdurun şu saçma sapan HES projelerini... Bundan 10 yıl sonra; “bakın Nene Hatunlar haklıymış, bütün Tortum çoraklaştı, çöl oldu, dereler hastalık yatağı oldu” demenin maliyeti çok büyük...

“HES olmasın” demiyoruz. Elbette olsun, olsun da doğal dengeyi bozmayacak yerlerde olsun. Her derenin üzerinde bir baraj olmaz...

O deredeki ot bitmezse, su akmazsa senin ampulünün kaç paraya yandığının da önemi olmaz...

Nene Hatunlar haklıdır, karşı duracağınıza ellerini öpün, özür dileyin...


Mehmet Yiğittürk
Odatv
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)